Mühendis Tek-Sen Ulaştırma ve Mühendis Tek-Sen Enerji sendikaları 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci öncesinde İstanbul’da gerçekleştirdiği basın açıklamasında kamu mühendislerinin ekonomik ve mesleki sorunlarına dikkat çekti. Sendika, mühendislik mesleğinin itibarsızlaştırıldığını belirterek, Mühendislik Meslek Kanunu’nun çıkarılmasını ve kamu mühendisleri için adil, ayrı bir ücret ve statü düzenlemesi yapılmasını talep etti. Tüm ilgili kurumları bu sorunları birlikte çözmeye davet etti.
“Üreten Bizsek, Hak Eden de Biziz”
Tersane İstanbul’da yapılan basın açıklamasında konuşan Mühendis Tek-Sen Ulaştırma Sendikası Genel Başkanı Cuma Paksoy,
Türkiye’nin her bölgesinde büyük altyapı ve kalkınma projelerinde görev alan kamu mühendislerinin, yoksulluk sınırının altında maaşlarla geçinmeye çalıştığını belirtti:
“Ülkenin havalimanından tüneline, metro hattından barajına kadar tüm büyük projelerinde mühendisler var. Ancak alın terimiz ne ekonomik olarak karşılık buluyor, ne de mesleki anlamda itibarı korunuyor. Bu tablo artık sürdürülemez hâle geldi.”
Paksoy, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, kamu çalışanlarının maaşlarının refahı artıracak şekilde güncellenmesi gerektiğini vurguladı. Açıklanan talepler arasında:
yer aldı.
“Enflasyon farkı zam değildir, sadece alım gücünün korunmasına yöneliktir. Gerçek zam, refahı artıran zamdır. Biz geçim değil, meslek onuru talep ediyoruz.”
“Mühendislik Meslek Kanunu Kalkınmanın Teminatıdır”
Sendikanın öncelikli talebi olan Mühendislik Meslek Kanunu’nun, mesleğin görev tanımını, yetki sınırlarını, kariyer yapısını ve ücret düzenini yasal güvence altına almasını isteyen Paksoy, şöyle konuştu:
“Kamu mühendisinin neye karşı sorumlu olduğu, hangi yetkilerle çalıştığı, nasıl yükümlülük taşıdığı belirsiz. Bu sadece bizim değil, kamu projelerinin güvenliği açısından da ciddi bir sorundur. Mühendislik Meslek Kanunu çıkarılmadan kamu hizmetleri güvenli biçimde yürütülemez.”
Üniversitelerde Mühendislik Eğitimi Alarm Veriyor
Paksoy, açıklamasında mühendislik fakültelerindeki kalite sorununun da altını çizdi. Kontrolsüz fakülte açılışları ve düşük başarı sıralamalarının mesleğin geleceğini tehdit ettiğini ifade etti:
“Bugün artık bazı mühendislik fakültelerine matematik-fizik çözmeden girilebiliyor. Kontenjanlar dolmuyor, bazı bölümler kapanıyor. Mühendislik ciddi bir iştir; sırf puanı yetti diye tercih edilecek bir bölüm değildir.”
Sendika bu çerçevede şu taleplerde bulundu:
2025 Aile Yılı, Sadece Logolarda Kalmasın
Paksoy, açıklamasında 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesini hatırlatarak kamu çalışanlarının aile yaşamına yönelik desteklerin artırılması çağrısında bulundu:
“2025’in Aile Yılı olarak ilan edilmesi sevindiricidir ancak bunun günlük yaşamda bir karşılığı yoksa anlamı eksik kalır. Biz bu yılı sadece takvimlerde ya da kurumsal yazışmalarda kullanılan bir logoyla hatırlamak istemiyoruz. Aile Yılı’nı sofrada, bütçede, hayatın içinde hissetmek istiyoruz.”
Bu kapsamda sendikanın talepleri şunlar oldu:
Paksoy, sosyal yardımların günümüz ekonomik koşullarına uygun hâle getirilmesinin, sadece çalışanı değil, ailesini ve dolaylı olarak tüm toplumu destekleyeceğini vurguladı .
Kamuya Yönelik Diğer Talepler
Sendika genel kamu çalışanlarını ilgilendiren taleplerini de sıraladı:
Mühendis ve Teknik Personel İçin Özel Düzenlemeler Şart
Paksoy’un teknik personele ilişkin talepleri arasında şunlar da yer aldı:
Mühendis Tek-Sen Enerji: “Aynı Görev, Farklı Uygulama Olmaz”
Ortak açıklamada söz alan Mühendis Tek-Sen Enerji Sendikası Genel Başkanı Mümin Güler ise teknik hizmetler sınıfında çalışan personelin uzun süredir göz ardı edilen taleplerine dikkat çekti.
“Teknik hizmetler sınıfında çalışan personelin ek ödeme oranları da uzun süredir güncellenmedi. Bu orana en az 50 puanlık bir artış yapılması artık bir zorunluluk haline geldi. Bu artışın sözleşmeli personel için de geçerli olması gerekiyor. Çünkü aynı görevi yapanlar arasında farklı uygulamaların olması, çalışanlar arasında olumsuzluklara neden olabiliyor.”
Görevde yükselme ve unvan alanındaki adaletsizliklerin artık tahammül sınırlarını aştığını belirten Güler, şu talepleri dile getirdi:
Ayrıca Güler, teknik personelin komisyonlarda ve projelerde üstlendiği sorumlulukların karşılıksız kaldığını vurgulayarak şu çağrıyı yaptı:
“Komisyonlarda görev alan, proje hazırlayan, imzalayan ya da onaylayan teknik personele ek ödeme yapılmalı. Teknik hizmetler sınıfında görev yapanlar için ayrıca ‘Teknik Çalışma Ödeneği’ adı altında bir düzenleme hayata geçirilmeli ve bu ödenek emekliliğe de yansıtılmalıdır.”
Son olarak, teknik personelin hukuki risklerle yalnız bırakılmaması gerektiğine dikkat çeken Güler:
“Kamu görevini yerine getirirken birçok riski göze alan teknik personelin, mesleki sorumluluklarının karşılığında zarar görmemesi için mesleki sorumluluk sigortası kapsamına alınması büyük bir ihtiyaç. Tazminat davaları, rücu işlemleri, faiz ve yargılama giderleri gibi maddi yükler teknik personelin omzuna yüklenmemelidir.” dedi.
“Sorun Ortaksa, Mücadele de Ortak Olmalıdır”
Açıklama, her iki sendikanın da ortak çağrısıyla sona erdi:
“Mühendisler ve teknik personel bu ülkenin kalkınma gücüdür. Sorunlarımız ortaktır, çözüm iradesi de ortak olmalıdır. Tüm paydaşları, başta siyasi irade olmak üzere, bu sorunları çözmek için yapısal ve kalıcı adımlar atmaya davet ediyoruz.”