CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin grup toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. Toplantı öncesinde, 2021'de CHP'den istifa ederek Memleket Partisi'ni kuran Muharrem İnce'ye "Hoş geldin" diyen Özel, İnce'nin partisine geri dönüşünü samimiyetle karşıladığını ifade etti. İnce ise kürsüde yaptığı konuşmada, "Buraya kinle değil, birlik olmak için geldim" mesajı verdi. Konuşmasında Kartalkaya faciasının üzerinden 150 gün geçmesine rağmen sorumluların yargılanmadığına dikkat çeken Özel, genç işsizliği ve artan hayat pahalılığına ilişkin hükümete sert eleştirilerde bulundu. Asgari ücretin "en azından 30 bin lira olması" gerektiğine dikkat çeken Özel, erken seçim çağrısını da yineleyerek "Adayımı yanımda, sandığı önümde görmek istiyorum" dedi.
TBMM'de, Özel, partisinin grup toplantısı öncesi, 8 Şubat 2021'de CHP'den istifa eden ve 17 Mayıs 2021'de Memleket Partisi'ni kuran Muharrem İnce'ye, CHP'ye katılımı nedeniyle "Hoş geldin" dedi.
Özel şunları söyledi:
"Kendisini davet ettik, arkadaşlarıyla bir araya geldi. Böyle bir günde hiçbir ayrıma düşmeden, kendisi partiyi en yaşlı Memleket Partili'ye emanet etti ve aramıza geldi. Kendisine hoş geldiniz diyorum. Normalde benim İnce'ye rozet takmam gerekir ama onun rozeti alnında takılı zaten."
Bu cümlelerin ardından kürsüye gelen İnce, "Ben bugün buraya bir kinle, hesapla gelmedim. Buraya genel başkanımız Özel'in samimi davetiyle geldim. Ayrılıklar bazen kırgınlıklardan olur. Bir çift mavi gözün ışığından Atatürk'ten hiç vazgeçmedik. Bugün burada bükülmeyecek olan bileğiniz için buradayım. Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz" dedi.
Özel, "Hiçbir zaman gönlünden düşürmediği CHP'ye, aramıza katılan Sayın Muharrem İnce'ye tekrar hoş geldiniz" diyorum diyerek grup toplantısına başladı:
"Kartalkaya faciasını 10 günde detaylarıyla açıklayacaklarını söylediler ama üzerinden 5 ay geçti. Bilirkişi raporunda bakanlığın sorumlu olduğu yazdığı için savcılık bunu kabul etmedi. Bakanlığı çıkarın, Bolu Belediyesi'ni bilirkişi raporuna dahil edin dediler. Sonra bu bilirkişi raporunu korsan deyip yeni bilirkişi heyeti atadılar. Bolu Belediyesi İtfaiyesi'ni işin içine katarak bir soruşturma başladı. 7 Temmuz'da ilk duruşmada orada olacağız. Birinci derecede Turizm Bakanı, kendi bünyesindeki memurların yargılanması için izin istendi ama izin vermedi.
Turizm Bakanı yatıyla gidip Yunan adalarını geziyor. Rakiplerini görmek için gittiğini söylüyor. Oraya gittiysen bir şeyler öğren orman yangınından sonra ya da tren kazasının ardından orada bakanların nasıl istifa ettiğini öğren. Olayın üzerinden 150 gün geçmiş pişkin pişkin gözümüzün içine bakıyorsun."
"Erdoğan, 'Biz geldiğimizde öğrenci kredisi 45 liracıktı, şimdi 3000 TL' demişti. 255 simit alıyordu o zaman o öğrenim kredisi, şimdi onun verdiği krediyle 200 simit ancak alabiliyor. 4,7 milyon gencimiz ev genci olarak evde oturuyor. 39 milyon vatandaşın kredi kartı borcu 2.1 trilyon Lirayı buldu. Yani kişi başına 54 bin lira borçluyuz. 19 Mart darbesinin ardından yaktıkları 60 milyar dolarla herkesin bu 54 bin liralık borcu ödenir, herkesin eline de 7 bin lira para kalırdı.
