Tarih: 21.11.2025 14:10

Kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı parlamenter sisteme geçeceğiz

Facebook Twitter Linked-in

CHP, partisinin 39. Olağan Kurultayı öncesinde "Güçlü Yurttaş, Güvenli Gelecek, Kazanan Türkiye" sloganıyla hazırladığı yeni parti programını tanıttı. Parti programı, özellikle devletin denetlenebilirliğini güçlendirecek, yurttaşların özgürlük ve haklarını güvence altına alacak ve ülkeyi güçler ayrılığı ilkesine dayalı parlamenter sisteme taşıyacak bir çerçeve sunuyor.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, programın, yalnızca sorunları tespit etmekle kalmayıp, vatandaşlara somut çözümler sunan ve yönetim kapasitesini açıkça ortaya koyan bir yol haritası olduğunu belirterek, "Bundan sonraki yürüyüş, iktidara yürüyüştür. Zaman, vatandaşın gücünü esas alan parlamenter sistemin zamanıdır" dedi. Program, demokrasi, adalet ve sosyal devlet ilkelerini esas alarak Türkiye'nin kurumsal ve hukuki yapısını güçlendirmeyi hedefliyor.

ÖZGÜR ÖZEL'İN KONUŞMASININ TAMAMI İSE ŞÖYLE:

"CHP yeniliğin ve deiğişimin partisidir. CHP bir program partisidir. Kuruluşundan bugüne kalkınma, adalet, demokratikleşme ve sosyal devlet vizyonlarımız, programlarımızda hep yer almış ve hükümet programlarına evrilerek güçlü eylemlere, ülkemiz için, Cumhuriyetimiz güçlü kazanımlara dönüşmüştür. Biz de yeni parti programı çalışmalarımıza başlarken Türkiye'yi gelecek on yıllara hazırlayacak, Cumhuriyet devrimleri ve altı okumuzun üzerine inşa edilmiş bir vizyon metni oluşturmak hedefiyle yola çıkmıştık. Çalışmalarımızı katılımcı, kapsayıcı ve dinamik süreçlerle yürüttük. Bir yandan dünyaya baktık. Çeşitli komisyonlarımız, dünyadaki başarılı kalkınma programlarını, parti programlarını, değişim, dönüşüm programlarını izlediler. 4-9 Eylül arasındaki kuruluş haftamızda burada 600 örgüt temsilci, 250 genç arkadaşımız ve yine 600 çok değerli akademisyenimizle birlikte bir büyük haftayı hep birlikte çalışarak, üreterek ve parti program taslağımızın son şeklini vererek gerçekleştirmiştik. Program taslağımız bugün, bu tanıtımdan sonra tüm delegelerimize dijital olarak gönderilecek. Ayrıca basılı talep edenlere de teslim edilecek.

"ORTAK AKLI ARAMA KÜLTÜRÜ BİZE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TEN MİRASTIR"

Önümüzdeki hafta bu saatlerde, 39'ucu Olağan Kurultayımıza bu metin emanet edilecek. Orada ilgili genel başkan yardımcılarımızın aktif, katılıma açık lansmanlarıyla önce tanıtılacak, ardından üzerindeki görüşmelere ve varsa değişiklik önergeleriyle son şeklinin verileceği aşamaya geçilecek. Ortak aklı arama kültürü bize kurucumuzdan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten mirastır. Gazi 1922'de, yani Sivas Kongresi'nden üç yıl sonra ve partinin resmi kuruluşuna bir yıl kala partinin programını anlatırken şöyle demişti: 'Herhangi bir programın uzun bir çalışma devrine yol göstermesi için memlekette bütün vatanseverlerin onun hazırlanmasına yardımcı olmaları lazımdır. Gerçekte büyük vatansever kitlenin reform isteklerini taşımayan bir program başarılı ve verimli olamaz.' Biz de programımızı işte bu anlayışa uygun olarak, bizatihi milletimizle birlikte hazırladık.

