 
    Grand Kartal Otel yangınında oğlu Yiğit Gençbay'ı kaybeden Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, davada verilen kararla ilgili konuşurken hakkında soruşturma izni verilen görevlilerin hâlâ görevde olduğunu belirtti.
"Bu kişiler hala görevde. Şimdi öyle trajik bir durum ortaya çıktı ki; haklarında soruşturma izni verilen kişilerle ilgili inceleme ve araştırmayı yapacak olan başsavcılık, bu kişilerden bilgi ve belge isteyecek. Bu haklarında soruşturma izni verilmesi ve bilirkişi raporlarında da Başsavcılığın soruşturma izni isteme talebinde de birinci derecede bu menfur olayın oluşumunda etkili olduğu anlaşılan bu kamu görevlilerinin fiilleri aynı zamanda bir disiplin soruşturmasını da gerektirir."ifadelerini kullandı.
Grand Kartal Otel yangınında oğlu Yiğit Gençbay'ı kaybeden Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, davada verilen kararı değerlendirirken, "Bugün geldiğimiz noktada verilen karar, bana göre dünya ve Türk hukuk tarihinde emsal olabilecek müthiş bir karardır. Bugün heyet, Bolu’da hakimler olduğunu bütün Türkiye’ye, bütün dünyaya ispatlamış oldular. Artık anneler bu davada adaletin tecelli ettiğini gördüler ve çok şükür bu karar da toplumda karşılığını buldu" ifadelerini kullandı.
Grand Kartal Otel yangınında oğlu Yiğit Gençbay'ı kaybeden Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, karar sonrası şöyle konuştu:
"Biz hiçbir zaman adaletten umudumuzu kesmedik. İlk günden itibaren, ilk duruşmadan itibaren yüce heyete, başta Reis Bey olmak üzere umudumuzu hep koruduk ve buradan çıkacak kararın toplumda karşılığı olacağını, yüreklere su serpeceğini söyledik. Çok şükür, bugün geldiğimiz noktada verilen karar, bana göre dünya ve Türk hukuk tarihinde emsal olabilecek müthiş bir karardır. Bugün heyet, Bolu’da hakimler olduğunu bütün Türkiye’ye, bütün dünyaya ispatlamış oldular. Organize kötülük koymuştuk adını bunun. Bu organize kötülükle mücadelede, kamu görevlisinden işletme sahibine, partnerlerine kadar, personeline kadar bu organize kötülüğe iştirak edenlerle ilgili olarak verilecek kararın, bu tür organize kötülüklerin, bu topluma hiçbir şekilde yakışmayan bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması için bir emsal oluşturacağı kanaatindeydik. Bugün bu söylediklerimizin gerçekleşmesi, tecelli etmesi bizi duygulandırdı, bizi heyecanlandırdı. Hukuk adına, geleceğimiz adına umudumuz arttı. Daha önce söylemiştim; annelerimiz adaleti mahşerde, mahkeme-i kübrada aramak zorunda bırakılmayacaklardı bu kararla. Nitekim öyle oldu. Artık anneler bu davada adaletin tecelli ettiğini gördüler ve çok şükür bu karar da toplumda karşılığını buldu."
"Bir hukukçu olarak bunu söylemek tezat oluştursa da gerçekten zalimler için yaşasın cehennem. 78 tane canımızı kaybetmiştik. Hepsi pırıl pırıl insanlardı. Pırıl pırıl çocuklardı, gençlerdi, annelerdi, babalardı. Onlar için bugün verilmiş olan kararın, onların da ruhlarına değeceğine inanıyorum. Biraz önce değinmiştim; bu yargılama eksik başlamıştı. Bugün gelinen noktada Danıştay 1. Dairesi’nin kamu görevlilerinin yargılanmasıyla ilgili olarak Turizm Bakanlığı tarafından soruşturma izni verilmemesi kararı kaldırılmış ve 9 kamu görevlisiyle ilgili olarak soruşturma izni verilmişti. Dosya Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmişti. Aradan yaklaşık bir ay geçti, hala Başsavcılığımızdan bir hareket yok. Daha da vahimi, haklarında soruşturma izni verilen makamları söylüyorum: Turizm Bakanlığı’nın bu tür işletmeleri, tesisleri denetlemekle görevli Denetleme ve Kontrolörler Kurulu’nun bağlı olduğu Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü hakkında soruşturma izni verilmişti. Bu hanım hala görevde. Bunun yardımcıları, genel müdür yardımcıları hakkında da soruşturma izni verilmişti. Bu kişiler hala görevde. Yine bu inceleme ve denetlemeleri yapmakla görevli olan Kontrolörler Kurulu Başkan Vekili hakkında da soruşturma izni verilmişti. Bu kişi hala görevde. Başkontrolörler ve kontrolörlerle ilgili soruşturma izni verilmişti ve bu kişiler de hala görevde. Şimdi öyle trajik bir durum ortaya çıktı ki; haklarında soruşturma izni verilen kişilerle ilgili inceleme ve araştırmayı yapacak olan başsavcılık, bu kişilerden bilgi ve belge isteyecek. Bu haklarında soruşturma izni verilmesi ve bilirkişi raporlarında da Başsavcılığın soruşturma izni isteme talebinde de birinci derecede bu menfur olayın oluşumunda etkili olduğu anlaşılan bu kamu görevlilerinin fiilleri aynı zamanda bir disiplin soruşturmasını da gerektirir."
