CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Zonguldak'ta "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" mitinginde konuştu.
Özel'in açıklamalarında öne çıkanlar şu şekilde:
"Bugün Zonguldak'ta yerel seçimlerden sonra ilk kez karşınıza çıkıyorum. Neredeyse bir yıldır aklımız, yüreğimiz hep burada. Ama yaşadıklarımızı biliyorsunuz. O gün son görüştüğümüzde bu güzel meydanda sizden söz alıp söz vermiştik. Çünkü 2019'da belediye sayımızı artırırken Zonguldak merkezini maalesef kaybetmiştik. Bu otobüsün üstünden sizlere seslendim, dedim ki: Bu sefer sizi duyduk, siz de bizi duyun. Söz veriyoruz: Zonguldak'ın beklentilerini aşacağız. Ama söz istiyorum demiştim. Burası emeğin başkenti, CHP'ye yakışır.
Siz söz verdiniz, sandığa gittiniz. Belediye başkan adayımızı, bugünkü başkanımızı Tahsin Erdem’i rekor oyla seçtiniz. Sağ olun, var olun. Sadece Tahsin Erdem değil, altı ilçe, altı belde ile Zonguldak'ta yerel seçimlerde büyük bir başarıyı hep birlikte kazandık. Bunun için İl Başkanımız Devrim Dural'ın şahsında tüm Cumhuriyet Halk Partisi örgütüne; milletvekilimiz Eylem Ertuğrul’a, milletvekilimiz ve Genel Başkan Yardımcımız Deniz Yavuzyılmaz’a ve tüm Zonguldak’a yürekten teşekkür ediyorum. Tabii adayı çıkarmak iyi, oy istemek kolay. Seçim kazanmak güzel. Ama bir de bunun sonrası gelip, karşınıza çıkıp hesabını vermesi var. 20 ayda; hiç şüphe yok ki büyük borçlara, Tayyip Bey'in 'silkeleyin onları' demesine, geçmişin borçlarını faiziyle istemesine, kaynakları kesmesine, yollanan paralara el koymasına rağmen Zonguldak’ta bir baktım ne var ne yok… Halk Ekmek Fabrikası açılmış. Ayda 75 bin ekmek üretiliyor.
Denize sıfır Emekli Kent Lokantası'nda 4 çeşit yemek 75 TL. Emekli kıraathanesi açılmış, ayda 5 bin 600 emekli yararlanıyor. Anne ve çocuklar birlikte Anne Kafe’ye gidiyorlar. Kentteki öğrencilere söz vermiştik: İki ayrı okuma salonu açıldı, devamı gelecek. Bebek sahibi olan annelere 'Hoş geldin bebek' paketi ile hayırlısı olsun, analı babalı büyüsün diye gidiyoruz. Plajlar düzenlendi, halk plajlarıyla ilk kez Zonguldak’ta ücretsiz halkın plaja girmesi için düzenlemeler yapıldı. Kültür merkezinde 640 öğrenci eğitim görüyor. Derse ve okula gidenlere sabah sıcak çorba ikram ediliyor. Ve hemen önümüzdeki 15 gün sonra halk otobüslerini söz vermiştik, devreye giriyor. 300 çocukla başlayan süt dağıtım projesi hayata geçiyor. Yeni yılda Halk Market, Halk Et hizmete girecek. Kreşlerimiz açılacak inşallah. Tahsin Başkan’a Zonguldak’ı emanet etmiştik; yüzümüzü güldürdü, güldürmeye devam edecek. Belediyemiz hizmet ediyor tüm zorluklara rağmen. Altı ilçede, altı beldede gece gündüz çalışıyor arkadaşlar. Her biriyle gurur duyuyorum.