"BUGÜN TÜRKİYE'NİN KURUMLARI VE KURALLARI ÖRSELENMİŞTİR"

102 yıl önce büyük mücadelelerle ilan edilen Cumhuriyet'in kurucu gücü olan partimiz, yine milletimizin huzurundadır. Bugün Türkiye'nin kurumları ve kuralları örselenmiştir. Demokratik, sosyal, hukuk devleti kimliğimiz maalesef zedelenmiştir. Eşitsizlik, adaletsizlik, yoksulluk ülkemizin dört bir tarafını sarmıştır. Bugün bir zümrenin çıkarlarıyla milletin çıkarları çatışma halindedir. Ve bu zümre şahsi çıkarları için milletin huzurunu ve refahını feda etmekten çekinmemekte, geri durmamaktadır. Şüphesiz, Türkiye 102 yıl önce büyük mücadelelerle o dönemin kuşatmalarından, işgallerinden kurtarılmıştır. Ülkemiz 102 yıl sonra bu kez küçük bir zümrenin demokrasiyi ve adaleti hedef alan kuşatması altındadır. Ve bugün Cumhuriyetimizin kendini hatırlamasına ve kuruluş ruhuyla çağın kuşatmasından kurtarılmasına ihtiyaç duymaktadır. Program metnimizde bunun işaret fişeği yakılmıştır. Devletin her kurumuyla zedelendiği bu ağır şartlar, bir asır öncesinin kararlılığını ve cesaretini yeniden kuşanmamızı zorunlu kılmaktadır. İşte bu nedenle bu ülkenin demokratları, egemenliği yalnızca millete ait olduğuna inanan onurlu yurttaşları, en az bu ülkeyi kuran kahramanlar kadar cesur ve inançlı olmak durumundadır.

"BU PROGRAMIN SAHİBİ MİLLETTİR"

Biz CHP olarak bu inançla, bu güzel ülkeyi çöküşün eşiğinden döndürmek için mücadele vermekten tereddüt etmedik, etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bu yolda yürüyenler olarak geçmişin irfanı, bugünün cesareti ve yarınların sorumluluğuyla 'yeniden' diyoruz. Milletimizin haysiyetli yaşam, eşitlik ve sosyal adalet arayışından süzülüp gelen parti programımızı işte bu sarsılmaz inancın yansıması olarak milletimizle paylaşıyor, sizlere ve delegelerimize emanet ediyoruz. Bu programın sahibi millettir. Türkiye Cumhuriyeti'ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan tüm halkımızdır. Bu program milletimizin 'Güçlü Yurttaş, Güvenli Gelecek, Kazanan Türkiye' manifestosudur.

"BU PROGRAM, BU ÇÖKMÜŞ DEVLET MEKANİZMASINA KARŞI BİR İTİRAZDIR"

Millet, bu programı yazarken Türkiye'de bir sistem çöküşüyle karşı karşıyadır. Kadınları, çocukları, yeni doğan bebekleri şiddetten koruyamayan; şehirlerimizi afetlere karşı, işçileri iş cinayetlerine karşı, milyonları enflasyona, yoksulluğa karşı güvende tutamayan; sokakları uyuşturucudan, suç örgütlerinden temizleyemeyen; siyaset ayarlı davalarla demokratik rekabeti, kayyum atamalarıyla millet iradesini yok sayan bir yönetimle milletimiz karşı karşıyadır. Milletimiz zenginleri daha zengin, yoksulu daha yoksul yapan, kara bir düzen kuran, vergi yükünü kazananlara değil, yoksulların üzerine yıkan, kaliteli eğitim ve kaliteli sağlık hizmetine ulaşımı sınıfsal bir ayrım haline getiren bu düzene ve bu kötü yönetime muhataptır. İşte bu program bu çökmüş devlet mekanizmasına karşı bir itirazdır. Programımızın ana sütunlarından bir tanesi demokrasidir. Bu program yeniden milli egemenliğe dayalı, hukuk devleti inşa etme kararlılığımızın nişanesidir. Devlet yurttaşlarının kontrolünde olacak ve her an denetlenecek. Her bir yurttaşın özgürlüğü ve kazanımları garanti altına alınacak. Her bir yurttaşın hukuk önünde eşit olduğu bir düzen kurulacak. Güçlü yurttaşların, güçlü Meclis'ine dayalı, kuvvetler ayrılığı ilkesini esas alan parlamenter sistem mutlaka kurulacaktır. Yurttaş güçlü oldukça sistem de güçlü olacak. Yüzde üç seçim barajıyla halkın Meclis'teki temsilinde hakkaniyet sağlanacaktır.

