Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik yolsuzluk operasyonlarına ilişkin olarak yaptığı açıklamada, "Örgütün, kimleri maaşa, kimleri haraca, kimleri de rüşvete bağladığı bizzat kendi arkadaşları tarafından itiraf ediliyor. Eski suç ortakları, bavullarla taşınan paralardan, İstanbul'da kurulan mafya düzeninden bahsediyor. Çıkıp milletten özür ve af dilemeleri gerekirken; her gün, savcıları, hâkimleri, görevini yapan emniyet ve medya mensuplarını pişkince tehdit ediyorlar" dedi. "Milletimiz, bizi bulunduğumuz görevlere, haramiliğe göz yumalım diye getirmedi. Tam tersine; hakkını, hukukunu, çıkarını, onurunu çiğnetmeyelim, can ve mal emniyetini sağlayalım diye bize emaneti tevdi etti" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Bundan sonra da aynı hassasiyetle, aynı şuurla, aynı adanmışlıkla, aynı azim, kararlılık ve cesaretle bütün bu süreçleri yöneteceğiz. Ne muhalefetin körüklediği nefretin, öfkenin, fitnenin diline teslim olacağız, ne de İstanbulumuzu sahipsiz, çaresiz, boynu bükük bırakacağız" şeklinde konuştu.
'Her Mahallesiyle İstanbul' programında konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Biz sandığa kadar değil son nefese kadar yol ve kader arkadaşlığı yapan bir kadroyuz. AK Partili kadrolar olarak, daha fazla çalışarak, daha fazla gayret göstererek, seleflerimizden aldığımız bayrağı yükseklere taşıyacağız.
Bizim yol arkadaşlarımız elitler, sırça köklerde oturanlar değil; boğaza karşı kadeh tokuşturanlar değildir. Bizim yol arkadaşlarımız Allah'tan başka kimsesi olmayanlardır. Biz kimsesizlerin kimsesi olmak için yola çıkmış hareketiz. Biz ikbal için bu yola revan olmadık. Garibin elinden tutmak, yetim başını okşamak, yoksulun fakirin derdine derman olmak için siyasete atıldık.
Nice oyunu bozduk, nice kanlı ve kirli senaryoyu yırtıp attık. Rehavete karamsarlığa kapılmadık. Başkaları gibi şiddet, tehdit değil iş ürettik. Bizim için esas olan milletin rızasıdır. Bizim için esas olan milletin hayır duasıdır. Hırsı, senlik benlik kavgasını yanımıza yaklaştırmayacağız. Milletimize karşı hürmetsizlik etmeyeceğiz. Tevazu bizim rehberimiz olacak.
Nifak siyasetinin bizim kitabımızda yeri yoktur. Gerilim, kutuplaştırma, nefret dilinin bizim siyasi lugatımızda asla ve asla yeri yoktur. Şiddeti övmek, sokakları yakıp yıkmak, bizim meşru göreceğimiz bir siyaset tarzı değildir. Sokak tarzıyla konuşarak, sağa sola hakaret etmeyi, uzatılan her mikrofonda birilerini tehdit etmeyi reddediyoruz.
Daha önce defalarca dile getirdim; Siyaset, millete hizmet için yapılır. Sorunlara çözüm için yapılır. Demokrasiyi güçlendirmek, kardeşliği pekleştirmek için yapılır. Siyaset er meydanında yapılır. Siyaset milletle birlikte, millet için yapılır. Halka rağmen siyaset olmaz. Milleti dinlemez, halkın sorunlarına çözüm üretmezseniz, halkçı değil; ya rantçı olursunuz ya da bantçı olursunuz. Rantçıların da bantçıların da ne hallere düştüklerini, özellikle İstanbul'u ne hallere düşürdüklerini hepimiz biliyoruz.