Ancak bir yandan da Zonguldak’ın boyunu aşmış dertleri, büyük sıkıntıları var. Belediye başkanları uğraşıyor ama ülkeyi yönetenler bir şehre sırtını dönmeye görsünler. Zonguldak eskiden bu ülkede en zengin ilk 10 il arasındaydı. Sosyal gelişmişlik endeksinde şimdi gerilemiş, 28. sıraya kadar. Bugün Zonguldak’ın nüfusu 1960’lı yılların nüfusu. Yani neredeyse 25 yılda memleketi 65 yıl geriye götüren bir anlayış var. Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu'nda 55 bin işçinin çalıştığı günlerden bugün 7 bin 500 işçinin çalıştığı günlere geldik. 100 madenciden 86'sı yok artık. Bu emek kentinde 100 madenciden 14 madenciye düştük. Ve maalesef bu ülkeyi yönetenler yatırım, istihdam yapmak, bu kente bir güç vermek yerine yaptıkları her şeyle Zonguldak’ı biraz daha yoksul, biraz daha güvencesiz, daha işsiz hale getiriyorlar.
Biliyorsunuz Türkiye’de genç işsizliği gerçek ölçümlerle, geniş tabanlı işsizlikle yüzde 35’i buldu. TÜİK bunu kabul etmiyor. İş aramaktan vazgeçeni, evde oturanı, ya da istediği işte değil de gece takside çalışanı, haftada birkaç gün çalışanı saymıyor işsizden. O hesabı Türkiye’de yüzde 16 diye yapıyor. Bakın TÜİK’in bu hesabıyla kendi resmi rakamıyla Zonguldak’ta işsizlik yüzde 25. Türkiye’de 15–16 diyor, Zonguldak’ta 25 diyor. Gerçek anlamda neredeyse Zonguldak’ta her iki gençten bir tanesi ya işsiz ya da hak ettiği gibi devamlı bir işte çalışamıyor. Sadece 5 yılda konut fiyatları yüzde 1100 artmış. İnanamadım, baktım. Konut fiyatları son 5 yılda 11 kat artmış. Kiralık evlerin fiyatı daha da beter; 17 kat artmış Zonguldak’ta. En makul, en olabilecek yerde 25 bin liranın altında bir daire yok başını sokmak için. Bu şehir her yıl Türkiye’ye en çok gelir üreten 10. şehir. Peki devletin alırken ilk 10’da aldığı bu şehre verirken yaptığı yatırım nedir? 81 il içinde 70. sırada. Devlete verirken ilk 10’dasınız, devlet size verirken sondan 10. sıradasınız. Sizden alırken kepçe ile alıp verirken çay kaşığı ile verenlere yazıklar olsun. Yazıklar olsun.
Şimdi bütün Türkiye Zonguldak mitingini izliyor. Tamam, meydana sığmamışsınız, taşmışsınız. Yukarılar, mahalleler, arka taraf… Her yer miting meydanı. Tayyip Bey şurayı bulsa gelir Zonguldak’ta miting yapar. Bak sizi bulsun, gelir Zonguldak’ta miting yapar. Hani affedersiniz, Tayyip Bey'in yediği kadar yakamıza döküyoruz bugün Zonguldak’ta. Meydana sığdıramadığımız Tayyip Bey'in toplayamadığı kalabalıktır. Ama şunu söyleyeyim: Burası emeğin kenti, madencilerin kenti. Zonguldak mitingine bakar millet; 'Hak, hukuk, adalet' sloganını nasıl atıyorlar diye.
Oradan başka, buradan başka olmaz. Şöyle yapmak lazım: En arkadan, en tepeye ve ta arka mahallelere kadar… Hep beraber Zonguldak’ın sesini duysun Türkiye: Hak, hukuk, adalet. Bu şehir emeğin şehri ama emeğinin kıymetini bilen yok memlekette. Öyle bir noktaya geldi ki şehir artık bir emekli şehrine dönüştü. AK Parti geldiğinde en düşük emekli maaşıyla… İnanmayan çıksın hemen şuradaki sarrafa. Tayyip Bey diyor ya 'gitmiş sarraf sarraf geziyor altın hesabı yapıyor' diye. 'Altın hesabını bırak' diyor. Ben de inadına bırakmıyorum. Altın hesabı şaşar mı? Tayyip Bey geldiğinde en düşük emekli maaşını çeken amcam, teyzem gidiyordu buradaki sarraftan bu maaşla 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi 2 çeyrek altın alamıyor. 16 bin lira emekli maaşı; 11 bin çeyrek altın; 1,5 çeyrek altın alıyor. Yani gelmese, emekliye ilişmese, bıraksa; Rahmetli Ecevit’in son verdiği emekli maaşı gibi emekli maaşı verse bugün en düşük emekli maaşı 75–80 bin lira olacak.