"SİYASİ AHLAK KANUNU'NU MUTLAKA ÇIKARACAĞIZ"

Siyasi partilerin hazine yardımını yüzde bir oy eşiğine indereceğiz. Siyasi Ahlak Kanunu'nu mutlaka çıkaracağız. Kamu İhale Kanunu'nu yeniden yazıp suistimale izin vermeyeceğiz. Yolsuzlukla mücadeleyi hayatın merkezine yerleştireceğiz. Siyasetin finansmanını mutlaka şeffaflaştıracağız. Devlette lükse, şatafata değil hizmete öncelik vereceğiz. Devletin kurumlarından israfı söküp atacağız. Demokrasi tüm kimliklere ve tüm inançlara saygı gerektirir. Eşit yurttaşlık hakkını mutlaka güvence altına alacak, Aleviliğin bir inanç olduğu gerçeğini mutlaka hayata geçirecek, cemevlerine ibadethane statüsünü kazandıracak, geçmişteki Alevilere yönelik tarihin kara lekeleriyle yüzleşecek, Madımak'ı bir utanç müzesi haline getirecek, Aleviler için eşit yurttaşlık ilkesinin en önemli kazanım olarak tarihimizden gelen sorumluluğumuzla önümüzdeki kanun metinlerine ve Anayasamıza nakşedeceğiz.

"EMEKSİZ ZENGİNLEŞENLER BU HASTALIĞI TOPLUMA YAYMAKTADIR"

Bugün yurttaşlarımızın en yakın sorunlarından bir tanesi hiç şüphesiz ki ekonomidir. 2018 sonrasında adaletin çöküşü ve demokrasinin rafa kaldırılması, ülkemizin içinden çıkılamayan bir ekonomik buhranın pençesine düşürmüştür. İktidarın sabah kalkıp kimin malına çökeceği, kimi sıfırdan alıp karun gibi zengin yapacağı belli değildir. Ülkede çalışmanın, işini iyi yapmanın, daha kaliteli ürün ve hizmet üretmenin bir anlamı kalmamıştır. Emeksiz zenginleşenler bu hastalığı topluma yaymaktadır. Çaresiz vatandaşlar bahisle, kumarla ve mafyatik yapıların içerisine dahil olmakla ve bu tip bir acımasız sarmalın içinden kurtulamamakla, kendi hayatlarını kararttıkları gibi ailelerine, çevrelerine büyük hüzün ve travmalar yaşatmaktadırlar. Gençler uyuşturucu batağına saplanmaktadır. Sadece bir avuç insanın zenginleştiği, geri kalan herkesin sefalete yelken açtığı bu kara düzeni milletimizle birlikte ters yüz etme sorumluluğundayız. Planlı, öngörülebilir, üretime dayalı, kamucu ekonomiyi inşa edeceğiz. İktidarımızda daha iyi kazanmanın yolu ancak daha yenilikçi fikirler, daha verimli üretim ve daha iyi hizmet vermekten geçecek. Herkes çabasının karşılığını adil biçimde alacak. Planlamacı, kamu aklını hayata geçiren bir yönetim anlayışını belirlemek zorundayız.

"VERGİ ADALETİNİ MUTLAKA SAĞLAYACAĞIZ"

Vergi adaletini mutlaka sağlayacağız. Çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alacağız, hiç kazanmayandan hiç vergi almayacağız. Gelirde adaleti sağlayacak, eşit işe eşit ücreti mutlaka uygulayacağız. Asgari ücrete, emekli ve memur maaşlarına gerçek enflasyon farkının yanında, büyüme ve refah payıyıla iyileştirmeler yapacağız. Birkaç yıl içinde asgari ücretle çalışanların oranını düşürecek, asgari ücreti tüm Avrupa'da olduğu gibi işe başlayanların bir yıl süreyle aldığı, sonra hızla uzaklaştıkları bir hizmet haline getirecek, asgari ücreti temel ücret ya da ortalama ücretin biraz altında olan bir ücret olmaktan mutlaka çıkaracağız. Tarımda ithalata bağımlılığı bitireceğiz. Çiftçilere ve besicilere kanunda öngörülen destekleri vereceğiz. Köylüyü yeniden milletin efendisi yapacağız. Ekonomide dönüşümün dört ayağına inanıyoruz: Yeşil, mor, dijital ve nitelikli istihdam dönüşümü. Doğayı koruyan, kadını güçlendiren, teknolojiyi halka kazandıran, herkesi nitelikli işlere ulaştıran bir büyüme modelini mutlaka kuracağız.

