Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu tutuklandığından bu yana yaptığı “Millet İradesine Sahi Çıkıyor” mitinglerine devam ediyor. 63’üncü miting İstanbul Arnavutköy’de gerçekleştiriliyor.
Mitingin açılış konuşmasını gerçekleştiren CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Silivri'de tutuklu bulunan partisinin cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu'nun mektubunu okudu.
Ardından kürsüye davet edilen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Arnavutköy'deki konuşmasına partisinin ilçede seçimleri kazanamadığını hatırlatarak başladı. Son seçimlerde genç bir aday ile yola çıktıklarını ve Arnavutköy'de oylarının yüzde 300 arttırdıklarını da vurguladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Arnavutköy’de yaptığı konuşmada ilçenin uzun süredir ihmal edildiğini vurguladı. İlçenin genç nüfusuna dikkat çeken Özel, işsizlik sorununa işaret etti. Arnavutköy’ün sokaklarını yakından tanıdığını belirten Özel, CHP Arnavutköy Belediye Başkan Adayı Tekin Aras’ın ilçeyi kazanacağına inandığını ifade etti.
İktidarın bölgeye yeterince ilgi göstermediğini savunan Özel, kreş talebinin CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından karşılandığını ve sosyal yardımların beş kat artırıldığını hatırlattı.
Kanal İstanbul'u kimse istemiyor ama Erdoğan istiyor. Neden çünkü buraları Arap şeyhlerine çoktan pazarlamışlar. Şimdi taahhütlerini yerine getirmeye, emirlere o kanal manzarasını yapmak istiyorlar. Dünyada ilk kez bir hükümet baraj yıkmış olacak. Şimdi diyorlar ki biz sosyal konut yapıyoruz. Emlak konutun yaptığı bütün konutlar lüks. 5 milyondan satılıyor. Vatandaş 20 yıl hiç para harcamayıp biriktirse ancak alabiliyor o daireleri.
Kanal İstanbul'un su havzalarına ne yaptığını bildiği için Şafak Başa o projeleri mühürlemişti. Şimdi Kanal İstanbul'a ilişememesi için ev hapsinde tutuluyor. 10 ay uğraşıp da iddianame diye süklüm püklüm bir şey yazan Akın Gürlek'e sesleniyorum. Biz mitingi bitirmeden soruşturma açıyorsun ya, sabahın köründe milletin haysiyetine dokunduran uzun basın bültenleri yapıyorsun ya bu dört rezalet için ne yapacaksın göreceğiz.
İstanbul'daki belediyeler 2025 yılı için asfalt ihalesine çıktılar. AKP'li Bağcılar Belediyesi asfaltın ton maliyeti 3 bin 553 TL. CHP'li Maltepe Belediyesi 2 bin 716 TL. CHP'li Tuzla Belediyesi 2 bin 630 TL. AKP'li Arnavutköy Belediyesi 6 bin 501 TL. Şartnameye baktık asfalt aynı. Buraya konulan asfaltın içine altın tozu karışmamış. İhaleye daha düşük fiyat veren kişiyi yıldırıyorlar. En düşük teklifi veren devre dışı kalıyor. Şimdi Akın Gürlek, bütün belgeler ekap'ta kayıtlı. İhaleyi alıp çekilmek zorunda kalan Koloni inşaatı çağırıyor musun? 6 bin 500 lira asfalt alan belediyeye soruşturma açıyor musun?
Gelelim ikiye… Cumhuriyet Halk Partisi’nin namuslu, şerefli, şeffaf, ihaleleri açık yapan belediyeciliğine kara çalıp da kendilerine ‘AK belediyecilik’ diyenler. Şimdi göreceğiz bakalım ak koyun mu, kara koyun mu? Hadımköy- Yeşilbayır. Yaz Akın yaz parsel numarası veriyorum. 10 bin 835 parsel. Buraya kaçak şekilde 320 metre ilave kapalı alan yapılmış, şikayete konu olmuş. Yıkın denmiş. Bu dendiğinde mahkeme yıkım kararı verdiğinde ekim 2024'müş. Gaziosmanpaşa savcılığı bir yazı yazmış, Arnavutköy Belediyesi'ne, kaçak yapıyı yıkın diye. Cevap yazmış. Kim? Belediye Başkan Yardımcısı Davut Paralı. ‘İmar kirliliğine neden olan unsur ortadan kaldırılmıştır.’ Şimdi buradan Akın Gürlek‘e söylüyorum: 10 bin 835 parselde yıkım yapılmamıştır, yalan yazı yazılmıştır. Yargılamaya müdahale vardır, savcılığa yalan beyan vardır ve savcı resmi yazıyla kandırılmıştır. ‘Yıkın’ dediğiniz binayı yıkmayan ve işlem yapmayan, resmi yazıyla sizi kandıran Belediye Başkan Yardımcısı Davut Paralı’yı yarın sabah evinden alıyor musun?