Ama bugün 16 bin 400 lira veriyorlar. Asgari ücret zaten genel ücret olmuş. Tayyip Erdoğan geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu asgari ücret. Bugün onu bulsan 77 bin lira ama bugün asgari ücret 22 bin lira. Ayrıca 1 kilo buğday satıp 1 kilo mazot alınan günlerden, 6 kilo buğday satıp 1 kilo mazot alınabilen günlere geldik. 1 kilo pamuk satıp 2,5 kilo mazot alınan günlerden, 2,5 kilo pamuk satıp 1 kilo mazot alınan günlere geldik. Hal böyle olunca bu memleketin beli doğrulur mu? Çiftçinin yaş ortalaması 30’dan 58’e çıkmış. Her 3 genç çiftçiden ikisi 'asgari ücretle bir iş bulursam ekmem, dikmem; giderim ben bu köyden' diyor. İşte her şeyde bir beka sorunu icat edenlerin, esas bu memleketin beka sorununu görmeleri lazım. Böyle olunca gıda enflasyonu dünya ortalamasının 7 katına çıkıyor.
Erdoğan, ilk geldiğinde hatırlayın. 'Bu ülke iyi yönetilmiyor' diyordu. Rahmetli Ecevit’e diyordu ki: 'Ölünce mi bırakacaksın bir adam?' diyordu. 'Yürüyemiyorsun' diyordu. Hatta Necmettin Erbakan hocasına dahi 'Yaş 70, iş bitmiş' diyordu. Şimdi o, Erbakan’ın yaşına geldi. O, rahmetli Ecevit’in yaşına geldi. Biz onun o günkü yaşlarındayız. Ama onun yaptığı kabalığı, onun yaptığı saygısızlığı ona söylemeyiz. Ölümle işimiz yok. Allah sıhhat versin, uzun ömür versin; ama bıktık artık, yakamızdan da düşüversin.
İlk geldiğinde ne diyordu? 'Ülkeyi şirket yönetir gibi yöneteceğim.' Yaptı mı? Vallahi yaptı. Sözünü tuttu. 2018’de cumhurbaşkanı oldu. Bir kabine açıkladı: Sağlık Bakanı'nın özel hastaneler zinciri var. Turizm Bakanı'nın oteller ve seyahat acenteleri zinciri var. Diğer taraftan Eğitim Bakanı'nın özel okullar zinciri var. Gerçekten 2018’den sonra memleketi şirket yönetir gibi yönetmeye başladı. Şirketinin adını biliyor musunuz?KADAŞ: 'Kara Düzen Anonim Şirketi' AK Parti’nin kara düzeni… KADAŞ Kara Düzen Anonim Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı şahsı tabi kim olacak.