"SOSYAL DEVLETİ BÜTÜN KURUMLARIYLA, MEKANİZMALARIYLA YENİDEN HAYATA GEÇİRECEĞİZ"

Güçlü sosyal devlet anlayışımızla kimseyi geride, biçare bırakmayacağız. Biz yoksulluğu yönetmeye değil, yoksulluğu yok etmeye geliyoruz. Temel vatandaşlık geliriyle kimse yoksulluğa terk edilmeyecek. Sosyal yardımları hak ettiği için, bu ülkenin vatandaşı olduğu için daha fazla ve daha adil dağılacağız. Yardım almak için kimse birilerinin tanıdığı olmak ya da bir partiye üye olmak zorunda olmayacak. Her çocuk ücretsiz okul yemeğine, nitelikli eğitime ulaşacak. Kamu kreşleriyle bakım hizmetlerini kadının sırtından alacağız. Kadınlara istihdamda kolay ve çok yer açacağız. Sağlıklı hizmeti parayla değil, yurttaşlık hakkıyla alınabilen bir hizmet haline getireceğiz. Her yurttaş nitelikli, kamucu, parasız, eşit sağlık hizmetine erişecek. Barınma bir yatırım aracı değil, bir insan hakkıdır. Rant yerine kamusal faydayı esas alan konut politikalarıyla başını sokacak bir eve sahip olmayı hayal olmaktan çıkaracağız. Biz yaşlılığı hayattan çekilme değil aktif, üretken ve onurlu bir yaşam evresi olarak görüyoruz. Yaşlılarımızın bu onurlu hayatını güvence altına alacağız. Sosyal devleti bütün kurumlarıyla, mekanizmalarıyla yeniden hayata geçireceğiz. Çocukların, kadınların, yaşlıların, engellilerin, yaşamına dokunan bir refah devletini kuracağız.

"DIŞ POLİTİKA YENİDEN MİLLETİN ÇIKARLARI YÖNÜNDE EVRİLECEK"

Nasıl ki adalet ve ekonomik düzen sadece şahsi çıkarlar için yürütülüyorsa dış politika da maalesef ülkemizde aynı mantıkla yürütülüyor. Milletin aleyhindeki pazarlıkların etkileri, onlarca yıl sürecek gizli anlaşmaların üstüne verilen kozlarla bir propagandaya dönüştürülüyor. Milletten meşruiyet alamayanların okyanus ötesinde meşruiyet araması, bu milletin ve hepimizin onurunu zedeliyor. Bunun için Türkiye'nin menfaatlerinden tavizler veriliyor. Nadir toprak elementleri gibi bir servet, geleceğimizin güvencesi pazarlık konusu yapılabiliyor. Adaletin ve demokrasinin tesis edileceği CHP iktidarında, dış politika yeniden milletin çıkarları yönünde evrilecek, dönüşecek ve bu anlayış tekrar yerleşecek. CHP iktidarı, dünyadaki hiçbir lidere karşı boynunu bükmeyen, halkından aldığı güç dışında hiçbir liderde güç aramayan, ülkenin menfaatleriyle birtakım ilişkileri al-ver pazarlıklarına sokmayan bir zemine mutlaka oturtulacak. Dış politika kurumsal bir çerçevede yürütülecek. Oğullar, damatlar, enişteler üzerinden ciddiyetsiz bir yöne evrilmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti pasaportu yeniden saygınlık kazanacak. Dünyanın her yerinde vatandaşlarımız devleti yanında hissedecek.