Daha bitmedi. Rezaletin üçüncü perdesi. Gitgide şiddetleniyor. Başkan Mustafa Candaroğlu. Meclis Üyesi Ercan Döner. Kanal İstanbul manzaralı bir arsa almışlar, demişler ki Reis helikopterle geziyor, kupon arsaları gösteriyor. Diyor ki bu arsayı Katarlılara söz verdim, bu emirin ablasına derken bunlar da bir arsayı kapmışlar. İnşaata başlamışlar.Kanal İstanbul’a kendilerine göre bir manzara yapmışlar. Gitmişler, oraya belediyeden villa ruhsatını da almışlar. İnşaata başlamışlar. Bodrum katını çıkarken şeytan dürtmüş bunları. Ercan demiş ki, ‘Başkan be yükseltelim bunu biraz. Manzaramız güzel olsun, Kanalı daha güzel görelim.’ Bunlar gitmişler villayı imara aykırı şekilde yükseltmişler, şimdi halen orada duruyor. Duruyor mu başkanım? Biliyor musunuz onu? Bütün fotoğrafları videoları orada. Sonra belediyeye gitmişler. Demişler ki memura, hani Reza Zarrab’ın bunu rüşvet veremediği memur Teoman vardı ya. Uğraşıyor uğraşıyor almıyor Teoman. Demişler ki, isimler doğru isimler, Arnavutköy Belediyesi’nde memur Serdar’la memur Fatih’e. ‘Buna imza atın’ demişler. Bunlar demiş ki başkan ama veya belediye meclis üyesi ama ‘Bu imza adamı yakar. Bu doğru değil.’ Aynı rüşvet almayan Teoman gibi yanlış işi yapmayan Serdar’la Fatih, bu işe aylarca direnmişler. Ne olmuş? Doğru. Hep kızmayalım. Serdar ve Fatih’e belediye meclis üyesi, belediye çalışanı memurlar Serdar ve Fatih Beylere bir yürekten alkış yapalım. Bir yürekten alkış. Ve bu iki arkadaşı belediye başkanı sürmüş başka göreve. Yerine başkalarını getirmiş, imzaları almış. Villalar da orada duruyor. Şimdi buradan Akın Gürlek’e sesleniyorum. Villa belli, yeri belli, fotoğrafını, videosunu, her şeyini bütün Arnavutköy biliyor. Buradan inince bütün basını da fotoğraflarını yollayacağız. Villa orada duruyor. Buradan Akın Gürlek'e sesleniyorum. Yarın sabah 6.30’da Mustafa Candaroğlu’nu ve Ercan Döner’i evinden alıyor musun? Yoksa kulağının üzerine yatıyor musun?
