Yazılarımdan dolayı bana sempati besleyen emekli büyükelçi Müfit Özdeş ile son on yıl içinde bazen iki günde bir, bazen haftada bir bazen de ayda bir de olsa mutlaka telefonla görüşürdük. Her defasında moral ve destek verir ve gündemdeki bir ülke sorunuyla ilgili görüşlerini, deneyimlerini anlatırdı. Son yıllarda hastalıklarla boğuşuyordu ama her defasında ayağa kalmayı başarıyordu. Hep “ne zaman oturup yüz yüze konuşacağız?” derdi. Bir gün kendisini ziyaret etmeye karar verdim. Heybeliada’da babadan kalma küçük bir ahşap evde oturuyordu. “Eli boş gidilmez” diye Müfit Özdeş’e, bizim mahalleden ağabeyim Bekir Kılıçkaya’nın getirttiği halis sütten yaptığımız yoğurdu götürdüm... O sırada hastalıktan yeni kalktığı için makbule geçer diye düşünmüştüm.
Adada faytonlar kaldırıldığı için onların yerine arkasında iki kişilik oturma yeri olan motorlar kullanılıyordu. Müfit ağabey, iskelede beni karşıladı, biraz yürüdükten sonra bir motora bindik, ada turu yaparken, evine de uğrayıp yoğurdu bıraktık. Yalnız yaşıyordu... Bir saat kadar adayı dolaştık, babasının, dedesinin mezarlarında dua ettikten sonra ada sakinlerinin uğrak yeri olan kahvehanede sohbet ettik, nikâh şahidi olduğu bir düğüne katıldık. Akşama doğru da beni iskeleden uğurladı.
Yoğurdu çok beğenmiş... Haftada bir süt almaya ve bizim yoğurdu maya olarak kullanıp yoğurt yapmaya başlamış... Artık her arayışında önce yoğurt için tekrar tekrar teşekkür ediyordu.
***
Müfit Özdeş kimdi?
Hani Atatürk’ün Şam’da iken, “Bugünün adamı mı olmak istersin, yarının mı” diye hitap ettiği, sonra da Vatan ve Hürriyet Cemiyet’ni birlikte kurduğu, Libya’daki mücadelede de yanında olan Lütfi Müfit Özdeş’in torunu, Cem Gürdeniz amiralin nakline göre “Yüksek Denizcilik Okulu’nu 1909 yılında kuran merhum Hamit Naci’nin büyük torunu; eski denizaltı filosu komutanlarından ve senatör merhum amiral Rıfat Özdeş‘in oğlu, emekli Libya ve Afganistan Büyükelçisi; 1967 Mülkiye mezunu; Mülkiyespor eski başkanlarından; 2021 yılında Hamit Naci-Mavi Vatan Vakfı’mızın kurucusu; ‘Harici bir Hariciyecinin Not Defteri’ isimli kapsamlı kitabın yazarı, Dışişleri Bakanlığımızın mümtaz şahsiyeti, Emekli Büyükelçi Ahmet Müfit Özdeş’ten” bahsediyoruz...
Müfit ağabeyi, 23 Aralık 2025 tarihinde sabah saatlerinde kaybettik. Cenazesi, 24 Aralık 2025’ta yani bugün, öğle namazından sonra Heybeliada Camisi’nden kaldırılacak.
***
Eski milletvekili Gürcan Dağdaş da mesajında, “Vatan toprağı büyük bir evladını bağrına aldı… Hariciyedeki lakabı ‘Deli Müfit’ti! Bu lakap, ona kurum içindeki gayrimilli unsurların önüne memleketin menfaatleri adına öfkeyle dikildiği için verilmişti...
Büyükelçilik görevleri esnasında Afganistan-Irak-Libya’daki Türk varlığını örgütleme, sesini duyurma, haklarını savunma adına büyük mücadele verdi… En son Papa’nın ziyaretinin arka planına dair, Yeniçağ gazetesinden Arslan Bulut’a yaptığı açıklamalar, meselenin kavranması açısından önemliydi. Kendi mal varlığıyla kurduğu Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı’nın Mütevelli Heyeti’nde bulunmamı istemesi, benim için onur payesiydi… Daha önce hakka yürümüş Prof. Mustafa Kafalı hocamla birlikte Ankara Kalesindeki ofisimde sık sık bir araya gelirdik. Onları dinlemekten, öğrenmekten mutlu olurdum… İkisinin de ruhları şad olsun.” dedi…
***
Peki neydi Müfit Özdeş’in bana yaptığı son açıklama?
Özdeş, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti; Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devletinin devamıdır. Papa’nın 1700 yıl sonra konsil topladığı İznik ise Türk devletinin Anadolu’daki ilk başkentidir. Bu itibarla, İznik’te Hristiyanlığın köklerine atıfta bulunularak konsil toplanması, bu topraklardaki Türk egemenliğine meydan okumaktır” demişti.
Ben de bu bakış açısını “işte devlet aklı” diye yorumlamıştım.
***
Müfit Özdeş, anılarını Kaynak Yayınları arasında çıkan "Harici Bir Hariciyecinin Not Defteri" adlı 690 sayfalık kitapta yazmıştı. "Harici" derken, “Dışişleri'ne yüzde 90 oranında hâkim olan cemiyetin dışında kalan” demek istemişti. Kitap bir otobiyografi olarak akıcı bir roman gibi okunuyor ama çok acı gerçekler içeriyor.
Bağdat'ta 1972-1974 arasında kâtip olarak görev yapan Özdeş, Saddam’ın 1980'in Ocak ayında, Türkmenlerin liderleri olan Abdullah Abdurrahman, Necdet Koçak, Rıza Demirci ve Adil Şerif'i “Türk casusluğu” suçlamasıyla nasıl idam ettirdiğini de yazdı. Kerkük’ten ve Türkmen şehitlerinden bahsettiğimizde Müfit Özdeş’in gözleri yaşarmıştı.
"Harici Bir Hariciyecinin Not Defteri", Türk Dışişleri’nin sosyolojik bir değerlendirmesidir.
Müfit ağabey, vatanın delisiydi ama devlet aklını temsil edenlerden biriydi...
https://www.yenicaggazetesi.com/vatanin-delisi-mufit-ozdes-988375h.htm