İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin 21 Ekim 2025 tarihli haftalık TBMM Grup Toplantısı'nda iç ve dış politikadaki gelişmeleri değerlendirdi. Dervişoğlu, konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı bütçe görüşmelerine katılmaya davet ederken, "Sözde Terörsüz Türkiye Komisyonu" üzerinden de iktidar ve muhalefeti sert sözlerle eleştirdi.
Dervişoğlu, bütçe görüşmeleri üzerinden Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın hazırladığı bütçeyi eleştirerek, mevcut bütçenin yalan söylediğini ve gerçekle alakasının olmadığını savundu. Maaşı eriyen memur ve kiracının tükendiğini belirterek bütçenin bir "tükeniş bütçesi" olduğunu söyledi.
Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik çağrısında, geride kalan yıllarda yaptığı gibi yapmamasını isteyerek şunları kaydetti:
"Bütçenin sahibi Recep Tayyip Erdoğan, geride bıraktığımız yıllarda yaptığı gibi yapmasın. TBMM'den kaçmamaya davet ediyorum. Bütçesini gelsin ya delikanlı gibi savunsun ya da büyük millete kendisi sunsun. Suçu bürokrasiye, bakanların üstüne atmasın."
Merkez Bankası eski Başkan Yardımcısının yolsuzluk iddialarıyla tutuklanmasını "saray çürümüşlüğünün en açık özeti" olarak nitelendiren Dervişoğlu, bu durumun bir yönetim zafiyeti olduğunu iddia etti. Merkez Bankası iştiraki olan Bankalararası Kart Merkezi'nde (BKM) yapılan çipli kart alımı ve troll yazılım geliştirme ihalelerinde ciddi usulsüzlükler tespit edildiğini ve devletin milyonlarca lira zarara uğratıldığını ifade etti. Dervişoğlu, bu meselenin basit bir ihale tartışması olmadığını vurguladı.
Dervişoğlu, "Sözde Terörsüz Türkiye Komisyonu" adıyla yürütülen sürece sert tepki gösterdi. Sürecin sonuçlarını eleştirerek, "Teröristbaşı Öcalan’a özgürlük yürüyüşleri", "Polise ‘ey düşman’ diye megafonla seslenen terör sempatizanları" ve "Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret eden postmodern siyaset feodalleri" gibi örnekler üzerinden komisyondaki partileri hedef aldı.
Siyasetteki varlığını "Türk milleti tanımıyla" çekişmeye adamış sözde bir meclis başkanından bahsedildiğini iddia eden Dervişoğlu, uyarılarını şöyle sürdürdü:
"Buradan bir kez daha uyarıyorum: Ey yanlış yolun şaşkın yolcuları. Bu ülkeyi, Türk milletini provoke ederek varacağınız menzilde sizi bekleyen hiç ama hiç iyi bir gelecek yoktur... Ya Öcalan’ı tercih edeceksiniz ya Kürtleri; ya Kandil’i tercih edeceksiniz ya Türkiye’yi; ya Cumhuriyet’i tercih edeceksiniz ya da sefilliği."
Dervişoğlu, Türk vatandaşlığını parçalatmayacaklarını ve kendilerine karşı çıkanlara rağmen büyük Türk milleti olarak kalkınmış, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni payidar kılacaklarını kaydetti.
Konuşmasına Kıbrıs Türk halkının hür iradesiyle yaptığı seçimlere değinerek başlayan Dervişoğlu, seçim sonuçlarının KKTC’nin bağımsızlığını perçinlediğini kabul etmek gerektiğini söyledi.
Dervişoğlu, "KKTC Cumhurbaşkanı atanmış bir vali değildir, bağımsız bir Türk devletinin adil ve özgür seçimler sonucu seçilmiş devlet başkanıdır" ifadelerini kullanarak, yapılan seçimleri federasyon ile bağımsız devlet arasında bir referandummuş gibi sunmanın, düşmanları sevindirecek bir mağlubiyet algısı yaratmak olduğunu belirtti.
Anadil konusuna da değinen Dervişoğlu, anadille resmî dilin ne olduğunu çok iyi bildiklerini ve kimsenin anadiline laf edecek tıynetsizlikte olmadıklarını ifade etti. Dervişoğlu, Türkiye'nin kuyusunun kazılacak bir ülke olmadığını ve Türk milletinin aç kalsa dahi varlığını bir faninin varlığına bırakacak bir millet olmadığını dile getirdi.
Konuşmasını, "Bizler, ne bedel varsa onu öderiz. Cumhuriyet’le savaşarak, devletin kuruluş felsefesiyle dalaşarak... bize barış diye yutturmaya çalıştığınız o parçalanma hikâyesinin sonunda gökten üç elma filan düşmez. Başınıza taş yağar, taş" sözleriyle noktaladı.