DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Selahattin Demirtaş kararının uygulanmamasını eleştirerek, "Şu anda AİHM'in kararını uygulamayarak İstinaf Mahkemesi, açık söyleyelim, suç işliyor" dedi.
TBMM'nin gündemini ve Vakıflar Kanunu görüşmelerini eleştiren Temelli, Meclis'in halkın gerçek sorunlarından uzaklaştığını belirterek şöyle konuştu:
"Meclis'in gündeminde Vakıflar Kanunu var. Vakıflar Kanunu 3'üncü haftasına girdi. Rekora koşuyor. 19 maddeden oluşuyor. Fakat dönüp baktığınızda bu kanun neden Meclis’te, neden Meclis bu kanunla bu kadar oyalanıyor diye baktığınızda bir tek madde var içinde, 11. madde. 11. maddenin derdi de şu: Belediyelerin elindeki vakıfları alalım. Oysa yerel yönetimler, belediyeler çoğu başarılı şekilde bu vakıfları koruyup üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor. Buradaki niyetin ne olduğunu anlamakta inanın güçlük çekiyoruz. Ama iktidarın yerel yönetimlere yaklaşımı, vesayetçi, merkeziyetçi anlayışlarının sonucunu bu yasada görmek mümkün. Bu yasaya ihtiyacı yok. Türkiye’de kimse vakıflar ne oldu, ne bitti derdinde değil. Türkiye’de insanların derdi bambaşka ama Meclis tam 3 haftadır Vakıflar Kanunu’yla boğuşmaya devam ediyor. Aslında bu zihniyetin kendisini yeniden ürettiği bir Meclis’le karşı karşıyayız. Oysa öğretmenlerin sorunları var. Sağlık emekçilerinin sorunları var. Emeklilerin sorunları var. İşçiler asgari ücret ne olacak onu bekliyor. Meclis her geçen gün topluma yabancılaşıyor."
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda devam eden bütçe görüşmelerini ve Meclis'e gelecek yeni vergi düzenlemelerini de değerlendiren Temelli, hem bütçenin hem de vergi yasasının halkın aleyhine olduğunu ifade etti:
"Meclis her geçen gün sadece ve sadece çoğunluğun yani iktidarın gündemiyle kendisini sınırlıyor. Yani toplumun, halkın gündemi bir türlü Meclis’e yansımıyor. Vakıflar Kanunu’ndan hemen sonra bir torba yasa yine geliyor. 40 maddeden oluşan vergi düzenlemelerini içeren bir yasa Meclis’in gündeminde. Şimdi bildiğiniz gibi şu anda bütçe görüşülmekte, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda. Orada da hep dile getirdiğimiz gibi aslında bu bütçede tıpkı diğer yasalarda olduğu gibi Bütçe Kanunu da yine toplumdan, halktan uzak. Tam tersine bir de halkın bütçe hakkını gasp eden bir bütçe anlayışı var. Dolayısıyla dönüp baktığımızda, tam da Plan ve Bütçe’de bütçe görüşülürken bir Vergi Kanunu Genel Kurul’a geliyor. Bu Vergi Kanunu'na baktığınızda neyi görüyorsunuz? Mevcut vergi adaletsizliğini, toplumdaki vergi adaletsizliğini, vergi mevzuatındaki vergi adaletsizliğini derinleştiren bir anlayış burada da söz konusu. Yani vergideki adaletsizliği ortadan kaldırmaya yönelik düzenlemeler bu kanun teklifinin içinde yok. Tam tersine, vergiyi tabana yayıyor. Yani halkın üzerine, emekçinin üzerine, yoksulun üzerine yeni yükler getiriyor."
Bütçe görüşmeleri sırasında "Kürt illeri" ifadesi üzerine komisyonda yaşanan tartışmalara değinen Temelli, bölgesel eşitsizliğe dikkat çekti:
"Adalet ve Kalkınma Partisi yıllardır kararlı bir şekilde sürekli olarak sermayenin bütçelerini karşımıza getirdi. Biz de yine aynı kararlılıkla emeğin, halkın, toplumun bütçesini savunmaya devam ettik. Türkiye coğrafyasına baktığınızda bölgesel eşitsizlik dediğinizde Kürt illeri belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. Bunu komisyonda söylüyoruz. Diyoruz ki, Kürt illerinde böyle bir adaletsizlik var. Komisyonun tek ilgilendiği konu nedir, biliyor musunuz? Bu adaletsizlik değil. 'Kürt illeri' sözcüğü. Kürt illeri sözcüğünü düzeltme çabasında. Anayasa'ya aykırıymış. Anayasa'ya aykırı falan değil. O iller Kürt illeri. Neden Kürt illeri diyoruz? Çünkü nüfusun büyük bir çoğunluğu Kürtler ve Kürt halkının iradesinin yansıdığı, yerel seçimlerde de görüldüğü gibi yansıdığı kentler. Fakat bir başka özelliği daha var bu illerin. Gerçekten bölgesel eşitsizliğe ve gelir dağılımındaki eşitsizliğe hem kişisel anlamda hem bölgesel anlamda baktığınızda dramatik bir fark ortaya çıkıyor. Yani bugün Devlet Planlama Teşkilatı’nın zamanında yapmış olduğu sınıflandırmaya göre bakarsanız, 1. bölge ile 6. bölge, Kürt illeri 6. bölgedir. 1. bölge Marmara’dır. Aradaki fark devasa bir farktır. Dolayısıyla aynı ülkede mi yaşıyoruz sorusunu bize sorduran bir fark var karşımızda."
