Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, İzmir'de yürütülen fay analizlerinin bölge için çok boyutlu bir risk tablosu ortaya koyduğunu belirtirken, özellikle Tuzla Fayı ve çevresindeki hatların "deprem üretme zamanı"na yaklaştığını vurguladı.
DEÜ 15 Temmuz Konferans Salonu'nda düzenlenen DEÜ Bilim Kafe Sohbetleri etkinliğinde konuşan Sözbilir, kentteki yapı stokunun yüzde 60'ının depreme dayanıklı olmadığını ifade etti.
AFAD Deprem Bilim Kurulu Üyesi olan Sözbilir, İzmir'in kara bölümünde 21, deniz kesiminde ise 19 fay hattının bulunduğunu hatırlatarak, 30 Ekim 2020'deki depremin Tuzla Fayı üzerinde önemli bir kırılma beklentisini güçlendirdiğini söyledi. Uzun yıllardır sahada sürdürülen çalışmaların sonucunu şöyle aktardı:
"Baktık fay 2 bin yıldır kırılmıyor. Son depremi 2 bin yıl önce yapmış. Deprem üretme aralığı var. O da yaklaşık 2 bin yıl. Demek ki Tuzla Fayı'nın deprem üretme zamanı gelmiş. Tuzla Fayı belli bir zamanda deprem üretecek ama Menemen, Güzelhisar, Gülbahçe, Seferihisar, Bergama faylarının da bu sistem içine katılma aşamasına geldikleri görülüyor."
Sözbilir, bölge için en kritik hattın ise İzmir Fayı olduğunu belirtti. Körfezin tamamının bu fayın etkisi altında bulunduğunu vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"Fay kuzey yönlü olduğu için bütün körfez fayın kucağında duruyor. Çok ciddi anlamda yıkım oluyor. İzmir Fayı'nın yakın zamanda kırılma şansı yok. Son depremi 1688 yılında yapmış, fayın deprem üretme aralığı 1000 yıl."
Türkiye genelinde de tablo farklı değil. Yaklaşık 30 bölgede deprem üretme zamanı yaklaşan fayların bulunduğunu söyleyen Sözbilir, Balıkesir'in Sındırgı ilçesinde yaşanan sismik hareketliliğe de dikkat çekti. 10 Ağustos'ta meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremlerin ardındaki dinamiği şöyle anlattı:
"Orada Sındırgı Fayı kırılmadı. Onun gerisinde uzağındaki faylar kırıldı. Bu faylar ölü faylar. Sonra ikinci deprem oldu 6,1 büyüklüğünde. Fay güneydoğuya doğru kırılarak devam ediyor. Yaptığımız çalışmalar şunu gösteriyor, bir deprem daha yaşama tehlikesi ve riskimiz var. Sındırgı'da şu anda belli bir durağanlık var. 1,2 ve 1,3 büyüklüğündeki depremler olmaya devam ediyor ama 3 ve 4 büyüklüğündeki depremler durdu. Bu da iyi bir şey değil aslında. Bir bölgede deprem olurken bir anda deprem aktivitesi duruyorsa o fayın stres biriktirdiği anlamına gelir. Onları ölçmek için uğraşıyoruz."
DEÜ'nün bölgede erken uyarı kapasitesini artırmak üzere yeni bir çalışmayı devreye aldığını belirten Sözbilir, önümüzdeki iki ay içinde kritik faylara yakın noktalara 12 istasyon kurulacağını açıkladı. Üniversite yönetiminin, mevcut deprem araştırma merkezini daha kapsamlı bir "deprem araştırma ve risk azaltma enstitüsü"ne dönüştürmek için hazırlık yaptığını ifade ederek sözlerini tamamladı.