"TÜRKİYE KISA SÜREDE AB'YE TAM ÜYE OLACAK"

Ülkemiz bölgesel istikrarın da güvencesi olacak. Keyfiyetten uzak, ciddi bir dış politika bölgemize de umut olacak. Orta Doğu'daki özgün yerimizi bir yıldız gibi parlayan bölgesel barış ve refah ülkesi konumumuzu mutlaka kuracağız. Demokrasi, adalet ve ekonomide atacağımız adımlar, dış politikada elde edeceğimiz saygınlık, bize çoktan hak ettiğimiz Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik kapısını açacak. Türkiye kısa sürede AB'ye tam üye olacak ve gençler başta olmak üzere milletimiz yasaksız Türkiye'ye ve vizesiz Avrupa'ya kavuşacak. Programımızın en önemli başlıklarından bir tanesi de hiç şüphe yok ki dirençlilik. Biz bugünün iktidarını değil, geleceğin sorumluluğunu üstleniyoruz. Afetlerde, krizlerde, belirsizliklerde toplumun ayakta kalabileceği kurumsal direnç sistemlerini kuracağız. Afet yönetiminden iklim krizine kadar her alanda hazırlıklı olacağız. Artık depremlerde, sellerde, orman yangınlarında milletimiz sanki devlet yokmuş gibi kendi başının çaresini aramayacak. Güçlü yurttaşla güvenli geleceği kuracağız, kazanan Türkiye olacak.

"BİRİLERİ KÜRTLERİN VARLIĞINI BİLE İNKAR EDERKEN BİZ, 'BU SORUN VARDIR' DEDİK, ORADA DURMAYA DEVAM EDİYORUZ"

Türkiye şifasını da yeniden inşasını da bu programın içinde bulacak. 'Sanma ki zalimin ettiği kardır' diyen Yunus'un geçtiği topraklarda, kötülüğün en çok sahibine zarar verdiğini unutmamalıyız. Kötülüğe karşı mücadelemizi cesaretle ve kararlılıkla sürdüreceğiz. Gerekirse sistemi çürümenin başladığı dip noktalara kadar topyekûn değiştirmenin kararlılığında olacağız. Kötülüğü kökünden kazıyacağız. Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu şey sorunları görmezden gelen değil; onlarla yüzleşen, çözen, siyaset üreten bir anlayıştır. İç barış meselesine de bu pencereden baktık, bakmaya devam ediyoruz. Toplumsal barışımızı sağlamayı olmazsa olmaz görüyoruz. Bu nedenle birileri bırakın Kürt sorununu, Kürtlerin varlığını bile inkar ederken biz, 'Bu sorun vardır' dedik, orada durmaya devam ediyoruz. Kayyum uygulamasının sona ermesini, siyasi tutukluların serbest kalmasını, demokratik siyasetin önünün açılmasını savunuyoruz. Bu ülkede son Alevi, 'Sorunum var' diyene kadar Alevilerin eşitlik sorunu vardır. Bu ülkede son bir Kürt, 'Benim eşitlik sorunum var' diyene kadar Kürt sorunu vardır. Bunları demokratik zeminde, adaletle, birlik ve beraberlik anlayışı içinde mutlaka hep birlikte çözeceğiz.

"TÜRKİYE'YE ADALETİ DE DEMOKRASİYİ DE BARIŞI DA GETİRMEYE KARARLIYIZ"

Tüm bu konuların Meclis'te konuşulması fikrinin de sahibi zaten biziz. Birileri milletin barış umutlarını heba ederse, hiç merak etmesinler, biz buradayız. Türkiye'ye adaleti de demokrasiyi de barışı da getirmeye kararlıyız. Bu devlet, milletin devletidir. Egemenlik sadece millete aittir. Biz bu programımızla herkese kendisini ait hissedeceği, güven duyacağı, sırtını yaslayacağı bir devlet vadediyoruz. Birilerinin eşit, birilerinin daha az eşit olduğu, birilerinin güvende tutulup milyonların güvencesiz bırakıldığı, birilerinin servet sahibi olup milyonların geçim derdi çektiği bu kara düzeni değiştirmeye ant içtik. Bu yolda yürüyeceğiz. Biliriz ki bu millet cesaretiyle her zorluğun üstesinden gelmiş, her kuşatmayı kırmıştır. Bizden önceki kuşaklar korkunun üzerine yürüdü, şimdi artık sıra bizdedir. Çağın kuşatmasını kırmanın parolası, sadece cesarettir. Bir büyük hikaye yazmanın heyecanını ve umudunu taşıyoruz. Herkesi bu onurlu hikayeyi yazdığımız bu sürecin içinde olmaya, omuz vermeye, katkı sağlamaya davet ediyoruz.

