Tarih: 25.06.2025 17:51

Allah kimseyi 'butlan' olacak pozisyona düşürmesin!

Facebook Twitter Linked-in

CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve gazeteci Fatih Altaylı'yı Silivri'de ziyaret etti. Ardından açıklama yapan Özel, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na 'kurultay' göndermesi yaparak; "Önemli olan milletin gönlünde butlan olmamak. Bir siyaset yaparsın, sana en en en güvendikleri butlan kararını çıkarsınlar, milletin gönlünde başında taç olursun. Öyle bir iş yaparsın, milletin gönlünde butlan olursun. Hiç kimseyi partililerin ve milletin gönlünde butlan olacak bir pozisyona Allah düşürmesin" dedi. 

Özel, İmamoğlu'nun, "Ben bütün yükü tek başıma sırtıma almaya razıyım" mesajını aktardı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Silivri Cezaevi'nde CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı Adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu ziyaret etti. Ziyaretin ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Özgür Özel, 'cumhurbaşkanını tehdit' iddiasıyla tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı'yı da ziyaret ettiğini ifade etti.

Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: 

"Arkadaşlar, yarın başlayacak olan Brüksel ve ardından Almanya seyahatimizden önce ve bu akşamki Büyükçekmece mitingimizden önce bugün Silivri Cezaevi'nde Ekrem İmamoğlu başkanımızı, Sayın Cumhurbaşkanı adayımızı, Büyükçekmece Belediye Başkanımız Sayın Hasan Akgün'ü, Cumhuriyet Halk Partisi önceki dönem Genel Başkan Yardımcısı Sayın Aykut Erdoğdu'yu, yine Beşiktaş Belediye Başkanımız Sayın Rıza Akpolat'ı, Şişli Belediye Başkanımız Sayın Emrah Şahan'ı ve Gazeteci Fatih Altaylı'yı ziyaret ettik.

Parti Meclisi üyemiz Sayın Baki Aydöner bugün bir ifade verme zorunluluğunda olduğu için kendisiyle görüşemedik. Kendisi Çağlayan Adliyesi'nde ifade vermeye gitti. Bir başka sanığın ifadesinde adının geçmesi üzerine ek ifadesine başvurulma ihtiyacı duydu. Onun için oraya gitti.

Büyükçekmece mitingine İmamoğlu mesaj gönderecek

Biz bugünkü bu ziyaretimizden sonra Büyükçekmece'de Büyükçekmecelilere hitap edeceğiz. Sayın Hasan Akgün'ün bir mesajını ilçe başkanımız, Büyükşehir Belediye Başkanımız Cumhurbaşkanı adayımızın mesajını il başkanımız iletecek. Hasan Akgün'le ilgili şunu söyleyeyim sadece. 50 yıl 7 aydır belediyecilik yapıyor. Çok küçük yaşlarında başladığı belediye meclis üyeliğinden bizim artık Hasan Bey belediye başkanlığına veda etmeli diye benim ve Ekrem Başkan'ın düşünmesine ve ona belediye başkanlarının üzerinde bir koordinasyon makamı önermemize, onun da bu çok hoşuna gitmesine rağmen bizim bırakıp Büyükçekmece'nin bırakmadığı bir belediye başkanıyla karşı karşıyayız.

Büyükçekmece ankette ve sokağında Hasan Akgün'den ayrı düşme fikrine çok soğuk. Onun dışında orada yapabileceğimiz bir şey olmadığı için biz sözümüzden döndük. Hasan Bey'i aday gösterdik. Her zaman olduğu gibi rekorlar kırdı. Ama birileri Hasan Bey'i Büyükçekmece'den koparıp buraya getirdi.

Bu olacak bir şey değil. Onun duygusallığı içindeyiz bugün hepimiz ve bu akşam bu mitingi gerçekleştireceğiz. Ekrem başkanımızın özellikle kendisinden ilgili değil ama çocuklarından ayrı annelerle ilgili, rehin alınan evlatlarla ilgili ya da yalnız bırakılıp tehdit ve şantaj unsuruna dönüştürülen evlatlarla ilgili çok ciddi bir rahatsızlığı var.

