Tarih: 27.10.2025 14:43

'İkinci cumhuriyet' ifadesini kullanarak Cumhuriyet'i hedef adı

Facebook Twitter Linked-in

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan Barış ve Demokratik Toplum Sürecindeki son gelişmelere ilişkin açıklama yaptı. Hatimoğulları'nın açıklamasında FETÖ ittifakı kavramı "ikinci cumhuriyet" ifadelerini kullanması tepki çekti.

"Doğru okursak son bir yılda atılan tarihi adımlar bize ikinci cumhuriyeti demokratikleştirmek için çok büyük bir şans tanımaktadır" diyen Hatimoğulları, Terör örgütü PKK'nın kurucusu, vatana ihanetten hükümlü Abdullah Öcalan'a özgürlük isteyerek koşulların oluşturulması çağrısında da bulundu. DEM Eş Genel Başkanı "TBMM bu tarihi süreçte sorumluluğuna uygun davranmalı" dedi.

İmralı süreciyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli'ye de teşekkür eden Hatimoğulları'nın açıklamasından öne çıkan başlıklar şöyle

"Yüzyıldır barışı dört gözle bekleyen kıymetli yurttaşlarımız barış ve demokratik toplum sürecinde atılan her adım barıştan yana alınan her tavır umutların daha da büyümesine vesile olacaktır.

Bu sürecin farklı toplumsal kesimler kesimlerce sahiplenilmesi ortak ve eşit geleceğin kazanılması için son derece önemlidir ve herkes için tarihi bir sorumluluktur. Bakın iki gün sonra Cumhuriyet'in yüz ikinci yılı. Yirmi dokuz Ekim'in arifesindeyiz. Cumhuriyet'in kurulması elbette çok önemli ve çok değerli.

"İKİNCİ CUMHURİYET..."

Ancak Cumhuriyet ne yazık ki demokratikleşemedi. Bu nedenle de Türkiye'nin demokrasi sorunları çözülmedi ve yüz yıldır çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Artık bu ülkenin bir yüz yıl daha acı çekmeye, geçmiş döngülere, hukuksuzluklara ayıracak ne bir zamanı ne de bir sabrı kalmıştır.

Cumhuriyet'in ikinci yüz yılında adaleti ve hukuku geliştirmek, eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak görevi önümüzde durmaktadır. Doğru okursak son bir yılda atılan tarihi adımlar bize ikinci cumhuriyeti demokratikleştirmek için çok büyük bir şans tanımaktadır. Yargının bağımsız olduğu, yerel demokrasinin hayata geçtiği, kimlik ve inançların devlet tarafından tanımlanmadığı sağlıktan eğitime her alanın demokratik bir sistem içinde hayat bulduğu cumhuriyet herkesin cumhuriyeti olacaktır.

Yüzyıllık zorlu geçmiş her toplumsal kesimde deri kesime derin bir olgunluk kazandırmıştır. Şimdi de bu olgunluğu demokratik bir akılla buluşturmak ve demokratik cumhuriyeti ikinci yüzyılda hep birlikte inşa etmenin çok önemli bir zamanından geçiyoruz ve tarihi bir dönemeçteyiz"

ERDOĞAN VE BAHÇELİ'YE TEŞEKKÜR

Bugün Türkiye tarihinin akışını değiştirebilecek bir andayız. Demokrasiden ve yaşamdan yana olan herkesin emeği ile bu an oldu. Uzun bir yürüyüşün kritik dönemecine büyük umutlarla gelmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin her karış bir toprağı büyük bedeller ödedi. Yakın dönemde yitirdiğimiz Sırrı Süreyya Önder şahsında barış yolunda yitirdiğimiz bütün yol arkadaşlarımızı yad ediyorum. Cezaevindeki tüm arkadaşlarımızı saygı ile selamlıyorum.

Dün tarihi bir gelişme yaşandı. Elbette bu eşiğe bir anda gelmedik. Geride bıraktığımız aylara bir dönüp bakalım. 1 Ekim 2024'te Sayın Bahçeli, ezber bozan bir el uzattı ardından 27 Şubat geldi. İmralı'dan gelen ses, çatışmanın seyrini değiştirdi. Sayın Öcalan'ın çağrısı, sadece bir çağrı değildi, bir dönüm noktasıydı. PKK'nin kongresini toplayarak fesih kararı alması, silahlar yakıldı; ateş ve demirin ruhu toprağa karıştı. Artık siyaset konuşsun denildi.

