Küresel iklim değişikliği ve azalan yağışlar, Türkiye genelinde alarm zillerini çaldırıyor. Van Gölü ve çevresindeki sulak alanlar hızla kururken, uydu verileri de bitki örtüsünün susuzluktan büyük kayıplar yaşadığını gözler önüne seriyor. Özellikle Marmara Bölgesi, bu durumdan en çok etkilenen yerlerin başında geliyor ve son 65 yılın en kurak temmuz ayını geride bıraktı.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nden Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Gölü Havzası'ndaki durumu değerlendirerek, yağışların azalması ve artan buharlaşma nedeniyle göl kıyılarında ciddi bir çekilmenin yaşandığını belirtti. Alaeddinoğlu, Van Gölü'nün tamamen yok olmayacağını ancak uzun vadede alan kaybedeceğini söyledi. Bölgedeki diğer sulak alanlarda ise durum daha vahim: Özalp ilçesindeki Akgöl ve Tuz Gölü tamamen kurudu, birçok akarsu ve barajdaki su seviyesi de kritik seviyelere düştü.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Avrupa Uzay Ajansı'na ait uydu verilerini kullanarak Türkiye'nin kuraklık haritasını çıkardı. Mayıs-Haziran ve Ağustos aylarının ilk 20 günü karşılaştırıldığında, ülke genelinde bitki örtüsünün su stresine girdiği ve büyük kayıplar yaşadığı tespit edildi. Prof. Dr. Kutoğlu, ağaçların kuruduğunu ve peyzaj alanlarının sarardığını belirterek, "İklim değişikliğini geri çeviremeyiz, bu yüzden uyum sağlamak zorundayız" uyarısında bulundu. Uzman, tarımda suya daha az ihtiyaç duyan ürünlere yönelmek ve kentlerde yağmur suyu toplama sistemlerini zorunlu hale getirmek gibi acil önlemlerin alınması gerektiğini vurguladı.
İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Hüseyin Toros ise Marmara Bölgesi'nin Temmuz ayında yağışlarda yüzde 95'lik bir azalma yaşadığını ve İstanbul'da sıcaklıkların ortalamanın 2,5 derece üzerine çıktığını açıkladı. İstanbul'daki barajlarda son bir ayda yüzde 13 su kaybı yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Toros, "Yakın vadede yağış görünmüyor, acil önlem alınmalı" çağrısını yineledi.
Uzmanlar, Türkiye'nin farklı bölgelerinden gelen bu verilerin tek bir ortak sorunu işaret ettiğini belirtiyor: Kuraklık artık geçici değil, kalıcı ve giderek ağırlaşan bir tehdit. Tarım ve şehir yaşamında köklü değişiklikler yapılmazsa, gıda güvenliğinin bile tehlikeye girebileceği konusunda uyarıyorlar.