Diyor ki: Ben bütün yükü tek başıma sırtıma almaya da razıyım. Beni birkaç ay sonra bırakacaklarına şimdi hemen anneleri, evlatları bıraksınlar. Biz yatarız. Nasılsa masumiyetimiz ispatlanınca çıkarız. Ama bu kadar haksızlığın, hukuksuzluğun yapılmasına ciddi itirazları var. Benim Ekrem Başkan'ın babasına yapılanlara gösterdiğim reaksiyonu Sayın Ekrem Başkan hatırlatarak babayla uğraşanın, evlatla uğraşanın, eşle uğraşanın aslında ne kadar çaresiz olduğu konusunda bir görüş birliğine vardık.

Şöyle ki; elde bir delili olsa, bir kanıtı olsa hani iddia ediyor ya bir görüntü çıksa, bir şey yakalasalar, hani köstebek gibi kazıyorlar ya, bir yerden bir para mara bulsalar, bulamayacaklar. Diyecekler ki budur. Bulamayınca bir tane çare var. Dünyaya kadar masumu buraya koyuyorlar. çocuklarıyla tehdit edip, evladına kavuşmak için dediğim gibi ifade ver. Maalesef artık bu ifadelerin veren veriyor, vermeyen duruyor. Kızdığını Afyon'a sürüyor, yerde yatırıyor. Düzce'ye sürüyor, yerde yatırıyor. Evladıyla tehdit ediyor. Ve en son, mesela bugün duyduğumuz bir şey. Artık yani vicdansızlıkta nelere gidiyorsun? Ben daha geçtiğimiz günlerde hiç tanımadığım bir iş adamını Tekirdağ'da miting yapıyorum ve arkadaşlarımızı ziyaret ediyoruz.

Bugün almışlar, ifadeye götürürken kulağına fısıldıyorlar. Bu kulağa fısıldamak yani mafya bunlar ya. Mafya, devlet falan yönetilmiyor, yargı falan yok. Kulağı demiş ki: "Eşini de gözaltına aldık. İfadeyi ona göre ver." Diyor ki: "Burada bir iftira etmezsen eşini tutuklayacağız." Ve bugün yapıyorlar bunu. Bugün yapıyorlar. Bu gerçekten artık ar damarının çatladığı bir noktadayız. Biz duyduğumuza utanıyoruz. Duyduğumuza katlanamıyoruz.

"Bu açtıkları yoldan yarın başkaları yürümeye kalkarsa dışarıda bir tane AKP'li kalmaz"

İnsanlara bunları yaşattırıyorlar. Ve bu şartlar altında milletin vicdanına seslenmek dışında başka yapacak hiçbir şey yok. Ama şunu söyleyeyim son olarak bu konuyla ilgili. Bu açtıkları yoldan yarın başkaları yürümeye kalkarsa dışarıda bir tane AK Partili belediye başkanı, AK Parti'de belediye başkanlığı yapmış bir kişi, bir tane AK Partili milletvekili kalmaz. Bırakın işin iftira boyutunu bu ortaya koydukları, ondan bas tutturdum, bundan bas çakıştırdım falan bu işler hele hele yani bizim dönemimizde asla olmayacak.

"Hukuk önünde hesap soracağız"

Özgür Özel böyle şeylerin olmamasının teminatıdır bakın. Biz hukuk önünde hesap soracağız. Bu alçaklıkları yapanları, bu iftiraları atanları, attıranları, tek tek yargılatacağız ama bunu yaparken kimsenin çoluğuna, çocuğuna, eşine, anasına, babasına ilişmeyeceğiz. Bunun teminatı benim. Bunu herkes bilsin. Ama bugün bunları yaptıranları o gizli tanıkları, gizli tanıklara azmettirenleri, ifade için tehdit ve şantaj yapanları küçücük evladı alıp da rehin tutanları, 26 yaşında gencecik ve rahatsızlıkları olan, sorunu olan, bugünlerde babasının durumu için görmeye, televizyon izlemeyen, evden uzak durmaya çalışan o atmosferden kaçan bir evladı alıp da babasına işkence edip zorla ifade ver, ifade ver, iftira at. Bunları unutturmayacağız. Milletimiz bizi anlıyor.