Sermayesi, verginin yüzde 89’unu topladığı bu meydan. Bu ülkede dolaylı vergi yani zengin fakir ayırmayan vergi yüzde 68. Yani elektrik, su, telefon, gıda, giyim… Hepsinden alınan dolaylı vergi yüzde 68. Fabrikatör de aynı vergiyi veriyor, kapısındaki bekçi de, en düşük maaşı alan işçi de yüzde 68 vergi veriyor. Yüzde 21 gelir vergileri yani maaşınızı çekmeden ödediğiniz vergi. Toplamı yüzd 89. Yüzde 68 dolaylı vergi, yüzde 21 maaşı çekmeden ödediğim vergi… Yüzde 89. O kadar holdinglerin, büyük şirketlerin, ihracatçıların, ithalatçıların, hizmet sektörünün kazancından verdiği vergi yüzde 11. Yüzde 89 vermemesi gerekenlerden; az vermesi gerekenlerden yüzde 11 gerçekten kazanç elde edenlerden. İşte bu kara düzenin sermayesi budur. AK Parti’nin kara düzeninin sermayesi budur. Gelir vergisine yılda 12 maaşın üçünü verenlerdir bu sistemin sermayesi. Eskiden iş bulana sorarsın: 'Ne kadar maaş?' 'Maaş normal ama 12 ayda 4 de ikramiye var; 16 maaş' derdi. Şimdi öyle şeyler kalmadı. Ama 12 maaşın üçünü artan vergi dilimlerine kurban ediyoruz. Yılda 12 maaşın 3 tanesi devlete gidiyor; cebinize bile girmeden. O yüzden bu sistemin sermayesi garibanın alın teridir. Emeklinin yıllarca döktüğü göz nurudur. Nasırlaşmış ellerindeki alamadığı hakkıdır emeklinin bu kara düzenin sermayesi. Bu kara düzende biri zengin, biri fakir. Biri güvende, biri güvende değil. Bu kara düzende zengin en iyi sağlık hizmetini alır özel hastanede; beş yıldızlı otel gibi… Gariban telefon başında randevu bekler. Gider saatlerce orada bekler.
"And içiyorum ki AK Parti'nin kara düzenini bitireceğiz. Emekçinin hakkını alacağız. Emeklinin hakkını alacağız. Esnafı da kayıracağız. Çiftçiyi de milletin efendisi yapacağız. Söz veriyoruz. Bakın, bu kara düzende bir de tutturuyorlar. Efendim, enflasyon var, hayat pahalılığı var ama bir bizde mi var? Her yerde var. Enflasyon Avrupa'nın da derdi, dünyanın da derdi. Vallahi bunlar 2 kere 2 4 eder dese gideceksin kerrat cetvelini kontrol edeceksin bir yanlışlık olmasın diye. Bakın işsizlikte Avrupa birincisiyiz. Enflasyonda Avrupa birincisiyiz. Yoksullukta Avrupa birincisiyiz. Gıda enflasyonu dünyanın 7 katı. Kırmızı etin dünya ortalaması 7 dolar, Türkiye'de 21 dolar. Yani Hans hem maaşı alırken gidiyor 2 bin 400 euro alıyor. Bizimki 300 euro maaş alıyor. Ama Hans et yiyecek mi? 7 dolara yiyor. Bizim Hasan et almaya kalksa 21 dolara alıyor. Maaşta bizden 10 kat iyiler. Eti üçte bir fiyatına yiyorlar. İşte dünyada da enflasyon var diyenlere inanmayın. Türkiye yıllık enflasyonunu daha doğrusu Türkiye'nin aylık enflasyonu, ekim ayı enflasyonu bütün Avrupa'nın yıllık enflasyonundan yüksek. Onun için 'her yerde var, bizde de aynısı var' demeyin.
Dünyada en çok suç işlenen 10. ülkeyiz. 190 ülke arası öyle bir hale geldi ki sokaklar güvenli değil. Karanlıkta eve giden kadın tedirgin, sokağında güvenli değil. Çocuklar güvenli değil. Okul önlerine kadar gitmiş uyuşturucu çocuklar evlatlar güvenli değil. Küvezdeki bebek güvenli değil. Yenidoğan çetesinden küvezdeki iki günlük bebe güvenli değil. Geçen gün Ali Yerlikaya çıkmış İçişleri Bakanı 'suç örgütleriyle etkin mücadelemiz devam edecek' dedi. O gün akşam Daltonlar çetesinin reisi Can Dalton. Hani var ya Daltonlar çetesi. Onun reisi Çoğal Dalton vardı. Burada Can Dalton var. Daltonlar çetesinin reisinin yaş günüymüş. Türkiye'nin dört bir yanında eller makineli silahlarıyla havaya ateş açarak çete liderinin yaş gününü kutladılar. O gün sabah Ali Yerlikaya 'suç örgütleriyle etki mücadele devam edecek' diyordu. Utanmasa Daltonların başının doğum günü pastasından bir dilim getirip evinin kapısında ona servis edecekler. Allah hiçbir İçişleri Bakanını Ali Yerlikaya'nın düştüğü duruma düşürmesin, yazıklar olsun. Bakın Ali Yerlikaya AK Parti'nin kara düzeninin İçişleri Bakanı. Üsküdar Meydan'da deniz görülmezdi. Öyle bir işgal var. Nerede bir AK Partili kaçak büfe yapmış. Orayı Ekrem Başkan 'düzenleyeceğiz' dedi. Zabıtayı yolladı. O zaman İçişleri Bakanı değil, İstanbul Valisi karşısına zabıtanın polisi dikti. Bir ay uğraştı o işgalcileri kurtarmak için. Sonunda Ekrem Başkan başardı. Mahkeme kararlarıyla şimdi Üsküdar Meydan bütün Üsküdarlıların bu Ali Yerlikaya işgalci çetelerin koruyucusudur. Bu Ali Yerlikaya Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul İl Başkanlığı'na kayyım sokmak için 5 bin polis getiren zavallının biridir, zavallının biridir.
