Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde faaliyet gösteren Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir aşamayı temsil eden 927 sayfalık taslak raporunu tamamladı. Rapor, kadın cinayetleri ve şiddet vakalarının ardındaki temel nedenleri veri temelli analizlerle ortaya koyarken, önleyici politikalar için somut öneriler sundu.
Komisyon raporuna göre, kadın cinayetlerinin %48’i aniden gelişen ya da uzun süredir devam eden tartışmalardan kaynaklanıyor. Kıskançlık (%25), ayrılığı kabullenmeme (%10), boşanma süreci (%9) ve diğer nedenler (%8) de şiddetin başlıca tetikleyicileri arasında yer aldı.
Sabah'ın haberine göre raporda, kadınların şiddete maruz kalma riskini artıran bireysel ve çevresel etkenler de detaylı şekilde ele alındı. Çok genç yaşta evlenmek, düşük gelir düzeyine sahip olmak, gebe olmak, daha önce cinsel istismara veya aile içi şiddete maruz kalmak, ebeveynler arası şiddete tanık olmak, psikolojik rahatsızlıklar, engellilik, kronik hastalıklar ve alkol/uyuşturucu bağımlılığı gibi faktörler, şiddet riskini artıran başlıca unsurlar arasında gösterildi.
Kadına yönelik şiddetin faili çoğu zaman kadının yakını ya da tanıdığı bir kişi. Verilere göre, şiddet uygulayanların yaklaşık üçte ikisi eş, eski eş veya yakın ilişki içinde bulunulan kişilerden oluşuyor. Türkiye’de yaşamının herhangi bir döneminde eşi ya da birlikte olduğu kişi tarafından fiziksel ya da cinsel şiddete uğrayan kadınların dörtte biri yaralandığını belirtirken, bu kadınların yarısından fazlası birden fazla kez tedavi gerektiren düzeyde şiddete maruz kaldığını ifade etti.
Komisyon, şiddetle mücadelede teknoloji kullanımını da gündeme taşıdı. Raporda, yapay zekâ ve büyük veri analitiğiyle desteklenen erken uyarı sistemleri geliştirilmesi ve bu doğrultuda kadına yönelik şiddet türlerini kapsayan güncel ve dinamik bir “risk ve şiddet haritası” oluşturulması önerildi.
Rapor ayrıca, erkek faillerin şiddet davranışlarının önlenmesine yönelik psikososyal destek birimlerinin oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı. Boşanma sürecinin hızlandırılması amacıyla, boşanma davalarının adli tatil dönemlerinde de görülmesine imkân tanıyan bir mevzuat değişikliği de öneriler arasında yer aldı.