İnsanlar küçük boy bebek bezini veresiye veresiye yazdıra yazdıra borcu 18 bin liraya ulaşmış. 14 bin 500 lirayla kirayı mı ödeyim veresiye defterini kapatayım diyor emeklimiz. Bu memleketi bu hale getirenlere inat mahkemede de pazarda da mutfakta da adaleti biz getireceğiz. Gençlerinin yurt dışında değil, Türkiye'de hayal kurduğu bir geleceği hep birlikte inşa edeceğiz."
"Türkiye'de normal bir ücretlinin ev sahibi, araba sahibi olma ihtimali kalmadı. 2+1 daire 178 bin liraydı 2018 yılında, şu an ise 3,7 milyon lira. Asgari ücretlinin maaşı 8 kat, ama evin fiyatı 21 kat artmış. Bu sorunları aşmak isteyenlerin bir tek adresi var, o da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi, Cumhuriyet Halk Partisi.
Seçimlerde Erdoğan, enflasyon eğer çift haneli rakamlardaysa yılda 4 kez asgari ücrete güncelleme yapılması gerektiğini söyledi. O günden sonra da bu dediğini hiç yapmadı. Biz 30'un altında yokuz dedik o, asgari ücreti 22 bin TL'de bıraktı. Çıktık yola hem TİSK'i hem DİSK'i hem HAK-İŞ'i hem de TÜRK-İŞ'i ziyaret edip konuştuk. Asgari ücretlinin nefes alması için hiç değilse, 30 bin 205 TL olmalıdır. Bu rakam asgari ücretliye büyümeden kaynaklanan payı vermektir. Asgari ücret 30 bin 205 TL olunca devlet 51 milyar TL prim ödemesi yapacak."
"Bir yandan merkez medyada çok uzun süreler önemli görevlerde bulunmuş daha sonra YouTube kanalı üzerinden yayınlar yapmaya başlamış değerlendirmeleri milyonlar tarafından izlenen zaman zaman bizi de eleştiren beni de eleştiren partimizi de eleştiren ama sonuçta hakaret etmeyen iftira yapmayan sadece kendi görüşlerini paylaşan Fatih Altaylı geçtiğimiz günlerde anket sonuçlarını değerlendirirken ya AK Parti nereden nereye düşmüş dendiğinde ya bu millet ne padişahlar indirdi neler neler yaşandı tarihte diye onlara anlatıp yani geçmişte tahttan inmeleri indirilmelere atıf yapıp bugünkü anket sonuçlarının şaşırtıcı olmadığını söyleyince bölümleri kırpıp kırpıp "Cumhurbaşkanı'nı tehdit etti. Cumhurbaşkanına suikaste tehdit etti. Suikastı ima etti" diyerek gözaltına alındı ve apar topar tutuklandı Fatih Altaylı'nın boş koltuğunu yayınlıyorlar ve 24 saatte 1,3 milyon kişi Fatih Altaylı'nın boş koltuğunu izledi. Buradan buradan bu da geçer yahu diyen Fatih Altaylı'ya onun gibi içerde sadece düşüncelerini açıkladığı için tutulan herkese dayanışma duygularımızı iletiyoruz ve şunu söylüyorum."
"İç cepheyi güçlendirmek demokrasiyle olur. Adaletle olur. Herkesin kendini ülkede mahkemeler karşısında eşit hissetmesiyle olur. Kendisini ezilen ötekileştirilen tehdit edilen susturulan değil özgürce konuşan ve konuştuğunda başına bir şey gelmeyeceğini bilen bireyler olduğu halde olur. Eğer siz iç cepheyi değil de iç avluyu cezaevlerindeki iç avluyu güçlendirirseniz oraya gazetecileri oraya akademisyenleri, oraya üniversiteli gençleri oraya belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini parti meclis üyelerini ana muhalefet partisinin önceki dönem genel başkan yardımcılarını büyükşehir belediye başkanlarını ilçe belediye başkanlarını ve Türkiye'nin bir sonraki Cumhurbaşkanını Cumhurbaşkanı adayımızı iç cepheye doldurursanız iç avluyu kalabalıklaştırırsanız iç cepheyi asla güçlendiremezsiniz. Buradan iç cephe diyenlere diyorum ki önce demokrasi önce adalet ondan sonra gör bakalım ne kadar güçlü Türkiye...."
