Ekonomist Mahfi Eğilmez yazısında, Türkiye’de son yıllarda gözlemlenen enflasyonla mücadele sürecinin istihdam üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Eğilmez’in analizine göre, enflasyon düşerken işsizlik artıyor ve bu ilişki, 20. yüzyılın en bilinen ekonomik modellerinden biri olan Phillips Eğrisi ile birebir örtüşüyor.
Phillips Eğrisi, 1958 yılında Yeni Zelandalı iktisatçı Alban William Phillips tarafından geliştirildi. İngiltere ekonomisine ilişkin verilerle yapılan çalışmada, ücret artışları ile işsizlik arasında ters yönlü bir ilişki olduğu ortaya konmuştu. Zamanla bu analiz, ücret artışı yerine doğrudan enflasyon oranlarını temel alacak şekilde geliştirildi.
Eğilmez, bu modeli Türkiye’ye uyarlayarak, 1990–2024 yılları arasındaki yıllık enflasyon oranları ile işsizlik oranlarını grafik üzerinde karşılaştırdı.
Söz konusu analizde, iki değişken arasında hesaplanan korelasyon katsayısı -0,71 olarak bulundu. Bu oran, enflasyon ile işsizlik arasında güçlü ve ters yönlü bir ilişki olduğunu istatistiksel olarak doğruluyor. Eğilmez’e göre bu, Türkiye ekonomisinde fiyat istikrarı sağlanmaya çalışılırken istihdamda kayıplar yaşandığını, yani enflasyonu düşürmenin bedelinin işsizliğin artması olduğunu gösteriyor.
“Türkiye’de enflasyon oranıyla işsizlik oranı arasında biri artarken diğeri azalır şekilde gelişen (ters yönlü) ve güçlü bir ilişki olduğunu, enflasyonu düşürmenin bedelinin işsizliğin artması olarak çıktığını söylememiz mümkündür. Enflasyonla işsizlik arasındaki bu ters yönlü ilişki bize enflasyonun asla denetimden çıkarılmaması gerektiğini gösteriyor. Bu analiz bize enflasyon denetimden çıkıp da yükseldiğinde tekrar düşürebilmek için bu kez istihdamdan fedakârlık etmek gerektiğini anlatıyor.”
Sadece TÜİK’in dar tanımlı işsizlik verileriyle yapılan değerlendirmelerin yetersiz kalabileceğine vurgu yapan Eğilmez, çalışmaya hazır olduğu halde iş aramadığı için işsiz sayılmayan milyonlarca kişi, istatistiklerin dışında kaldığını belirtti.
TÜİK’in 2025 yılı birinci çeyrek işgücü istatistikleri ekinde yer alan verilerden yola çıkarak hazırladığı grafikte, 2014’ten bu yana geniş işsizlik oranının düşmediği, hatta zaman zaman arttığı görülüyor. Eğilmez, bu bulgunun, işsizliğin görünürde azalıyor gibi sunulsa da gerçekte sürdüğünü gösterdiğini ifade etti.
“Bu son grafik işsizlerin göründüğü gibi azalmadığını, tam tersine arttığını, sadece başvuruda bulunmadıkları için işsiz olarak sayılmadıklarını ortaya koyuyor.”
Analizin sonunda, enflasyonla mücadelede atılan adımların istihdam üzerindeki etkilerine dikkat çekildi. Eğilmez, “Enflasyon kontrol altına alınmazsa, onu düşürmek için istihdamdan fedakârlık etmek gerekebilir” uyarısında bulundu.
“Bu analiz bize enflasyon denetimden çıkıp da yükseldiğinde tekrar düşürebilmek için bu kez istihdamdan fedakârlık etmek gerektiğini anlatıyor.”
Eğilmez'in yazısı şu şekilde:
Yeni Zelandalı iktisatçı Alban William Phillips tarafından İngiltere ekonomisi üzerinde yapılan bir araştırma sonucunda geliştirilen Phillips eğrisi analizi, enflasyonla işsizlik arasında ters yönlü ilişki olduğunu ortaya koyar. Phillips’in yukarıda değinilen araştırmasında dikey eksende enflasyon değil ücretlerin değişim oranı yer alır. Zaman içinde bu analizi geliştirenler dikey eksene enflasyon oranı yerleştirmişler ve analiz bu şekli almıştır. Enflasyon ve işsizlik oranı arasındaki ilişkiyi şöyle bir şekille göstermek mümkündür.
Phillips eğrisi analizinin ortaya koyduğu iddiaya göre; enflasyon e1’den e2’ye düştüğünde işsizlik oranı da i1’den i2’ye yükselir.
Şimdi bu analizi Türkiye’ye uygulayalım. 1990 ile 2024 yılları arasında yılsonu enflasyon (TÜFE) ve işsizlik oranlarını aynı grafik üzerine taşıdığımızda Türkiye için Phillips eğrisi ortaya çıkar. Enflasyon ve işsizlik verileri TÜİK verilerinden alınmış olup yazının altında tablo olarak yer verilmiştir.
Grafik ve ekte sunulan veriler bize enflasyon ve işsizlik oranı arasında ters yönlü güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. Bu verilerden çıkarılan korelasyon katsayısı da (- 0,71) ilişkinin yönünü ve gücünü doğruluyor.
Buna göre Türkiye’de enflasyon oranıyla işsizlik oranı arasında biri artarken diğeri azalır şekilde gelişen (ters yönlü) ve güçlü bir ilişki olduğunu enflasyonu düşürmenin bedelinin işsizliğin artması olarak çıktığını söylememiz mümkündür.
Enflasyonla işsizlik arasındaki bu ters yönlü ilişki bize enflasyonun asla denetimden çıkarılmaması gerektiğini gösteriyor. Bu analiz bize enflasyon denetimden çıkıp da yükseldiğinde tekrar düşürebilmek için bu kez istihdamdan fedakârlık etmek gerektiğini anlatıyor.
Phillips Eğrisi analizi, belirli bir eğilimi gösterdiği için dikkate alınması gereken bir analizdir. Bu tür analizlerin doğru sonuçları vermesinin ve yol gösterici temel kuralı ise, kullanılan verilerin (enflasyon ve işsizlik oranı) gerçekleri yansıtacak şekilde doğru olarak tespit edilmesidir.
İşsizlik oranını, çalışmaya hazır olduğu halde iş arama kanallarına başvurmadığı için işsiz olarak görünmeyenleri de katarak bulduğumuz geniş işsizlik oranı olarak aldığımızda işsizlik oranının enflasyon düşüşüyle azalmadığını arttığı görürüz. Aşağıdaki grafik geniş işsizlik oranında 2014 yılından bu yana yaşanan gelişmeyi gösteriyor (TÜİK, İşgücü İstatistikleri, I. Çeyrek: Ocak-Mart, 2025, Haber Bülteni ekinde yer alan verilerden yararlanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.)
Bu seriyle karşılaştırılabilecek enflasyon serisi elimizde yok. ENAG enflasyon tahmin veri seti 2021’den geriye gitmiyor. O kadar kısa süreli bir karşılaştırma istatistiksel açıdan anlamlı olamayacağı için onu buradaki karşılaştırmaya esas alamıyoruz. Buna karşılık bu son grafik işsizlerin göründüğü gibi azalmadığını, tam tersine arttığını, sadece başvuruda bulunmadıkları için işsiz olarak sayılmadıklarını ortaya koyuyor."
Ek: Enflasyon (TÜFE) ve İşsizlik Oranının Gelişimi (Yılsonu oranları, %)
Öne Çıkanlar