"Kurumun başındaki Bakan'ın, bu yönde Teftiş Kurulu'na talimat vererek disiplin soruşturması açması ve bu disiplin soruşturması sürecinde de hem bu disiplin soruşturmasının selameti hem de devam eden adli soruşturmanın selameti için bu kişilerin derhal açığa alınması gerekiyor. Bu konuda ilgili Bakan'ın harekete geçeceğine emin değilim. Ama bunları zorlamak için bütün hukuki yolları kullanacağımızı buradan ifade etmek istiyorum. Dolayısıyla bu soruşturmanın da bir an önce başlatılması ve ilgililerin burada olduğu gibi adaletin önünde hesap vermelerini bekliyoruz. Aynı şey Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın bu konuyla ilgili görevlileri için de geçerlidir. Aynı şey, Bolu’da bu otelin işletmeye açıldığı tarihten yangın felaketinin gerçekleştiği tarihe kadar görev yapmış olan tüm valilerin de tıpkı İl Özel İdaresi’nin görevlileri gibi burada sorumluluğu olduğuna inanıyoruz. Bu kişilerin de yine yargı önünde hesap vermeleri için mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz."
"Bu kararla yüreklerimize su serpen, Türkiye’de, Bolu’da adaletin olduğunu bütün kamuoyuna, bütün dünyaya gösteren ve bütün acılı aileleri bu anlamda rahatlatan, kamuoyunun vicdanında da karşılık bulan bir karar verdikleri için hukuk adına, milletim adına mahkemeye teşekkür ediyorum. Bu karar, bundan sonra bu tür felaketlerin bu toplumda yaşanmaması için emsal olacaktır. Artık hem bu işletmeleri denetleyen kamu görevlileri görevini layıkıyla yerine getirmediği takdirde, işte bugün burada gördüğünüz gibi adalet önünde, hukuk önünde çok kısa bir sürede hesap vereceğini görecek. Yine bu şekilde adeta bir ölüm makinesi gibi işletmeye açtıkları tesisleri, para kazanma hırsıyla insan sağlığını öncelemeden işletmeye açan işletme sahiplerinin de bu yapmış oldukları caniliklerin hesabını yine çok kısa sürede adalete verdiğini bu karar göstermiş olacaktır. Bu onlar için de bir emsal olacaktır. Daha güzel günlerin, bu şekilde felaketlerin konuşulmadığı, hukukun üstün kılındığı ve anaların ağlamadığı; yavruların tatillerini huzur içinde yaptıkları, toplumda huzur içinde yaşadıkları, yaşam hakkının her yönüyle toplumda sağlandığı bir gelecek umut ederek, bekleyerek sözlerime son vermek istiyorum."
"Avukatlarımızın muazzam bir çabası oldu. Adeta ilmik ilmik işleyerek, bu kadar kapsamlı bir dosyayı gece gündüz çalışarak bir kuyumcu titizliğiyle bu dosyadaki gerçekleri, maddi olayı ortaya çıkardılar. Bir profesyonel hukukçu ya da avukat olarak değil, adeta aileden biri olarak çalıştılar. Dolayısıyla kendilerini bu işin içine verdiler, canlarını bu işin içine koydular. Onlara ben çok teşekkür ediyorum. Bütün avukatlarımıza, emeği geçen bütün avukatlarımıza... Onlar olmasaydı bu karar olmazdı. Tabii onlar da artık ailelerle birlikte, bizimle birlikte bir aile oldukları için biz onları kendimizden hiç ayırmadık. Onlar da kendilerini bizden ayırmadılar. Dolayısıyla hep beraber o duruşma salonunda hep birlikte ağladık, birbirimize sarıldık."
"Ama bir şeyi daha ifade etmek istiyorum: Gerçekten o duruşma salonunda kimi sanık müdafileri, aslında o salondaki kalabalık 700 kişilik bir salon... Müştekileri biraz kışkırtarak da olsa bir kaos yaratmak için çok mücadele ettiler. Ama müştekiler ve o 78 canın acılı aileleri hep birlikte sükûnetle, metanetle yargılamayı izledik. Hiçbir taşkınlığa yer vermeden, sanık müdafilerinin konuşmalarını, savunmalarını, içimiz kan ağlaya ağlaya, yalanlarını dinleye dinleye sükunetle dinledik ve sonuçta karar açıklanırken de sükûnetimizi bozmadık. Bu şekilde adaletin tecelli etmesine bu ailelerimiz, müşteki kardeşlerimiz de katkı verdiler. Bunun için onlara da teşekkür ediyorum."
