Türkiye’nin iç borç yapısında dengeler hızla bozuluyor. 2024 sonunda faiz ödemeleri, iç borç servisinin %57,3’üne ulaşarak ilk kez ana para ödemelerini geride bırakmıştı. Ancak 2025’in ilk çeyrek verileri, tabloyu daha da çarpıcı hale getiriyor. 10 Haber'de yer alan habere göre, iç borç ödemelerinde her dört liranın üçü artık faiz için harcanıyor. Faiz yükü, ana para ödemesinin neredeyse üç katına çıkmış durumda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2018’de başkanlık sistemine geçişle birlikte ekonomi politikalarında benimsediği düşük faiz hedefi, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını tartışmalı hale getirmişti. Erdoğan, "Enflasyonun sebebi faizdir" şeklindeki görüşünü, "nas" ilkesine dayandırarak savundu. Bu yaklaşım çerçevesinde Merkez Bankası başkanları sık sık değiştirildi. Sonunda Şahap Kavcıoğlu döneminde faizler hızla düşürülmeye başlandı; bunun sonucu olarak ise önce döviz kurları, ardından da enflasyon fırladı.
2023 sonrasında ise rota değişti. Ekonominin dümenine Mehmet Şimşek getirildi. “Rasyonelleşme” vurgusu yapılan yeni politikalar çerçevesinde Merkez Bankası politika faizini %46’ya kadar çıkardı. Bu süreçte TL’nin maliyeti artırılarak enflasyonla mücadele amaçlandı. Ancak bu sıkı para politikasının Hazine üzerindeki yükü de ağır oldu: Devletin borçlanma maliyetleri hızla yükseldi.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, 2025’in ilk üç ayında iç borç ödemeleri içinde faiz kaleminin oranı %74,7’ye ulaştı. Aynı dönemde 117 milyar TL ana para ödemesi yapılırken, 346,4 milyar TL faiz ödendi. Bu, faizin ana paraya oranla neredeyse üç katı olduğu anlamına geliyor.
Geçmiş yıllara bakıldığında iç borçta faiz yükünün seyrinde çarpıcı dalgalanmalar göze çarpıyor. 2017’de %40’ı geçen faiz oranı, 2020-2021 yıllarında %31 ve %28,4’e kadar gerilemişti. Ancak 2022’den itibaren yeniden yükselişe geçti: 2022’de %42,6, 2023’te %48,3, 2024’te ise %57,3’e ulaştı. Bu yılın ilk çeyreğindeki %74,7’lik oran ise tarihi zirve olarak kayıtlara geçti.
Dış borçta ise tablo biraz daha sakin görünse de riskler sürüyor. 2023’te dış borç faiz ödemeleri toplam dış borç servisinin %46,5’ine ulaşmıştı. Bu, 2013’teki %46’lık seviyeye oldukça yakın. Ancak 2020’den sonra dış borçlanmadaki yavaşlama ve sınırlı borçlanma imkânları nedeniyle dış borç yükü göreli olarak azaldı.
2024 yılında dış borç servisinde faiz oranı %39,8 iken, 2025’in ilk çeyreğinde bu oran %26,9’a geriledi. Yıl sonu itibarıyla dış borç faiz ödemelerinin toplam servisin %35,7’sine ulaşması bekleniyor. Dış borçta ana para ödemeleri karşısında faiz oranı %55,6 olarak tahmin ediliyor.
Bugün Türkiye, 2018 sonrası izlenen heterodoks para politikalarının maliyetini fazlasıyla ödüyor. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” söylemiyle şekillenen Nas politikası, iç borçta tarihi bir faiz yükünü beraberinde getirdi. Yeni dönemde atılan rasyonelleşme adımları ise faizleri düşürmek bir yana, daha da artırarak borç servisinin büyük bölümünü faize ayırmak zorunda bırakıyor.