Şimdi bugün, buradan bu taslak metin, üzerinde bir yılın üzerinde çok titiz bir çalışmanın olduğu metin doğal delegelerimize ve dijital yollarla milletimize ulaştırılacak. Bir yıl boyunca bu metne başta Genel Sekreterimiz Sayın Selin Sayek Böke olmak üzere, tüm gölge kabinedeki bakanlarımız, onların yardımcıları, MYK üyelerimiz, PM üyelerimiz ve milletvekillerimiz, akademisyenler, kanaat önderleri; toplumun tüm kesimleri emek verdi ve bu noktaya kadar geldi. Gelecek hafta delegelerimizin takdiriyle programımız kesinleştikten sonra Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisimiz ile birlikte artık bu parti programı, birilerinin yazdığı iddianamelerde 973 kez '-mış, -miş, -muş' sayılıyorken biraz önceki sunumda binin üzerinde kez 'yapacağız, edeceğiz'i duyduk. 'CHP sorunları biliyor, peki çözüm ne' diyenlere 18 yıl sonra, bir yıllık bir emekle, çağı gören, bugünü yakalayan, yarınların neye gebe olduğunu öngören ve buna hazırlık yapan, ülkenin ihtiyaçlarını ve gelecek perspektifini doğru yerden yakalayan, kısa ama olabildiğince kısa, kapsamlı, detaydan kaçan ama derdini anlatabilen, kolay anlaşılabilir ve bir hükümet programına evrilmek üzere en doğru zemini tarif eden bir metne sahibiz.

"İLK GÜNLERDEN BİRTAKIM KAPKAÇ VAKALARIYLA KARŞILAŞTIK, HİÇ ÜZÜLMEDİK"

Bu metinden politika belgeleri çıkacak, bu metinden seçim vaatleri çıkacak. Elbette ilk günlerden birtakım kapkaç vakalarıyla karşılaştık, bu kaçınılmaz. Bu üzülecek değil, memnun olunacak bir durum. Türkiye, ilk kez 'Kiralık sosyal konut projesini bu lansmanda duyacağız' derken, bizim 4-9 Eylül'deki kiralık sosyal konut projemiz olgunlaşmış ve bir anda heyecan yaratmışken bunu bir hükümet projesi olarak duyduk. Hiç üzülmedik, hiç bozulmadık. Eğer seçim iki yıl sonra olacaksa demek ki iki yıl zaman kaybetmeyeceğiz. O projenin bize uygun taraflarını görüyor, destekliyor, eksik gördüğümüz; özellikle kiralık konut sayısındaki bizim önerimizin neredeyse 10'da biri noktasındaki eksikliği iktidara geldiğimizde revize edeceğiz. Elbette önerilerimizi, eleştirilerimizi söyleyeceğiz. Bugün biraz önce vatandaşlık temel geliriyle ilgili programdaki bilgi, yaklaşık üç aydır bizler tarafından dile getiriliyor. Aslında CHP bu eksiği çok öncelerden tespit etti, çeşitli yöntemler ve öneriler ortaya koydu. Ama dünyadaki gelişmeler ve uygulamaların en doğru yönlerinin alınmasıyla bir temel vatandaşlık geliri projeksiyonumuz netleşti, somutlaştı, ortaya çıktı. Bununla ilgili önümüzdeki günlerde toplumu çok heyecanlandıracak ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın onurunun nasıl yaşanacağını gösterecek bu projeyi bolca konuşacağız. Lansmanımıza birkaç gün kala iktidara yakın gazetelerde gelecek yıl bunun pilot yapılacağını, seçim yılında da iktidar tarafından da verilmeye başlayacağını gördük.