Yolsuzlukları gözden kaçırmak için sokaklarda sahnelenen vandallıkları, meydanlarda estirilen terörü, basına, siyasete, sanat dünyasına dayatılan faşist dayatmaları hep beraber takip ediyoruz. Faşizm öyle bir raddeye vardı ki, kendileri dışında kimseye tahammülleri yok. Kendileri gibi düşünmeyen, davranmayan herkesi, muhalefet partisi mensubu dahi olsa zorbalıkla sindirmeye çalışıyorlar. Hırsızlara, yolsuzlara sahip çıkmadı diye önlerine geleni linç ediyorlar. En ufak bir eleştiriye, itiraza, en basit çatlak sese nasıl bir tahammülsüzlükle saldırdıklarını inanıyorum ki, milletimiz gibi, 16 milyon İstanbullu gibi sizler de görüyorsunuz.
Özellikle şuraya dikkat edin, bakın; neredeyse her gün suç örgütünün yeni bir yolsuzluğu, hırsızlığı, sahtekârlığı ortaya çıkıyor. İstanbul'un kaynaklarının nasıl yağmalandığı ortaya dökülüyor. İstanbul'dan Türkiye'ye ve yurt dışına uzanan ahtapotun kolları bir bir deşifre oluyor. Örgütün, kimleri maaşa, kimleri haraca, kimleri de rüşvete bağladığı bizzat kendi arkadaşları tarafından itiraf ediliyor. Eski suç ortakları, bavullarla taşınan paralardan, İstanbul'da kurulan mafya düzeninden bahsediyor. Ama bakıyorsunuz; ne gam, ne tasa, ne de bir mahcubiyet söz konusu. Yüzleri dahi kızarmıyor. Çıkıp milletten özür dilemeleri, nedamet getirmeleri, af dilemeleri gerekirken; her gün, savcıları, hâkimleri, görevini yapan emniyet ve medya mensuplarını pişkince tehdit ediyorlar.
Daha düne kadar yere göğe sığdıramadıkları arkadaşlarını, pişman oldu, suçunu itiraf etti diye hain, yolsuz ve müfteri ilan ediyorlar. Bilhassa CHP Genel Başkanı Sayın Özel'in, Türkiye'nin ana muhalefet partisi lideri gibi davranmak yerine suç örgütünün posta güvercini gibi hareket etmesi, üzüntü verici olduğu kadar düşündürücüdür. Siyasi rakibimiz bile olsa CHP'nin bir avuç menfaatperestin çıkarlarını savunma adına böyle bir duruma düşürülmesini biz doğru bulmuyoruz.
Hem kendilerini, hem partilerini, hem de Türkiye siyasetini aşağı çekenlere şu hususu hatırlatmak istiyorum; yolsuzluk lekesini bağırmakla çıkaramazsınız, hırsızlık ayıbını sağa sola saldırarak temizleyemezsiniz, haram parayla ikbal peşinde koşmanın utancını tehditle örtemezsiniz, yargıya hesap vermekten kaçamazsınız, beytül mala uzatılan elleri kırmak, millet adına karar veren Türk yargısının boynunun borcudur. Biz de anayasamızın verdiği görev, yetki ve sorumluluklar çerçevesinde üzerimize düşenleri mutlaka yapacağız. Hukukun üstünlüğü ilkesinin, hiçbir baskıya maruz kalmadan gerekliliklerinin yerine getirilmesi için yükümlülüklerimizi yerine getireceğiz. Çünkü biz, iktidar partisiyiz. Biz 16 milyon İstanbullu ile 86 milyonun sorumluluğunu taşıyoruz.
Milletimiz, bizi bulunduğumuz görevlere, haramiliğe göz yumalım diye getirmedi. Tam tersine; hakkını, hukukunu, çıkarını, onurunu çiğnetmeyelim, can ve mal emniyetini sağlayalım diye bize emaneti tevdi etti. 23 yıllık iktidarlarımız döneminde milletin itimadını boşa çıkarmadık. Gerektiğinde kendimiz bedel ödedik, çile çektik, fedakârlıkta bulunduk ama asla aziz milletimize bedel ödetmedik. Bundan sonra da aynı hassasiyetle, aynı şuurla, aynı adanmışlıkla, aynı azim, kararlılık ve cesaretle bütün bu süreçleri yöneteceğiz. Ne muhalefetin körüklediği nefretin, öfkenin, fitnenin diline teslim olacağız, ne de İstanbulumuzu sahipsiz, çaresiz, boynu bükük bırakacağız."
Pazartesi
22.2 °
Salı
18 °
Çarşamba
20.3 °