Polisin derdini duymaz. Nefret ediyor polisler bundan. Polisin derdini duymaz. Kendisine bağlı jandarmayı dinlemez. Bu çocukların hakkını vermez. Gece gündüz çalıştırır. Ağzına almaz polisin hakkını, jandarmanın hakkını ama devamlı savunur yandaşların hakkını. Bu Ali Yerlikaya'ya, bu İçişleri Bakanı'na şunu söylüyorum. Kendi bakan yardımcıların hakkında operasyon yapmaya, bizim tarafa oralardan sözde bilgiler sızdırmaya çalışma. Ne haliniz varsa görün, yakamızdan düşün, yakamızdan düşün. Bir Bakan kendi yardımcısıyla kavgasına muhalefet partilerine alet etmeye çalışıyor. Bir bakan ama bu işlere sebebiyet veren birisi var. O da bu kifayetsizleri, bu beceriksizleri, bu devlet adamlığından anlamayanları başımıza musallat eden Recep Tayyip Erdoğan. Ondan başkası değil.
Bir yandan burada madenci anıtının önündeyiz. Madenci anıtının önünde hem Zonguldak'ta, Bartın'da, Ermenek'te, Manisa'da, Soma'da hayatını kaybedenlerin önünde saygıyla eğiliyoruz. Allah gani gani rahmet eylesin. Biliyorsunuz Manisa'da, Soma'da 301 maden işçisi hayatını kaybetti. Bütün Türkiye ağladı. Dediler ki herkes, 'unutursak yüreğimiz kurusun.' Bugün buraya çıkarken baktık AK Parti döneminde 2050 madenci iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş. Yani AK Parti döneminde bir Soma faciası olmamış. Yedi tane Soma faciası olmuş. 'Önlem alacağız' dediler. Soma'dan sonra Ermenek oldu. Önlem alacaklardı. Ardından Amasra oldu. Önlem alacaklardı. İliç faciası oldu ve 2 bin 50 madenci şehit oldu. Maalesef AK Parti döneminde 52 bin 455 emekçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.
Türkiye Taşkömürü Kurumu'na 'güvenli üretim için 14 bin işçi olması lazım' diyorlar. 7 bin 740 işçi ile çalıştırıyorlar. Sonra da tehlike gitgide büyüyor. En son örneği Amasra'da kırk üç canımızı kaybederek maalesef en acı şekilde tecrübe ettik. TTK'ya 2023 seçimleri öncesi bu meydanlara gelip söz verdiler '2 bin işçi alacağız' diye 2,5 yıl geçti halen daha işçi almadılar. Dediğim gibi 60'ta 55 bin işçi ile çalışan TTK 7 bin 740 işçiye kadar indi ve öyle bir hale geldi ki başta söylemiştim. Emeğin başkenti emeklinin başkenti oldu. 148 bin aktif sigortalı var şehirde. Emekli sayısı 175 bin. Türkiye'de işçi başına düşen emekli sayısında en kötü oran. Bütün emeklilere şunu söylüyoruz. AK Parti'nin kara düzeni kader değildir. O düzeni değiştireceğiz. Bakan evlatlarının dönemi bitecek. Siz vatan evlatlarının dönemi başlayacak. Hepinize sahip çıkacağız.