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ KİMLİĞİ ALAN HERKESİN ONURLU ŞEKİLDE YAŞAMASI, BARINMASI, KARNINI DOYURMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNUYORUZ"

Bakarsanız, bu ülkede emekliye iki maaş ikramiye de böyle geldi, taşerona kadro da böyle geldi. Ama bu iktidarın hayata nasıl baktığını, kişiye, vatandaşa, sosyal hakka, sosyal devlete nasıl baktığını bilen birisi olarak buradaki meselenin basit bir taktik ve ön alma olduğunu şimdiden görüyoruz. Çünkü vatandaşlık temel gelirinde pilot yapılmaz. Dünyanın dört bir yanında yaşayan uygulamalar varken neyin pilotunu yapıyorsunuz? Bir sene boyunca bir mahalleye vatandaşlık temel deliri verip o parayla karnını doyurabilir, ısınabilir, barınabilir. Geri kalan ülkeyi bir yıl daha çözümsüz bırakıp seçime birkaç ay kala bir şeyleri başlatıp; hani meydanlara koydukları ucuz gıda, ucuz tarım ürünleri, ucuz et için seçimden sonra götürdükleri kamyonlar gibi, samimi olmadıklarını vatandaş görür, bilir. Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmanın bir asgari ücret gelmiyorsa eğer evine; kişinin eksiği değil devletin ayıbı, kişinin mücadele etmesi gereken bir sorun değil devletin ortadan kaldırması gereken bir durum olduğunu biliriz. Biz bu ülkede yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti kimliği alan herkesin onurlu şekilde yaşamasını, barınmasını, karnını doyurmasını, evlatlarının karnını doyurmasını, istediği zaman, istediği kadar çocuk sahibi olup aile kurumu içinde en iyi şekilde yaşamalarını ve hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı farkla geriden başlamamasını, hiçbir çocuğun annesinden-babasından yoksulluğu miras almaması gerektiğini savunuyoruz. Bu yüzden vatandaşlık temel geliri de her bir doğan çocuğun artık kapatamayacağı bir farkla geriden başlamamasını sağlamak da sosyal demokratların, sosyal devlete inananların, kendi yandaşlarını değil de bütün vatandaşları düşünenlerin işi olduğunu biliyoruz.

"VATANDAŞLARIMIZIN PARTİ PROGRAMIMIZDAN HABERDAR EDİLECEĞİ BİR SÜRECİN STARTINI VERİYORUZ"

Önümüzdeki bir hafta boyunca kurultayımıza hazırlanacağız. Kurultayımızda bu taslak son şeklini alacak. Ondan sonra bir hükümet programı hazırlama, somut vaatler ve bunların Türkiye'de kapı kapı, sokak sokak, ev ev, kahvehane kahvehane, iş yeri iş yeri, işçi servisi işçi servisi gezilip anlatılacağı; tarlada çalışan ve oradaki sıkıntıyı çeken çiftçinin gidip tarlada bulunacağı, tarlada sorunun çözümünü anlatılacağı; ev toplantılarında ev kadınlarına bundan sonra onlara nasıl bir Türkiye, nasıl bir yaşam, çocuklarına nasıl bir gelecek, nasıl bir eğitim vadettiğimizin ev toplantılarında anlaşılacağı; çalmadık kapının bırakılmayacağı, 186 bin şimdiden atanmış sandık görevlimizin ellerindeki 'Benim Sandığım' uygulamasıyla kendi sandığında oy kullanacak herkesin en az üç ayda bir ziyaret edilerek bu programdan, hükümet programımızdan, seçim vaatlerimizden ve geleceğe yönelik olarak 'Güçlü Yurttaş ve Güvenli Gelecek, Kazanan Türkiye' için parti programımızdan haberdar edileceği bir sürecin startını veriyoruz.

"ŞİMDİ İKTİDAR ZAMANI"

Bundan sonra çok iyi bildiğimiz, vatandaşın da iliğine kemiğine kadar hissettiği sorunları anlatma değil; ona çözümleri söyleme zamanıdır. Bundan sonra CHP'nin yönetebilme kapasitesinin izahı zamanıdır. Bundan sonra genç kadrolarıyla, eşit kadrolarıyla, güçlü kadrolarıyla bu ülkenin bir çıkar grubuna mahkum ve mecbur olmadığının izahı zamanıdır. Bundan sonraki yürüyüş, iktidara yürüyüştür. Zaman, iktidar zamanıdır. Hepinizi önümüzdeki hafta, 'Şimdi İktidar Zamanı' diyeceğiniz kurultayımıza davet ediyorum."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-DT9JLG88B3