Anketleri açıkladı: CHP, AKP'nin 5,5 puan önünde

Gün itibariyle, an itibariyle 12 Haziran'da sahadan dönen haziran ayının ilk anketi gelmiştir. Kararsızlar dağıtılmadan Cumhuriyet Halk Partisi AK Parti'nin 5,5 puan önündedir. İlk kez kararsızlar dağıtıldıktan sonra yüzde 40'ın üzerinde bir oranla Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde diyeceğim, 1977'de 41.4 var ama o zaman anket yok. Tarihte ilk kez ankette yüzde 40'ı görüyoruz. AK Parti ile 6 puan, 6,5 puan farkı görüyoruz kararsızlar dağıtıldıktan sonra. Dağıtılmadan öncesini söyledim. Ve milletimiz haklıyı haksızı ayırmış durumda. Bunu görmek lazım. Ben bunları burada anlattığım gibi anlatınca kızıyorlar.

Avrupa Birliği Konseyi'ne hazırlık liderler toplantısı var. Stefan Löfven yönetiyor. Ve eski İsveç Başbakanı, başkanımız, ve ülkelerinin cumhurbaşkanları, başbakanları, bakanları var. Örneğin İspanya'nın başbakanı var. Almanya'nın Şansölye Yardımcısı var. Devlet başkanları, başbakanlar ve bakanların olduğu Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin Sosyal Demokrat Partilerinin toplantısına, Avrupa Birliği'ne üye olmayıp davet edilen tek parti Cumhuriyet Halk Partisi. İkinci kez çağırıyorlar. Ve dünyadaki gelişmeleri, bölgedeki gelişmeleri konuşacağız. Sayın başbakanlarla, cumhurbaşkanlarıyla, cumhurbaşkanı yardımcılarıyla ve bakanlarla beraber.

Elbette Türkiye ile ilgili, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde toplam 30 uçak girdi envantere maalesef. Ve son 13 yıldır bir uçak bile girmedi. F-16'mız var ama maalesef iyileştirmeleri yapılamadı. Aynı F-16 Yunanistan'da, bizim F-16 onu görmüyor. Onlarınki bizimkileri görüyor. Çok büyük sıkıntımız var. F-35 var Yunanistan'da, İsrail'de. İsrail'in F-35'i Amerika'da üretildiğinden ileri de, öyle modernizasyon görmüş F-35. Biz paramızı vermişiz, dışarıda kalmışız. F-35'ten atılma sebebimiz S-400. Üzerimizde füzeler uçarken S-400'ler hangarda.

Erdoğan'a Trump ile fotoğraf tepkisi 

Yani birileri bir fotoğraf çektirip de Türkiye'ye, efendim biz Trump'la iyiyiz. Bir kere Trump'la iyi olmak marifet değil. Trump'a haddini bildirmemek büyük bir eksiklik bugünlerde. Ama şunu şöyle görmek lazım. NATO'ya fotoğraf çektirmeye değil, NATO'nun ikinci büyük ordusunun personel sayısı olarak, asker olarak ikinci büyük ordusunun ne hale geldiğini görmek lazım.

Bu konuda adımlar atmak lazım. Biz Avrupa'da Eurofighter için yine temaslarda bulunmaya, bütün liderlere yarın kayıt altında, tutanak altında Cumhuriyet Halk Partisi'nin Eurofighter talebiyle ilgili Türkiye'nin tezini desteklediğini anlatmaya gidiyoruz. Bu F-35 projesine geri dönmeli, hakkımız olan, parasını ödediğimiz uçakları bir an önce almalıyız. Altay tankının, tankı bizden motoru dışarıdan, bu işin hızla çözülmesi lazım. İlk kutlama tweetini atmıştım KAAN için 2030'da envantere girecek. Bu konuda hızlı olmalıyız. Bu konudaki desteğimizi ifade ettik.

Bir başarı hikayesi yazıyorlar. İş öyle övünülecek değil, utanılacak bir durumdayız arkadaşlar. Bunu görmek lazım. Ve bu konuda biz Türkiye'nin bir sonraki iktidarı olarak Avrupa'daki iktidardaki akrabalarımıza, bugün için muhalefetteki akrabalarımıza da Türkiye'nin ve CHP'nin tezlerine olumlu katkı için temas etmeye, bunları konuşmaya gidiyoruz.