Şimdi Erdoğan çıkıp konuşuyor ya. Ben ne söylese açar kontrol ederim. Bazen de bir bakarım, sayın bakanım derim kaç kere söylemiş. 'Biz emekliyi enflasyona ezdirmedik.' 1 Ekim 2018'den itibaren bunu tam 27 kez söylemiş. 27 kez tarih tarih çıkarttım. Asgari ücreti enflasyona ezdirmedik, tam 27 kez. Sadece 2023 seçimlerinden bu yana yani bir önceki seçimden 20 ay yok. 2,5 yıl önceki seçimden bugüne enflasyon yüzde 163 artmış. TÜİK'in hesabına göre. TÜİK neyin kısaltması? Tayyip'i Üzmeyen İstatistik Kurumu. Tayyip üzmeyen İstatistik Kurumu'na göre 2,5 yılda son döneminde Tayyip Bey'in enflasyon yüzde 163. Asgari ücretliye ne vermiş? yüzde 93. Aradaki yüzde 70 asgari ücretin içinde ne yiyip gitmiş? Biz geçen sene 30 diyorduk. 22 bin lira asgari ücret verdi ya. İşte bu emekliyi, işte bu asgari ücretliyi enflasyonu ezdirmek. Yüzde 163 fiyat artacak, yüzde 93 maaş artacak, aradaki yüzde 70 asgari ücretlinin cebinden çıkacak. Şimdi de hesap yapıyorlar. Efendim yine geçen seneki gibi gerçekleşen enflasyona göre değil beklenti enflasyona göre zam vermenin hesabını yapıyorlar.
Oysa gerçekleşen enflasyon AK Parti'nin beceriksizliği ile düşüremediği enflasyondur. Bunun bedelini düşüremeyen öder. Bunun bedelini emekli ödemez. Bunun bedelini maaş alanlar ödemez. Ama bedeli size ödetmeye çalışıyorlar. Peki bunun bedelini siz de onu ödetecek misiniz? Geçim yoksa seçim var mı? Seçim geldiğinde bedeli Tayyip Bey ödeyecek mi? Onun onun emeklilik belgesine imzayı atacak mısınız? Onu torun sevmeye yollayacak mısınız? İnşallah hep beraber kurtulacağız. Hep söylüyoruz. Polis kurtulmadan öğrenci kurtulmaz. Emekli kurtulmaz emekçi kurtulmadan Türkiye kurtulmaz.
Ekonomi bu halde ülke perişan Zonguldak ülkeden de perişan ama bir anda kötü yönettikleri bu ülkede kötü yönettikleri için bırakıp gitmeleri gereken mevkilerden oturdukları koltuklardan kalkmamak için her şeyi göze alanlar var. 19 Mart 2025 tarihi AK Parti'nin siyasette havlu attığı tarihtir. Ben Ekrem İmamoğlu'yla, ben Mansur Yavaş'la, ben CHP'li belediye başkanlarıyla, ben Cumhuriyet Halk Partisi ile rekabet edemem. Kadın kollarıma güvenmiyorum. Gençlik kollarıma güvenmiyorum. Ana kadememe güvenmiyorum. Hiçbir partide olmayan bir kol kurmam lazım deyip yargı kollarını kurup başına kendi bakan yardımcısını gidip de kendi yardımcısını başına gidip de İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı diye atayıp o günden sonra geleceğin iktidarına, Türkiye'nin bir sonraki cumhurbaşkanına darbeye girişen bir anlayışla muhatabız. O günden beri iddianame bekledik. Dedik ki 'yargılanmak için değil yargılamak için iddianameyi bekliyoruz.' 3 bin 900 sayfa iddianame yazdılar. 