"Ülkenin çevresi evet elbette ateş çemberi. Yukarıda Ukrayna Rusya Savaşı. Aşağıda istikrarsız durumunun ne olduğu ne olacağı belli olmayan Suriye. Büyük bir soykırım gerçekleştiren İsrail onun katlettiği Filistinliler ve onu şımartan Trump. Gazze güzelmiş buraya Kumarhaneler yapalım. Buraya oteller yapalım diye deli numarasıyla bazen güldürerek bazen şaşırtarak ama hiç acımadan Gazze'nin hemen önündeki Avrupa'ya yüzyıl yetecek hidrokarbon yataklarının doğalgazın peşinde olan yayılmacı bir anlayış ve güya güya antidemokratik yönetilen yerlere demokrasi götürecekmiş. Güya tek adam rejimlerine karşı demokrasiyi götürecekmiş gibi aynen Irak'ta olduğu gibi bu seferde İran'a şımarık İsrail'i saldırtan arkasında duran sırtını sıvazlayan çağrısına uyup bombardıman yapan uluslararası hukuku hiçe sayan bir Amerika Birleşik Devletleri ve başkanı Trump. Bunun karşısında dün Ömer Çelik'i dinledim. Diyor ki kriz dönemlerinde Türkiye'yi Erdoğan yönetsin istiyorlar."
Bakıyorum televizyonlara bakıyorum, gazetelere bakıyorum. Efendim iktidar çok güzel dış politika yönetiyor. Muhalefet bu konuda öneride bulunmuyor muhalefet bu konuda sessiz. Allah'tan korkun. Kuldan utanın. İsrail, Türkiye İsrail'le cayır cayır ticaret yaptı. Bütün muhalefet bağırdı. Önce inkar ettiniz. Sonra kabul ettiniz kısıtladık dediniz. Katliam artıp itiraz çoğalınca bitirdik dediniz. Her seferinde yakalanınca bu aslında Filistin'e ticarete gidiyordu dediniz. Oysa Filistin'e sadece insani yardım götüren aktivistlere bile sahip çıkmadınız.
"Amerika'da tutuklanan öğrencimize de Filistin'de katledilen evladımıza da sahip çıkmayıp ağızlarını bir kere olsun Trump'ı almayanlar Amerika'nın B2 uçakları kalkıyor 36 saat gelip gidiyor. Bütün dünyanın üzerinde yakıt ikmali yaparak gelip İran'a uluslararası hukuk olmadan Birleşmiş Milletler kararları olmadan kimsenin o konuyla ilgili rızası aranmadan diplomasiye olanak tanınmadan Netanyahu'nun davetiyle gidip komşumuzu bombalıyorlar. Bizimkiler İsrail bütün bölge için tehlike. İsrail piyon. İsrail şımartılmış oraya buraya saldıran birisi. Ama arkasındaki ülkenin adı Amerika Birleşik Devletleri. Başındakinin adı Trump. Trump'ı kınamayan konuşurken gizli özneler kullanan ve böyle bir saldırıda biz İran'daki rejimi desteklemeyiz. İran'daki anti demokratik durumdan elbette rahatsız oluruz.