1 Ekim 2025'de Sayın Erdoğan'ın bizimle el sıkışması, barış iradesine olan güveni tazeledi. Son olarak, çok kritik ve anlamlı adımlardan birine dün tanıklık ettik. Fesih kararı alan PKK, silahlı unsurlarını çektiğini açıklayarak barıştan yana olduğunu deklare etti. Bu adım çözüme imkan sunan bir adımdır. Bu geri çekilme kararı, barış yolundaki adımın en kararlı iradesidir. Yeni bir döneme en güçlü çağrıdır.

Dünkü karar bu iradenin en güçlü kanıtıdır. Bu sadece geri çekilme değil, geleceğe doğru atılan bir adımdır. Geleceği kazanma adımıdır. Gelinen noktada, sürecin birinci aşaması kapanmıştır. Çekilmenin tamamlanmasıyla yeni bir sayfa açılmıştır. Şimdi çözümü başka bir yerden beklemeden kendi hikayemizi yazma zamanıdır. Çok daha kritik ve hayati bir aşama olan ikinci aşamaya geçiş zamanıdır. Yani hukuki ve siyasal adımlarla toplumsal barışa geçiş zamanıdır. Bu aşama zorlu olduğu kadar anlamlıdır da, bu tüm Türkiye'nin barışıdır.

"ÖCALAN'A ÖZGÜR ÇALIŞMA KOŞULLARI OLUŞTURULMALI"

Süreç yasalarla, haklarla gelişmeli. Siyaset ve demokrasi dili güçlendirilmelidir. Adalet geleceğin temeli olmalıdır. Öcalan, büyük bir kararlılık vizyonu ortaya koymuştur. Hep siyasi çözümden yana tavır geliştirmiştir. Öcalan'ın öngörüsü, ısrarı belirleyicidir. Bu bakımdan kendisinin daha fazla inisiyatif alabilmesi için yollar açılmalı, imkanlar sağlanmalıdır. Diyalog alışverişi olabilmelidir. Özgür çalışma koşulları oluşturulmalıdır.

TBMM bu tarihi süreçte sorumluluğuna uygun davranmalıdır. Meclis çatısı altında alınacak kararlar, tarih kitaplarında okunacaktır. Meclis bu süreci kolaylaştırmalıdır. Bunların barışın yapı taşları olacaktır. Türkiye'nin demokratikleşmesi için bunlar gereklidir. Türkiye demokratikleşirse herkes kazanır, hepimiz kazanırız. Bu süreçte sadece bir taraf değil devlet, yargı sistemi, herkes sorumludur. Herkes barış iradesine uygun hareket etmelidir. Geçmişin olumsuz söylenmeli bırakılmalıdır.

"MEDYA AYRIŞTIRICI YAYINLAR YERİNE KAPSAYICI YAYINLAR YAPMALI"

Dün gerçekleşecek ve 86 milyona umut olan gelişmelerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için medyaya da tarihi sorumluluklar düşmektedir. Medya barışa köprü olmalı, ayrıştırıcı yayınlar yerine kapsayıcı yayınlık anlayışı tercih etmelidir. Bu sürecin kaybedeni yoktur.

"GEÇİŞ HUKUKU VE ENTEGRASYON YASALARI..."

Türkiye'de ve bölgeye gelen tehlike dalgasını ancak demokratik bir müzakere ile aşabiliriz. Bunun yolu da geçiş hukuku ve demokratik entegrasyon yasalarının hayata geçirilmesinden geçer. Bu süreç baltalanmak istenebilir. Korku senaryoları üretilebilir ama biz kararlı duracağız. Biz barış yoluna devam edeceğiz"

İKİNCİ CUMHURİYET NEDİR?

Aslında Fransa'da çıkan bu terim özellikle 1980 sonrası balyoz kumparlarına giden süreçte Cumhuriyet kazanımlarının yok edilmesine yönelik başladı. "İkinci Cumhuriyet" kavramı kampanyanın sloganlarından biriydi.

Kamu iktisadi teşekkülleri özelleştirildi. Siyasi iktidarlar tarafından "sivil toplum" denilerek cemaat ve tarikatlar baş gösterdi.

Tasfiye programı, 80 sonrası solculuğu terk eden liberal aydınlar tarafından "İkinci Cumhuriyet" adıyla pazarlandı. Bu pazarlamada dönemin en önemli kuvveti terör örgütü FETÖ oldu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-DT9JLG88B3