10 gün önceden tuğla gibi iddianame diye iletişimine başladılar. Çıktı, baktık iddianameye 400 kişi yargılanıyor. Her birinin isminin altına tüm yargılananların adını yazmış ki sayfa tutsun 500 sayfa. Bir kişi bir iddiada bulunmuş dört kişi hakkında sona koyup sonda ek 1'dedir, ek 3'tedir diyeceğine herkes için onu altına bir daha bir daha yapıştırmış. Özetlese 40 sayfa 50 sayfadan anlatacağı mevzuyu içinde kanıtı olmadığı için 4 bin sayfa diyebilmek için arayan aradığını bulamasın, normal vatandaş bir şey sansın diye uzatıp durmuşlar. Ama şuna hepimiz gördük ki yaz boyunca iftira attılar. 8 ay boyunca iftira attılar. 'Para' dediler, para çıkmadı. 'Rüşvet' dediler, rüşvet çıkmadı. Ne görüntü, ne kanıt, hiçbir şey çıkmadı. Şimdi geldiler, Erdoğan'a da büyük büyük laflar ettirdiler. 'Ahtapot' dediler, iddianameye 'ahtapot' yazdılar. En sonunda baktılar ki baş edemiyorlar. İddianamenin bir yerine Cumhurbaşkanı'nın gönlü olsun diye Cumhuriyet Halk Partisi'ne kapatma davası yaptılar. Onu Ankara'ya yolladılar.
Ben bu partinin şimdiki genel başkanıyım. Ne ben ne öncekiler ne de bundan sonrakiler. Atatürk'ün partisine el uzattıran namerttir, alçaktır, şerefsizdir. Savaş meydanlarında kurulmuş partiyi kendisinin partisi gibi avukat ofisinde kurulmuş onun bunun icazetiyle siyasete devam etmek için Trump'a koşmuş partiyle karıştırmasınlar. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi Türkiye'nin son kalesidir. Teslim olmadı, teslim olmayacak ama şu kadarını söyleyeyim. Bunları bir kez daha Zonguldak'ın AK Partili, MHP'li güzel insanlarına sesleniyorum. Zonguldak'ın AK Partili, MHP'li ancak vicdanlı insanlarına sesleniyorum. Sekiz aydır benim de, bu meydanın da parasıyla maaş ödediğimiz TRT'de, A Haber'de ve merkez medyada ne duydunuz? '560 milyar lira yolsuzluk' dediler. 56 lira bulamadılar. 'İstanbul Büyükşehir Belediyesi bin 200 cep telefonu aldı, dağıttı' dediler. İddianamede yok. Asla ve asla doğru değildi. Yalan oldu. İddianamede yok oldu. 'Ekrem İmamoğlu'nun lüks arabaları' dediler. Milliyetçi Hareket Partili milletvekiline ait olduğu çıktı. 'Fatih Keleş'in evinin altından 2 milyon dolar çıktı' dediler. Bir kuruş bile çıkmadığı ortaya çıktı. 'Hakan Bahçetepe'nin belediyesindeki kasadan dolar çıktı' dediler. Belediyenin mührü çıktı. 'Ekrem İmamoğlu'nun korumasının Giresun'daki yayla evinden kasa kasa dolar çıktı' dediler. İki kutu beylik silahın mermisi çıktı. 'Bavullarla para taşındı' dediler. İddianamede isim verip restoranda oturdular. 'Çantalarla para taşıdılar' dediler. O restoranda öyle bir olayın olmadığı ortaya çıktı. Bu kadar kul hakkına rağmen yaz boyunca 8 ay boyunca marttan beri bu kadar yalanı söyleyenler şimdi ne yapacaklar? Tayyip Bey ilk gün diyordu ki 'bir aya kalmaz insan içine çıkamazlar. Yakında birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar' diyordu. Tayyip Bey, ayıptır söylemesi o lafından beri 72. meydandayım. Zonguldak'tayım, insanların arasındayım, yüzlerine bakarak söylüyorum. Arkadaşlarımız masumdur. Senin bu savcın iftiracının tekidir, iftiracının tekidir."