Altaylı'nın tutuklanmasına tepki 

Ama tabii ki gittiğimizde karşımıza yine ne çıkacak? Eskiden ki büyük haksızlıktır. Sayın Kavala çıkıyordu. Sayın Demirtaş'ın, Yüksekdağ'ın durumu çıkıyordu. Şimdi yine karşımıza Ekrem Başkan'ın durumu, belediye başkanlarımızın durumu, gazetecilerin durumu çıkacak. Ne diyeceğim? Türkiye'nin geçmişte en yüksek reytingli tartışma programlarını yöneten, konvansiyonel medyayı bırakıp YouTube alanına geçince her gün Türkiye rekorları kıran ve sadece siyaset yorumlayan, zaman zaman beni, partimi eleştiren, herkesi eleştiren çok izlenen birisi, anketlerde AK Parti'nin düştüğü durum sorulunca 30'un altına düşmüşler, bu ülkenin tarihinde var bu. Ne padişahları indirdiler lafı. Bugün için mi diyor? Bugün için indirmiş zaten. Ankette indirmiş. Onu söylüyor. Efendim, cumhurbaşkanına saldırı, fiili saldırıdan içeride gazeteci tutuyorlar. Şimdi bunu nasıl anlatacağız? Benim Almancam var da bu hikayenin Almancaya tercümesi yok. Nasıl anlatacağız bunu? İngilizcesi, Fransızcası yok. Sen bir şehre üç kez üst üste en güvendiğin kişileri, başbakanını, Meclis başkanını, Çevre Şehircilik Bakanı aday gösteriyorsun. O şehir önce karşısında İmamoğlu'nu 13.600 oyla, sonra 806.000 oyla, sonra 1.100.000 oyla seçiyor.

"Seçimi hazmedemeyip içeri atıyorsun"

Son seçimi hazmedemiyorsun, alıp içeri atıyorsun. Atacağın gün ne gün? Cumhurbaşkanı adayının belirleneceği ön seçim günü. Ondan 4 gün önce alıp bana seçimi iptal ettirmeye çalışıyorsun. Etmiyorum. Dayanışma sandığı koyuyorum. 15,5 milyon vatandaş arkasına geçiyor adayın. Sen alıp onu Silivri'ye koyuyorsun. Bunu nasıl anlatacağız Almanca? Vallahi anlatacağız. Ben utanmayacağım. Yapanlar utanacak. Sonra bana kimse çıkıp bir şey demeyecek. Türkiye'yi yurt dışına mı şikayet ediyor? Vallahi Eurofighter için Türkiye'nin arkasında duruyorum. F-35 için duruyorum. Avrupa Birliği'ne tam üyelik için, özellikle gençlerimizin vizesiz Avrupa'yı dolaşması, çalışması, okuması için mücadele ediyorum. Ama bu pisliği sahiplenecek halim yok ya. Buna mı susacağım? Kadını avukatsız çağır. Avukatım nerede? Onun yanında rahat konuşamıyorsun. Türkiye Cumhuriyeti'nin kaç yıllık kazanımıdır bu? Savunma hakkı, avukatsız ifade vermeme hakkı. Sohbeti çağırdım. Hadi diyor, bu ifadeyi imzala, buradan evladının yanına git, Silivri'ye dönme.

Akın Gürlek'e seslendi 

Çok meşhur bir manken, model, efendim siz belediye sizden kamulaştırma yapmış, dava açmamışsınız. Tehdit mi edildiniz, rüşvet mi verdiniz, bilmem ne mi yaptınız? Yok, hiçbiri yok, hiçbiri yok diyene "Ya ben sizi yakından izliyorum sosyal medyadan. Siz Silivri'de hiç rahat edemezsiniz." Böyle tehdit mi olur ya? Böyle tehdit mi olur? İstanbul Cumhuriyet Başsavcısına söylüyorum. Yapmadım de. Yapmadım de. Yapmadık de, yaptırmadım de.

"Ekrem İmamoğlu özgürlüğe dünden bir gün daha yakın"

Defalarca söylüyorum. Bu söylediğimiz evlatla tehditleri, eşle tehditleri isim isim biliyorum. İsim isim biliyorum. Oradan SEGBİS'i açtırıp da hadi gel filtre kahve içelim. İfadeyi ver evine git yoksa beni de göremezsin, evladını da göremezsin. Yapmıyoruz deyin. Milletimize şikayet ediyorum. Yurt dışında da bunları anlatmaya devam edeceğiz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın. O eski konforlu siyaset kalmadı. Sen bana düşman hukuku uygula. Koskoca, dünyada Türkiye'nin adını bilmeyenin adını bildiği şehrin üç kere seni yenmiş belediye başkanını iftiralarla içeri at, sonra sus. Susmayacağız. Sonuna kadar mücadele. Her çarşamba İstanbul'da, her hafta sonu Türkiye'de, her fırsatta dünyada bu işi anlatmaya devam edeceğiz. Vallahi, bugün Ekrem İmamoğlu özgürlüğe dünden bir gün daha yakın.

