Avrupa ülkelerinin vize randevu sisteminde yaşanan kriz büyürken, aracı kurumların yabancı firmalar olması veri güvenliği konusunda soru işaretlerini artırıyor. Uzmanlar, sürecin şeffaf olmamasının hem vatandaşları hem de stratejik projeleri olumsuz etkilediğine dikkat çekiyor.
T24'ten Barçın Yinanç'ın makalesine göre, Türkiye’de Schengen vizesi başvuruları için yaşanan randevu krizi giderek derinleşiyor. Başvuru için gerekli belgelerin toplanması ve randevu alınması süreci zorlarken, başvurular çoğunlukla yabancı menşeli aracı kurumlar üzerinden yürütülüyor. En yaygın olarak kullanılan kurumlardan biri olan VFS Global, Hindistan kökenli bir girişimci tarafından kuruldu ve 2021 yılında Blackstone adlı ABD merkezli yatırım şirketi tarafından satın alındı. VFS Global’in Türkiye’de yerli bir ortakla çalışmayı bırakacağı iddiaları, yüzbinlerce başvuru sahibinin kişisel verilerinin tamamının yabancı firmalar tarafından işlenmesi anlamına geliyor.
Uzmanlar, süreci düzenleyen kapsamlı bir mevzuatın bulunmamasını eleştirirken, bu durumun veri güvenliği açısından ciddi bir açık doğurduğuna işaret ediyor. Ayrıca, vize başvurularında istenen banka dökümleri, aile bireylerinin adresleri, malvarlığı gibi hassas bilgilerin korunması konusunda devlet denetiminin yeterli olup olmadığı tartışma konusu.
Covid-19 sonrası dönemde vize randevusu almak daha da zorlaştı. Bazı ülkelerin konsoloslukları randevu kotası açtığı anda başvurular saniyeler içinde tükeniyor. Bu durumun, bazı yazılımlar aracılığıyla randevu kapma sistemine dönüştüğü, hatta karaborsa oluşturduğu öne sürülüyor. Randevu almak isteyenlerin vize ücreti dışında 500 ila 3 bin dolar arasında ücret teklif ettiği belirtiliyor.
Sektör kaynaklarına göre bu süreç, sistemdeki bazı kişi veya kurumların işine geldiği için çözüm geliştirilmediği yönünde şüpheler doğuruyor.
Vize krizinin sadece bireysel değil, stratejik düzeyde de etkileri olduğu belirtiliyor. Akkuyu Nükleer Santrali gibi projeler için Avrupa’dan getirilecek uzman personelin vize randevusu alamadığı, sadece üst düzey müdahalelerle süreçlerin hızlandırıldığı ifade ediliyor. Roketsan Genel Müdürü’nün, kurum olarak uluslararası piyasadan vida bile alamadıklarını söylediği hatırlatılıyor.
Türkiye’de vize süreçlerinde yerli şirketlerin payının çok düşük olması dikkat çekiyor. IDATA adlı yerli şirketin, Hindistan merkezli BLS tarafından satın alınmasıyla sektördeki Türk oyuncu sayısı azaldı. Kosmos (Yunanistan), AS Vize (Macaristan, Portekiz, Slovenya) gibi birkaç Türk firması ise yalnızca sınırlı ülkeler için hizmet veriyor.
Bu durum, "yerli ve milli" söylemini sıkça dile getiren hükûmetin, vize süreçlerinde neden yerli şirketlere alan açmadığı sorusunu gündeme getiriyor. Yerli şirketlerin hem veri güvenliği açısından daha şeffaf hem de yerel çözümler üretme konusunda daha esnek olabileceği vurgulanıyor.
Avrupa’da bazı ülkelerin aracı kurumlara, başvuruya en geç iki-üç gün içinde randevu tarihi verilmesi zorunluluğu getirdiği ve bu sayede randevu karaborsasının önüne geçildiği örneği paylaşılıyor. Türkiye’de de benzer düzenlemelerin yapılması gerektiği, aksi halde randevu sistemi üzerindeki baskı ve kayıt dışı ticaretin artacağı belirtiliyor.