Ama dünya sistemi gereğince bir ülkeye uluslararası kuruluşların Birleşmiş Milletlerin kararı olmadan o ülkede toprak bütünlüğüne saldırı o ülkeye savaş ilanı, o ülkeye bombardıman, o ülkede iktidar dışı unsurlarla muhataplık bunların hiçbirini kabul etmeyiz. Elbette İran'a demokrasi gelmelidir ancak bu İranlıların kararıyla olmalıdır. Amerika'nın kararıyla Trump'ın saldırısıyla olmasına asla ve asla izin veremeyiz. Bu konuda ağzına Trump'ı alamayan Erdoğan'ı Trump'la birlikte kınıyoruz. Trump'la birlikte kınıyoruz."
"Bölgeye barış kısık sesle gelmez. Küçük harflerle Netanyahu ile sözde kayıkçı kavgası yaparak bu meseleler asla hal olmaz. 8 parti 8 parti Üsküdar'da miting yapıyor. 8 parti Filistin'e destek veriyor İsrail'i kınıyor. Ağzınızı açıp bir kelime söylemiyorsunuz. Sonra dönüp muhalefet pasif kalıyor, iktidar bu işleri iyi yapıyor. Ömer Çelik'te çıkmış efendim Türkiye bir kriz yaşarsa insanlar başında Erdoğan'ı görmek istiyormuş."
"Bunu son yaptırdıkları ankette görmüş. Buradan Ömer Çelik'e Recep Tayyip Erdoğan'a sesleniyorum. Ben öyle ankette öyle bir şey görmedim. Ama bu millet kendisini kimin yönetmesini istediğini söyleyecekse kasım ayının başında koyarsınız sandığı görürsünüz cevabı. Hodri meydan. Var mısınız? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Cumhuriyet Halk Partisi olarak bugünden kararı alınacak kasım ayının başında yapılacak Erdoğan'ın da aday olabildiği otomatikman aday olacak bir seçime ve Türkiye'nin kimin tarafından yöneticiliğine milletin karar vermesine biz varız. Hodri meydan. Hodri meydan.
Buradan Erdoğan'a sesleniyorum. Adayımı bırak sandığı getir adayımı yanında sandığı önümde görmek Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmak istiyoruz. 19 Mart darbesinin üzerinden tam 97 gün geçti. 97 gündür iftiradan başka bir şey yok. Akşamları televizyonda haysiyet cellatlığı dışında hiçbir şey yok. Evlatlarla uğraşmaya, eşlerle uğraşmaya, anneyle babayla uğraşmaya başladılar. Yetmedi Ekrem İmamoğlu'nun kendi yazdığında arama yaptılar. Babasının yazdığında arama yaptılar."
"Babasının yıllar önce belediyeye terk ettiği alanda kuyuların dibine girdiler arama yaptılar. 50 metrelik parseller halinde 20 yerde arama yaptılar. Bir kör kuruş bulamadılar. Bulamayacaklar ama olduğuna inanarak kazmaya devam edecekler. Neden? Neden? Çünkü kişi kendinden bilir işi. O yüzden kazıyor. Niye çocuğa gidiyor? Hatırlıyor sıfırladık babacığımı hatırlıyor. Niye? Niye evlere yatak odalarına gidiyor? Ayakkabı kutularını biliyor. Neden? Neden olur olmaz yerleri kazıyor? Çünkü sanıyor ki kendisi gibi bir siyasetçiyi kazırsan altından hırsız çıkar. Ekrem İmamoğlu'nu ailesini 90 gündür kazıyor altından insan çıkıyor. Namuslu bir insan çıkıyor. Sayın Erdoğan diyordu ki efendim 1 ay sonra bu lafı dediğinden beri 94 gün geçti. 1 ay sonra birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar."
"Ailelerinin gözüne bakamayacaklar. O lafları söylediğinde turpun büyüğü heybe diyordu. O turpun büyüğü nerede? Kopacak dananın kuyruğu nerede? CHP'nin genel başkanı burada. Türkiye'nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem İmamoğlu masumdur. Tek suçu Cumhurbaşkanı adayı olmasıdır. Erdoğan'ı yenecek olmasıdır."