Cannes Film Festivali, açılış töreninde siyasi mesajların ön plana çıktığı dikkat çekici bir başlangıca sahne oldu. Ünlü oyuncular Juliette Binoche ve Robert De Niro’nun konuşmalarında hem Gazze'deki insan hakları ihlalleri hem de ABD'deki siyasal gerilim gündeme taşındı.
Dünyanın en prestijli sinema etkinliklerinden biri olan Cannes Film Festivali, bu yıl açılış gecesinde sanattan çok verilen siyasi mesajlarla konuşuldu. Altın Palmiye jürisine başkanlık eden Fransız oyuncu Juliette Binoche ve Hollywood yıldızı Robert De Niro’nun açıklamaları, törene damgasını vurdu.
Juliette Binoche, törende yaptığı konuşmada, geçtiğimiz ay Gazze'de hayatını kaybeden 25 yaşındaki Filistinli foto muhabiri Fatima Hassouna’yı andı. Hassouna’nın ölümünden yalnızca bir gün sonra, kendisi hakkında çekilen bir belgeselin Cannes’da gösterime seçildiği öğrenildi.
Ünlü oyuncu Juliette Binoche ve Robert De Niro'nun siyasi açıklamalarının damgasını vurduğu açılış töreniyle başladı.
Aynı zamanda Altın Palimiye ödülünü dağıtacak jürinin başkanı olan Binoche, çok sayıda yıldız ismin katıldığı törende öldürülen Gazzeli foto muhabiri Fatima Hassouna'dan bahsetti.
25 yaşındaki Hassouna, geçen ay kendisiyle ilgili yapılan bir belgeselin Cannes'da premier yapmak üzere seçilmesinden bir gün önce İsrail'in düzenlediği hava saldırısında ailesinden 10 kişiyle birlikte ölmüştü.
Binoche "Bu gece, burada, bizimle olmalıydı. Dünyanın bütün bölgelerinde sanatçılar her gün mücadele ediyor ve direnişi sanatın içine katıyor" dedi.
Festivalden önce aralarında Shindler'in Listesi filminin başrol oyuncusu Ralph Fiennes'in ve daha önce Cannes'da ödül alan yönetmenlerin de bulunduğu 380 sinema çalışanı, sektörün İsrail'in Gazze kuşatmasına yönelik ses çıkarmamasından "utandıklarını" söylemişti.
Törene katılan bir diğer isim Robert De Niro ise, Amerika’daki siyasi tabloya dikkat çekti. Konuşmasında isim vermeden Donald Trump’ı eleştiren De Niro, “Ülkemizde kalın kafalı bir başkana karşı demokrasi için büyük bir mücadele veriyoruz,” dedi.
De Niro, sahneden yaptığı açıklamada mevcut siyasi atmosferin sadece Amerika için değil, tüm demokratik değerler açısından bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
Cannes Film Festivali, bu yıl yalnızca sinema değil; insan hakları, ifade özgürlüğü ve küresel vicdan gibi başlıkların da gündemde olduğu bir platforma dönüştü. Açılış gecesinde yükselen bu sesler, sanatın yalnızca estetik değil, aynı zamanda toplumsal bir direniş biçimi olduğunu bir kez daha hatırlattı.