Yarın bir gün daha yakın olacak. Aynı şekilde CHP'de iktidarına bir gün daha az kaldı günden. Yarın bir gün daha azalacak. Size dert olsun. Geri sayıyoruz. Büyük bir moralle geri sayıyoruz. Bizi yıldıramayacaksınız. Susturamayacaksınız. Sindiremeyeceksiniz. Yarın bugünden daha yakın iktidara. Yarın bugünden daha yakınız özgürlüğe. Ekrem İmamoğlu yarın bugünden daha yakın cumhurbaşkanlığına. Cumhurbaşkanlığını kaybetmesine bir gün daha azalanlara dert olsun."

"Önemli olan milletin gönlünde butlan olmamak"

Özel, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

Soru: 30 Haziran'dan sonraki süreci nasıl yöneteceksiniz? B planınız nedir?

"30 Haziran tarihi Genel Başkan'ın yurda dönüşünün ertesi günü olarak anlamlı bir tarih olabilir. Yurt dışı temaslarımızdan döneceğiz. Onun dışında 30 Haziran tarihinin benim nazar-ı itibarımda bir anlamı yok. Sonuç değil, süreç odaklı bir davayla karşı karşıyayız. CHP'yi tartıştırmaya uğraşıyorlar. Ben, CHP'nin tartışılacak değil, şu anda CHP'lilerin dayanışmayla, kol kola mücadele edecekleri bir süreçteyiz. Ve buna da toplum olumlu reaksiyon veriyor, sahipleniyor, haksızlığa karşı sahipleniyor. Meseleye oradan bakıyorum. Butlan kelimesi bütün Türkiye'ye öğrettiler. Bir şeyin bütün olarak yok olması, yok sayılması, butlan olması.

Önemli olan milletin gönlünde butlan olmamak. Bir siyaset yaparsın, sana en en en güvendikleri butlan kararını çıkarsınlar, milletin gönlünde başında taç olursun. Öyle bir iş yaparsın, milletin gönlünde butlan olursun. Hiç kimseyi partililerin ve milletin gönlünde butlan olacak bir pozisyona Allah düşürmesin. Bütün siyasetçileri, bütün partililerimizi bundan sakınırım. Ben böyle bakarım meseleye.

Sonuçta milletin gönlünde olmak önemli, orada butlana düşmemek önemli. Cumhuriyet Halk Partisi tarihinin en yüksek oy oranını yaşadığı bir dönemde milletin gönlünde iyi bir yerdedir. Bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz.

Soru: Efendim biz bir de Ekrem İmamoğlu'nun geçen gün Muharrem İnce'ye taziye yaptığı mektupta dikkat çeken bir konu vardı. Bütünleşik muhalefetten bahsediyordu. Bütünleşik muhalefetten kasıt nedir acaba?

Ekrem Bey'le konuştuk bunu. Hatta kendisi şöyle dedi: "Genel Başkanım, ne büyük tevafuk olmuş." dedi. Çünkü o mektubu yazarken, tabii haberi yok, taziye olduğu için siz biliyorsunuz ama hani haftalar öncesinden belli değil, o gün söylemiştik. Müsavat Bey beni ziyaret ediyormuş o sırada. "Tam," diyor, "mektuba birleşik, bütünleşik muhalefet yazdım, bir baktım Müsavat Bey'le siz karşımdasınız."

Soru: Adalet Bakanı'nın bugün bir açıklaması olmuştu. Ceza infazı ile ilgili, denetimli serbestlikle...

