Yüksek Seçim Kurulu, CHP'nin İstanbul'da 5 ilçedeki kongrelerinin durdurulması kararının kaldırılması, il yönetiminin görevden uzaklaştırılması itirazının ise reddedilmesine ilişkin kararının gerekçesini tamamladı. Gerekçede, seçim kurullarının yetkisinin seçim sürecinde “seçim öncesi”, “seçim günü” ve “seçim sonrası” olarak üçe ayrıldığı belirtildi. Siyasi parti organ seçimlerinde “seçim öncesi”ne ilişkin işlemlerde karar verme yetkisinin adli yargıda olduğu ve bu yargı kararlarının uygulanmasının yetki gaspı sayılmayacağı ifade edildi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), CHP'nin İstanbul'da 5 ilçedeki kongrelerinin durdurulması kararının kaldırılması, il yönetiminin görevden uzaklaştırılması itirazının ise reddedilmesine ilişkin kararının gerekçesini tamamladı.
Gerekçede, Anayasanın 79. maddesine göre, seçimlerin düzen içinde yönetimi ve dürüstlüğü ile ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin karara bağlama görevinin Yüksek Seçim Kurulu'na ait olduğu vurgulandı.
Yüksek Seçim Kurulu'nun görev ve yetkilerinin, temel olarak 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 14'üncü maddesinde ve 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 6'ncı maddesinde düzenlendiği hatırlatıldı.
Siyasi partilerin seçimli kongrelerinde organ seçimleri için seçim kurullarına daha kısıtlı bir ‘gözetim ve denetim’ görev ve yetkisi verildiği, ilçe seçim kurulunun gözetim ve denetim görevinin, seçime geçişle başladığı ve seçimlerin tutanağa bağlanması ve yapılan itirazların kesin karara bağlanmasıyla sona erdiği aktarılan gerekçede, şunları kaydedildi:
“Siyasi partilerin kongrelerinde yapılan organ seçimleri konusu dışında kalan gündem maddeleri, kararları ve kongrenin iptali istemli talepler de seçim kurullarının görevi dışındadır. Anayasa ve kanunlarla verilen görev ve yetkilere göre seçim kurullarının, kongreye katılacak parti üyelerini belirleyen listelerin onaylanması ve benzeri sınırlı konular dışında 'seçim günü öncesinde' gerçekleşen olaylarla ilgili olarak seçim kurullarının yetkilendirilmediği açıktır.
Nitekim, Kurulumuzun konuya ilişkin olarak istikrar kazanmış içtihadına göre, seçim hakimi (ilçe seçim kurulu başkanı) siyasi partilerin il ve ilçe organlarının seçimleri ve büyük kongre delegelerinin seçimlerinde seçim günü iş ve işlemleriyle ilgili sınırlı bir denetim ve gözetim faaliyeti gerçekleştirmektedir.
Tam kanunsuzluk hali içermeyen durumlarda ilçe seçim kurulu kararlarına yapılan itirazlar, anılan kararların kesin olduğu gerekçesiyle Yüksek Seçim Kurulunca reddedilmekte, ancak tam kanunsuzluk hallerine ilişkin ihbar, itiraz ve iddiaların seçim sonuçlarının kesinleşmesinden sonra dahi, Anayasanın 79'uncu maddesinin verdiği görev ve yetkiye dayanılarak her zaman incelenebileceği hususu ayrık tutulmaktadır."
Gerekçede, Anayasa ve kanun hükümlerine göre, Yüksek Seçim Kurulu ve seçim kurullarının, Anayasa ve ilgili mevzuat uyarınca, seçimlerdeki yönetim ve denetim faaliyetlerinin, “seçim öncesi”, “seçim günü” ve “seçim sonrası” olmak üzere temel olarak üç safhaya ayrıldığı kaydedildi.
Cumhurbaşkanı, milletvekili, mahalli idareler seçimleri ile halkoylamalarından farklı olarak kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, sendikalar ve siyasi parti kongrelerinde seçim kurullarının, sınırlı bir yetki kullandığı aktarılan gerekçede, şu tespitler yapıldı:
“Bu seçimlerde esas itibarıyla 'seçim günü' ile 'seçim sonrası'na ilişkin işlemler üzerinde sınırlı bir denetim ve gözetim yapılması nedeniyle, seçim kurullarının denetim ve gözetim yetkisinin bulunmadığı ‘seçim öncesi’ne ilişkin işlemler bakımından 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 29 ve 121'inci maddeleri uyarınca Türk Medeni Kanunu ve Dernekler Kanunu hükümleri çerçevesinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uygulanmak suretiyle karar verme yetkisine sahip adli yargı mercilerince verilen kararların uygulanması Anayasanın 138’inci maddesi uyarınca yetki gaspı olarak nitelendirilemez.”
Gerekçede, YSK’nın 2006 tarihli içtihat haline gelmiş bir kararında, seçim kurullarının siyasi partilerin seçimli kongrelerindeki gözetim görev ve yetkisinin; Anayasanın 67’nci ve 79’uncu maddelerinde yazılı milletvekili ve mahalli idareler seçimleri ile ilgili olarak verilen "yönetim" ve "denetim" görevinden farklı olduğu ve seçim kurullarına daha kısıtlı bir “gözetim” görev ve yetkisi verildiğinin açıkça belirtildiği de vurgulandı.