Televizyon, film ve dizi izleyicisi olanların tanıdığı hemen hepsi genç isimler, bir başka özellikleriyle gündemin merkezine oturdular: Uyuşturucu kullanımlarıyla…
Her gün birkaç ünlü bu özellikleriyle gözaltına alınıyor…
Dün, geçen hafta ve ondan önceki hafta grup halinde gözaltına alımlar gerçekleşti.
Konuya aşina olmayanlar uyuşturucu alışkanlığının yaygınlığını fark edince şaşırıyorlardır…
Şaşırmasınlar.
Ülkemizde son yıllarda bu alanda ciddi bir artış var çünkü…
Bir süre önce, İstanbul’un güvenlik durumunu yakından bilen biriyle konuşurken, oturduğum muhitin hırsızlık açısından güvenilir olduğunu öğrenmiştim. Muhatabım, derin bir nefes aldıktan sonra, “Ancak uyuşturucu için aynı şeyi söyleyemeyeceğim” cümlesini sarf etmişti.
Uyuşturucu kullanımı, mücadeleye rağmen, artıyor ülkemizde…
Gazete manşetleriyle TV ekranlarına tırmanan son operasyonların yasadışı örgütler tarafından mallarının reklamı olarak kullanılmasından endişe ederim.
Uyuşturucu ticaretinden dolar cinsinden milyarlar kazanan sektörün her düzeydeki mensubu, her konuyu, reklam amacıyla kullanıyor çünkü.
İktidar, özellikle Ali Yerlikaya’nın içişleri bakanı olmasıyla birlikte, uyuşturucuya karşı hassas bir mücadele yürütüyor. Yakalanan uyuşturucu maddelerle ilgili yıllık grafiklerden de bu anlaşılıyor zaten.
Geçen yıl (2024) Türkiye’de tam 309.028 uyuşturucu ile ilgili olay gerçekleşmiş. Bunların büyük bölümü -%83.5’i- ‘kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın almak/kabul etmek/bulundurmak’ ile ilgili olaylar. Üzerine gidilen olayların %14.4’ü ise ‘uyuşturucu madde imal ve ticareti’ ile…
[Bu bilgiler, Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı tarafından her yıl yayımlanan raporun 2025 tarihini taşıyan sonuncusundan…]
Konunun birkaç televizyon kişiliğinin kullanımının ötesine geçen çok ciddi boyutları olduğu kesin.
Coğrafyasının kıtalar arası taşımacılık bakımından uyuşturucu trafiğine elverişli olması sebebiyle, Türkiye’nin başka ülkelerin yakın takibine mazhar olduğu bir gerçek.
Amerika kıtasından Japonya ve Çin’de kadar uzanan, bu arada Asya’dan ve Afganistan’dan da Avrupa ve ABD’ye kadar taşınan uyuşturucu maddelerin uğrak noktası sayılabiliyoruz.
Sektörün hacmi son 15 yıl içerisinde dört katına çıkmış görünüyor. 2013 yılında ele geçirilen kaçak kokain 600 ton iken, hacim 2023 yılında tam 2 bin tona ulaşmış…
Transit geçiş olarak Türkiye’nin kullanıldığı kokain trafiğinin maddi boyutu da bayağı yüksek. Bunun yıllık 2.9 ila 5.8 milyar dolar arasında bir rakam olduğu hesaplanıyor.
Voice of America haberine göre, Ortadoğu’daki kokain pazarının yüzde 20’sini Türkler tarafından oluşturulmuş çeteler kontrol ediyor. VICE sitesinden Mitchell Prothero da, uluslararası uyuşturucu kaçakçısı çetelerin yakalanmamak için Türkiye vatandaşı olma çabasına girdiklerini yazıyor…
Böyle bilinmenin ülkeye ve hayatı boyunca yasadışılıklara karışmamış vatandaşlarına imaj açısından verdiği zararı da hesaba katmak lazım.
[Ülkemizden geçen veya Türkiye’ye uğrayıp yerel kullanıma giren kokain ile ilgi bilgiler de, Türk Dışişleri Bakanlığı’nın eski mensupları tarafından Brüksel’de oluşturulmuş InstituDE kurumunun raporundan.]
Bu bilgiler hiç kuşkusuz devlette de vardır.
Donald Trump’ın, başkanı Madura’yı sevmediği, petrolüne göz diktiği Venezuela’yla çekişmesinde, Latin Amerika ülkesinin ürettiği uyuşturucu maddeleri ABD’ye gönderdiği iddiasını kullandığını hatırlayalım. Göz dağı vermek için açık denizlerdeki Venezuela teknelerine bomba yağdırıp çok sayıda kişiyi öldürttü Trump bu bahaneyle.
Uyuşturucu madde ticaretiyle yalnızca kullananların sağlığına zarar vermekle kalınmıyor, hatta ondan da fazla, ülkeye de çok yönlü zararlar veriliyor…
Son zamanlarda birbiri ardına patlayan mali operasyonlarda sıkça gündeme gelen ‘kara para’ sadece yasa-dışı bahisten kaynaklanmıyor; tahmin edilebileceği gibi, büyük çapta uyuşturucu ticareti de ‘kara para’ üretiyor.
Yasadışı alan, doğal olarak, çeteleşmeyi gerektirir; en ciddi çeteler uyuşturucu trafiği içerisinde yer alanlar…
Mafya-vari çeteler…
Nitekim, son birkaç yıl içerisinde gerçekleştirilen kaçakçılık operasyonlarında ortaya çıkan tablolarda sergilenen küçüklü-büyüklü çeteler bunun göstergesi.
Uyuşturucudan kazanılan kara paraların terörü finanse etmede de kullanıldığı biliniyor.
‘Terörsüz Türkiye’ arayışı biraz da bunun için…
‘Kara para’ söz konusu olduğunda devreye uluslararası kurumlar da girer. İngilizcesi ‘The Financial Action Task Force’ olan ve Türkçeye Mali Eylem Görev Gücü olarak çevrilen, kısa adıyla FATF kurumu, kara para aklamayı önlemede eksikleri bulunan ülkeleri kara veya gri listelere alarak izler.
Geçen yıla kadar gri listedeydi ülkemiz…
Ne olur, uyuşturucuyu özendirmekten kaçınalım.
https://www.karar.com/yazarlar/fehmi-koru/uyusturucu-deyip-de-gecemeyiz-1606244