Çok duygusal. Çok duygusal. Benim kıymetli asker arkadaşım duygusal. Ama o duygusal mesajı okuyup da gerçekten duygulanabilmek için o duygunun gereğini yapmak lazım. Burada çoluklarıyla çocuklarıyla tehdit edilenler var. Adalet Bakanı aynı zamanda Hakimler Savcılar Kurulu'nun başkanı. Doğru değil, biz geldiğimizde öyle olmayacak ama başkanı. O Hakimler Savcılar Kurulu hiç duymuyor mu? Buradan bir daha söylüyorum. Bak o o duygusal şeyleri yazan, söyleyen Adalet Bakanı'na söylüyorum. Sayın Tunç, benim istediğim gibi ifade vermiyorsun diyen savcı, dediğim gibi ifade ver çocuğuna kavuş, yoksa Silivri'ye dönüyorsun diyen savcı, avukatım niye yok diyene, onun yanında rahat konuşamıyorsun diyen savcı, Kandıra'dan kişiyi getirip bir başsavcı, üç savcı, dört kişi bir odaya koyup, "Burası mahkeme değil, sohbet odası." diyen savcıya HSK bir şey yapmayacak mı? Şiir mi yazacağım böyle? Duygusal duygusal konuşmaktan oluyor mu? Onun vicdanı olsa, senin bu şiirinden etkilenecek olsa, bu kadar zulmü yapar mı? Bana laf yapma. Poz yapma. Bana icraat yap. HSK'da aç soruşturmayı.

De ki: "Yahu Özgür Özel bir şey söylüyor. Kim bu kadınlar? Kim bu çocuklar? Kim bu tehdit edilen, çocuğuyla tehdit edilenler?" Aha da söylüyorum. Yolla müfettişi, Düzce'de yatıyor Pınar Hanım, Afyon'da yatıyor Elif Hanım, Kandıra'da yatıyor Fatih Keleş.

Oğlunu burada 3 noluya koydun, Fatih Keleş'in 26 yaşındaki evladı. Daha onlarcası var. Gittiği yerde yerde yatırıyorlar, yer yatağına. Burada normal insani şartlarda kaldığı yerden 40 kişilik koğuşta 60 kişi sırayla yerde uyumaya yolluyorsun kadını, sonra da "Tercih senin, istediğim gibi ifade ver." diyorsun. Sen bundan HSK olarak bir görev çıkarmayacaksın, bu adamlar orada duracak. Ha, sen onla şeyde hesaplaşacaksın. Orada tebrik ederim. Bu Akın Gürlek'i yenmişler şeyde, HSK'ya adam sokma yarışında. Bu yetiyor size. Bize adalet lazım. Bize HSK'da Akın Gürlek... sevindim. Akın Gürlek kazanacağına asker arkadaşım kazansın da, ya böyle ülke mi olur? HSK'ya Akın mı çok adam sokacak, Adalet Bakanı mı adam sokacak? HSK'ya yüksek yargıç sokun, adaletli birileri olsun, bu rezillikler yapılmasın. Bana martaval okuyorlar, şiir okuyorlar. Şiir okuma Adalet Bakanı. Gereğini yap. Senin Ankara'daki Cumhuriyet Başsavcınla alay ediyor, oradan Ümit Özdağ alarak. Antalya'dakine küfrediyor, orada işlenmiş suçta işlem yaparak. Kayseri'deki Cumhuriyet Başsavcına "Sen adam mısın? Ben yaparım oradaki işi." de diyor. Buradaki Anadolu yakası Cumhuriyet Başsavcısını bile tanımayıp onun alanına giren bir şımarık var burada. Bana şiir okuma, gereğini yap, gereğini.

Soru: Götürülürken eşi gözaltına alınan bir iş adamından bahsetmiştiniz. Peki o kişi etkin pişmanlıktan faydalanmış mı, ifade vermiş mi, bilginiz var mı?

Sadece bana gelen bilgi, almışlar götürürken kulağına: "Eşin de gözaltında, ona göre." demişler. Bu bilgi var. İnkar etsinler. Bugün Tekirdağ Cezaevi'nden alınıp götürülen Sayın iş adamı ha. İtirafta bulunur, iftira atar, canına tak eder, eşini kurtarmak için... Ekrem Bey dedi: "Eşini kurtarmak için at imzayı, taşırım ben yükü." dedi.

Ekrem Bey'e yapılan bir şey yok da, bakın bu kadar iş içinde, bu kadar iş içinde, Ekrem Bey'in, Ekrem Başkan'ın bir kuruşluk bir şeyini daha bulamadılar, bir kuruşluk. 560 milyar dediler, 1 lira ispat edemediler ya. Bu haldeler, perişan durumdalar.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-DT9JLG88B3