MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Türkiye’nin terörsüz bir geleceğe yürüyüşünde tarihi bir kavşakta olduğunu belirtti. Yıldız, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına dair dikkat çeken bilgiler paylaştı.
Yeni tür terörün, hibrit ve asimetrik yapısıyla artık bir “savaş yöntemi” haline geldiğini belirten Yıldız, terörün sadece devlet dışı yapıların değil, bazı devletlerin de egemenlik aracı olarak kullandığına dikkat çekti.
Yıldız’ın aktardığına göre, Terörsüz Türkiye hedefine odaklanmış olan komisyon çalışmalarında, toplumun farklı kesimlerinden hemen her meslek grubunun görüşlerine başvuruluyor. Akademisyenlerden işçi ve işveren kuruluşlarına, barolardan dini yapılar ile meslek odalarına kadar çok geniş bir yelpazeden temsilcilerin görüşleri alınıyor.
“Bazen soru-cevap, çoğu zaman akademik tezin sunulması kıvamında önerilerle katkı sunuluyor” diyen Yıldız, komisyondaki bilgi birikiminin hazırlanacak yasa taslağı için temel teşkil edeceğini belirtti.
Feti Yıldız, Gazi Meclis’te grubu ve temsilcisi bulunan siyasi partilerden yalnızca birinin komisyona üye vermediğini ifade ederken, temsil oranının yüzde 90’ın üzerine çıktığını söyledi. Komisyonun “atipik” yapısı itibarıyla hem dünyadaki hem de Türkiye’deki benzer süreçlerden farklı bir örnek sunduğunu dile getirdi.
Sürecin başarılı olması için Ceza Muhakemesi Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nda bazı düzenlemelere ihtiyaç duyulduğunu belirten Yıldız, adaletin yalnızca cezalandırıcı değil, aynı zamanda onarıcı yönünün de güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Türk Devleti'nin terörün yol açtığı insani, sosyal ve psikolojik yıkımları onarmakta olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin barış ortamını dış şoklara karşı koruması gerektiğini belirten Yıldız, sınır ötesindeki tektonik değişimlerin iç süreci etkileyebileceğini belirtti. Bu nedenle, Terörsüz Türkiye çabasının çok katmanlı, caydırıcı bir dış politika ile desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.
Yıldız, adaletin sağlandığı bir Türkiye’nin, bölgedeki diğer aktörler için de yapıcı bir model olacağını ifade ederken, ülkenin “standart belirleyen ülke” pozisyonunun da bu süreçte pekişeceğini vurguladı. Önümüzdeki günlerde somut önerilerin paylaşılacağını da sözlerine ekledi.