“Yedi başkanımızın tutuklu olduğu iddianame tam 10 ay sonra çıktı ama İstanbul Büyükşehir’in iddianamesi hala yok. 578 sayfa, -mış, -miş iddianamesi geldi, geçti. ‘Duydum’lar, ‘olabilir’ler dışında hiçbir şey yok. İddianamede 45 kez ‘duydum’, 50 kez ‘düşünüyorum’, 104 kez ‘olabilir’ ve 496 kez benzer ifadelerle çelişkili yaklaşımlar var. Bir yandan da dünya kadar iftiraya zorladıkları yetmemiş gibi bir de Hollanda taksi plakası gibi XYZ49QP diye bir tane gizli tanık bulmuşlar ona dünya kadar laf söyletmişler. Suç örgütünün kurucusu Aziz İhsan Aktaş 704 yıl hapisle yargılanıyor bu dosyada, ama aramızda geziyor. Aramızda geziyor, belki de şuradan bizi dinliyor. Ama bu dosyada 12 yıl önce AK Parti döneminde verilmiş ihalenin parasını ödeyen Zeydan Karalar, ya da Avcılar’da daha bir yıl önce, 1,5 yıl önce belediye başkanı olmuş, adaylığı sürecinde ne olduğunu bilmediği bir süreçten sorumlu tutulan Utku Caner Çaykara. Ya da Adana’daki görevlerinden apar topar getirilen arkadaşlarımız. Ahmet Özer neredeyse bir yıldır tutuklu. Tut ki iddia olunan suçu kabul etse dört yıl, bu dört yıllık suçun yatarı altı ay, Ahmet Özer dokuz aydır içeride yatıyor. Bütün iftiraların üstünde yoğunlaştığı belediye başkanlarımızın en eskisi Rıza Akpolat’a dünya kadar suç söylüyorlar, iftira atıyorlar ortada bir tane ’Rüşvet verdim’ diyen yok. Onun ifadesi yok. ‘Rüşvet aldım’ diyen yok. ‘Duydum, olabilir, yapabilir’ diyorlar. Bir kör kuruşu ispatlamadan, bir lira bulmadan bu iftiraları yaptılar bu iddianameyi nihayet yazdılar. Daha önce de söyledim, bir kez daha söylüyorum. Nihayet bu AK Toroslar Çetesinden bu iddianame kurtuldu, Yüce Mahkemenin önüne gitti. Şimdi o mahkemeden hakkaniyet istiyoruz. Hukuka uygun tavır istiyoruz. Madem deliller toplanmıştır madem artık kaçma şüphesi kalmamıştır. Hala düşünen varsa onun tedbirini de alsın mahkeme. Ama artık canımıza tak etti, Tutuksuz yargılama istiyoruz.”
“Savcı kendi iddianamesine diyor ki ‘Aziz İhsan Aktaş örgütü 2016’da büyük bir sıçrayışa geçti. 2015’te kurulmuş. Diyor ki ‘Diyarbakır, Adana, Adıyaman şehirlerinden aldığı ihalelerle…’ O yıllarda Adana’yı MHP, öbürlerini AK Parti yönetiyor zaten. Bu örgüt 2015’te kurulmuş, 2019’a kadar hızla büyümüş ama suç işlememiş. Suç işlemek için bizim belediye başkanlarımızın dönemini ve bizim belediye başkanlarımızı beklemiş. Kütahya’da MHP’li belediyeyle dünya kadar işi var. Akın Gürlek göreve geldiğinde dosyayı Kütahya’ya yollamış. Isparta Belediye Başkanı’na A8 Long makam arabası almış. Herhangi bir soruşturma başlatmamış. Biz yapılan bu işleri söyleyince bizim iddianameyi yazıp, yolluyor. Isparta’dan da Kütahya’dan da sadece soru soruyor. ‘Ne oldu o işler?’ diye. Şimdi 388 ihaleden 300’ünü veren AK Partililere bir şey yok. 88 tane ihale için bizim arkadaşlarımıza yapmadıkları zulüm yok. Buradan açıkça söylüyorum. Tayyip Erdoğan, ‘Bu işler çıksın, bir ay sonra insan içine çıkamayacaklar’ dedi. Üstünden 7,5 ay geçti. ‘İddianame çıksın, göreceksiniz’ dediler. İddianame fos çıktı. Diğer arkadaşlarımız aylardır bekliyorlar. Buradan, Arnavutköy’den canlı yayında Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum: ‘Birbirinizin yüzüne bakamayacaksınız’ dedin. 63 eylemdir İstanbul’da ve Anadolu’da yan yanayız, omuz omuzayız, yüz yüzeyiz, hep birlikteyiz. Bizim utanacak hiçbir şeyimiz yok. Bize iftira atanlar utanacak. Verilemeyecek hiçbir hesabımız yok. Ancak bu kötülüğü yapanlar er ya da geç hesap verecekler. Bunu da böyle bilin. Eninde sonunda adalet yerini bulacak. ‘Hak, hukuk, adalet.’”