Yargıdaki adalet sorununa ve siyasete müdahalelere dikkat çeken Temelli, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye'deki savcıların en temel meselesi siyaset. Savcılar, toplumun aslında güvenliği, toplumun bu kirliliğe karşı korunması anlamında inisiyatif almak yerine seçilmiş siyasetçileri hedef haline getiriyorlar. İşte en son açıklanan iddianamede de gördünüz. Yarın grup toplantımızda eş genel başkanımız Tuncer Bakırhan bu konuda kamuoyuna önemli açıklamalarda bulunacak. Ekonomide adalet yok. Çünkü toplumda adalet yok. Toplumda adalet yoksa ekonomide de olmuyor. Ekonomide olmayınca toplumda da olmuyor."
Yargı paketlerinin hala Meclis'e gelmediğini belirten Temelli, yargı sisteminin durumunu şu sözlerle eleştirdi:
"Türkiye'nin en önemli sıkıntılarından biri, hiç kuşkusuz adalet konusu. Yargı paketlerini hala bekliyoruz. Dolayısıyla İnfaz Kanunu'nda ne olacak? Covid ile ilgili düzenlemeler ne olacak? Cezaevlerinin durumu ne olacak? Halk bunu bekliyor, fakat yargı paketleri Meclis’e hala gelmiş değil. Gelse de, nasıl geleceği üzerine tartışmalara baktığımızda, beklentileri karşılayacak yargı paketi karşımızda yok. Bir an önce halkın, toplumun beklentilerini karşılayacak yargı düzenlemelerine ihtiyacımız var. Türkiye'deki yargı sistemi siyasallaştığı kadar aslında hukuk devleti ve evrensel hukuk normlarından giderek uzaklaşıyor."
Selahattin Demirtaş'ın AİHM kararına rağmen tahliye edilmemesi ve AYM kararlarının uygulanmaması konularında yargıyı sert bir dille eleştiren Temelli, şöyle devam etti:
"AİHM'in Demirtaş kararı sonrasında sevgili Selahattin Demirtaş'ın tahliyesi beklendi ve hala bekliyoruz. Neden tahliye edilmediğine dair hiçbir açıklama yok. Siyasallaşmış yargı hala kulağının üstüne yatmaya devam ediyor. Oysa AİHM kararı kesindir. Nettir ve Selahattin Demirtaş ile bu davadan yargılanan bütün arkadaşlarımız hemen bırakılması gerekiyor. Şu anda AİHM'in kararını uygulamayarak İstinaf Mahkemesi, açık söyleyelim, suç işliyor. Ama yargı öyle bir hale gelmiş ki Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı kararlarda gayet rahat bir şekilde suç işleyebiliyor."
AYM kararlarının uygulanmamasını "Anayasa'yı ihlal etmek" olarak nitelendiren Temelli, sözlerini şöyle tamamladı:
"Aynı şeyi nerede görüyoruz? Tayfun Karaman hakkındaki kararda da görüyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin kararı nettir. Anayasada da yazıyor. Fakat uygulamamakta ısrar eden bir mahkeme var. Daha önce Can Atalay’da da bunu gördük. Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan, keyfi davranan Anayasa Mahkemesi, efendim, bir üst mahkeme değilmiş. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'yı gözeten, kollayan, yaşatan bir mahkemedir. Dolayısıyla sizin anayasaya aykırı yapacağınız bir işte, tabii ki, karşınıza çıkacak bir karar alacaktır. Bir karar almış. Siz bu karara uymadığınız zaman bir üst mahkeme kararına değil, anayasayı ihlal ediyorsunuz. Ona uymuyorsunuz. Mahkeme size bunu söylüyor. Dolayısıyla siz anayasaya aykırı işlem yapamazsınız."
Toplantı sonunda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Temelli, Meclis çözüm komisyonunun yasa gündemine ilişkin bir soruya, "Bu konuda çeşitli açıklamalar oluyor. Sayın Uçum da bir açıklama yaptı. Şunu çok iyi biliyoruz ki, özellikle 26 Ekim'e kadar gelen süreçte, 27 Şubat'ta başlayan sayın Öcalan'ın açıklamalarından 26 Ekim'de geri çekilmeye kadar önemli adımlar atıldı, ama tek yanlı atıldı. Diğer tarafın adım atacağı en önemli mevzu, özel yasa meselesine odaklanıyor. Bununla başlanacak gibi görünüyor. Bu yasanın nasıl olması gerektiğine dair meclis komisyonu görüşmeleri tamamladıktan sonra raporunu yazacak. Bu rapor çerçevesinde çeşitli görüşler alınacak ve kanun teklifine doğru yol alacağız. Daha önce 31 Aralık hedef olarak gösteriliyordu; umarım çok gecikmeden, bir an önce bu kanun teklifi genel kurula gelir ve yasalaşır. Özel yasa dediğimiz şeyler de başlamış olur. Bu, toplumun beklentilerinin önemli bir kısmını karşılar ve sağlıklı bir şekilde yol alınabilir" yanıtını verdi.
Temelli, komisyon üyelerinin İmralı Adası ziyaretine ilişkin soruyu ise "Komisyonun adaya gitme konusunu da gündeme almasını biz istiyoruz. Çok daha önce de istedik. Umarım yarın bunu gündemine alır, kararını verir" sözleriyle yanıtladı.