Prof. Dr. Hakan Kara'nın paylaştığı perakende satışlar ve sanayi üretimi grafikleri, 2022'den bu yana tüketimle üretim arasındaki belirgin kopuşu çarpıcı biçimde ortaya koydu. TÜİK verilerine dayanan ilk grafik, sanayi üretiminin 2022 başından bu yana neredeyse yatay bir seyir izlerken, perakende satışların kesintisiz arttığını gösteriyor.
Kara, "Bu tablo değişmedikçe istikrarlı büyüme ve düşük enflasyon zor" ifadelerini kullanarak yapısal dengesizliğe dikkat çekti. Sanayi üretimi 2022 başına göre neredeyse aynı seviyede kalırken, mücevher ve saat hariç perakende satış hacmi yaklaşık yüzde 65 artmış durumda.
Kara'nın ikinci paylaşımında yer verdiği uzun dönemli grafik ise ayrışmanın zamanlamasına odaklanıyor. 2015'ten itibaren sanayi üretimi ve perakende satışlar genellikle birlikte seyrederken, 2022 ortasından itibaren perakende satışlar hızla yükseliyor, sanayi üretimi ise yatay seyrediyor. Kara bu durumu, "Bu ayrışma seçim ekonomisinin başlangıcına denk geliyor" sözleriyle yorumladı:
"Bu ayrışmayı iktisaden açıklamam gerekirse içerde uygulanan seçim ekonomisi artı Rusya-Ukrayna savaşına (zayıf dış talep) bağlardım. Değerli TL, zayıf dış talep ve gevşek maliye politikası üçlüsü 2022'den sonra içeri dönük faaliyetlerle (hizmet +perak.+inşaat) sanayiyi ayrıştırdı."
Merkez Bankası'nın bu ayrışmayı "e-fatura sayesinde kayıt dışının azalması"yla açıklamaya çalıştığını aktaran Kara, bu savı ikna edici bulmadığını belirtti. Kara'ya göre, e-faturaya geçiş 2020'de ivme kazanmışken, perakende ve üretim arasındaki kopuş 2022 ortasında başladı.
Kara, tüketimin perakende verisinin ima ettiği kadar güçlü olmayabileceğini de not düşerek şu uyarıda bulundu: "En temel verilerin bile bilgi değerinin azaldığı bir ortamda Merkez Bankası nasıl para politikası yapacak? Doğru faizi nasıl bulacak? Yoğun siste araç kullanmak gibi bir şey."