Şimdi sözün sonuna gelmeden bir feryadı duymamız lazım. Demin oraya sağlık emekçileri koşarken onları alkışladık. Onlara yol açan biri vardı. ‘Çetin’ dedim, Çetin Bey bizim koruma ekibinden polis. Her gün benim canımı koruyorlar. Burada da birisi düşse bayılsa o önden, arkadan diğerleri koşuyorlar. Türkiye’de eylem olur, polis çalışır. Maç olur, polis çalışır. Sokağa çıkma yasak olur, polis çalışır. Bayramda çalışır, seçimde çalışır. Polis dediğin Türkiye’de ayda 260 saat çalışır. Zam yok, mesai yok. Şimdi bir umutları vardı, promosyon alacaklar. Üç yıl sonu gelmiş. Bekliyorlardı ki üç yıllık 270 bin lira promosyon olsun. Maalesef bankalar, oturmuşlar, 90 bine işe bağlamışlar. Sonra göstermelik olarak İçişleri Bakanı ‘Sorunu çözeceğim’ demiş, 100 bin lira olmuş. Polisin bir lira fazla mesaisi yok, ek zammı yok. Bir umudu promosyonuydu. Şimdi onu da suya düşürmeye çalışıyorlar. Buradan söyleyeyim: Bu ülkenin polisi, bu memleketin evladı. Zaten çoğu üniversiteyi bitirmiş, atanmamış, iş bulamamış, oraya gidiyor. Uzman çavuş, bu memleketin evladı. İnfaz koruma memuru, bu memleketin evladı. Jandarması, askeri bu memleketin evladı. Zaman zaman kanunsuz emirlerle beş bin polisi CHP binasına yollarlar. Gün olur Bozdoğan Kemeri’nde polis ile öğrencileri karşı karşıya getirirler.
“Değerli Arnavutköylüler bizim Sayın Erdoğan ile büyük bir tartışmamız var. İkimiz de Genel Başkan’ız. O kışın sıcak salonları seviyor, yazın serin salonları seviyor. Atadıklarına kendini alkışlatıyor. Ben de kışın soğuğu, yazın sıcağı, otobüsün üstünü ve meydanları seviyorum. Sağ olun siz de beni alkışlıyorsunuz. Kızıyor bana. Burada sarraf var mı, kuyumcu? Olsa söyleyeyim. İyice çıldırır. İnşallah dükkanların açık olduğunda bir geliriz, Tekin Başkan’la gideriz. Diyor ki ‘Özgür Özel Ankara’ya dön, Ankara merkezli siyaset yap.’ ‘Memleketi geziyor kuyumcu kuyumcu, sarraf sarraf geziyor. Altın hesabı yapıyor’ diyor. ‘Gel’ diyor, ‘Bırak o işleri.’ Ben de inadına gidiyorum. Bakın Arnavutköy’de bir değişiklik var. 2002’den bugüne altın hesabı yapıyorduk. Yerel seçimlerde şöyleydi sözümüz: 2002’de en düşük emekli maaşı 8 çeyrek altın alıyordu. Yerel seçimlerde 2,5 çeyrek altındı. Isparta’da hesapladım, çok kızdı. Son aylarda 2 çeyrek altına düşmüştü. Trabzon’da ve Tekirdağ’da hesapladım, çıldırdı. Bugün Arnavutköy’e geldik. Maalesef, ‘Gözümüz aydın’ diyemeyeceğim. Allah dayanma gücü versin. Tayyip Bey geldiğinde 8 çeyrek altın alan en düşük emekli maaşı, bugün 1,5 çeyrek altına düştü maalesef. Çeyrek altın, 10 bin 500 lira. En düşük emekli maaşı, 16 bin 200 lira. Yani sadece 1,5 çeyrek altın alabiliyoruz. Asgari ücret 7 çeyrek altından 2 çeyreğe düştü. Üniversite öğrencisine verilen, küçümsediği, ‘45 liracık’ dediği burs, o dönem çeyrek altın 30 lirayken 1,5 çeyrek altın alıyordu. Bugün öğrenci bursu 3 bin lira ve çeyreğin üçte birini bile alamıyor. Yani öğrenci bursu da altın bazında 5 kat erimiş.”