CHP’nin, Avrupa Parlamentosu Sosyalistler ve Demokratlar Grubu (S&D) ile ortaklaşa düzenlediği “AB-Türkiye İlişkilerinin Derinleştirilmesine Yönelik İlerici Yaklaşım Konferansı”, Art İstanbul Feshane Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Konferans kapsamında yapılan "AB ve Türkiye arasında yeni bir işbirliği için ilerici bir gündem" başlıklı panele katılan Kathleen Van Brempt, konuşmasına Türkiye’deki ilerici aktörlerle dayanışma mesajı vererek başladı. Salondaki atmosferi "Burada demokrasiyi hissetmemek mümkün değil" sözleriyle tanımlayan Brempt, Türkiye’de yaşananların sadece bu ülkeyi değil, Avrupa’nın da geleceğini ilgilendirdiğini vurguladı.
Bu yılın birçok ilerici Avrupalı ve özellikle Avrupa Parlamentosu’ndaki sosyalistler ve demokratlar için çok zor geçtiğini, ancak Türkiye için çok daha zor bir yıl olduğunu belirten Van Brempt, mevcut durumu şu sözlerle analiz etti:
"Bu ülkede son otuz yılda yaşananlara benzer zorlukları tarif edecek kelime bulmak bile zor. Dolayısıyla olup biteni derinlemesine düşünmemiz ve ‘Şimdi ne yapmalıyız?’ sorusunu sormamız gerekiyor. Elbette daha önce de zorluklar yaşadık: Korona krizi, Ukrayna’daki savaş… Ukrayna’daki savaş, Avrupa’nın temel DNA’sına dokunan bir gelişmeydi. Şunu anlatmaya çalışıyorum: Avrupa Birliği’nde yaşamak büyük bir imkândır. On yıllardır güven, refah ve ilerleme içinde yaşayabildiğimiz için çok şanslıyız. Ancak şunu kabul edelim: Dünyanın başka yerlerinde yaşananlar bizi doğrudan etkiliyor. Washington’da olup bitenlerin Türkiye’yi de etkilediğini görüyoruz. Son aylarda yaşananlar, Erdoğan hükümetine dilediğini yapma konusunda cesaret verir gibi oldu. Bu, üzerinde ciddiyetle durmamız gereken bir konu."
Avrupa Birliği’ni kuran liderlerin çok taraflılığa, güçlü bir Avrupa’ya ve işbirliğine inandıklarını, bunun dünyayı daha iyi bir yer yapacağını düşündüklerini hatırlatan Brempt, "Bugün ise bir zamanlar bu değerlerin savunucusu olan ülkelerden bazılarının tam tersi yönde konumlandığını görüyoruz. Bu da Türkiye–Avrupa ilişkilerini daha da kritik hâle getiriyor" ifadelerini kullandı.
Türkiye’de demokrasinin önemini göz ardı edemeyeceklerini ifade eden Van Brempt, salondaki katılımcılara ve özellikle CHP ile demokratik aktörlere çabaları için teşekkür etti. Konuşmasında Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sánchez Amor’a özel bir parantez açan Brempt, Amor olmasaydı Avrupa Parlamentosu’ndan Türkiye konusunda bu kadar güçlü bir tepki çıkmayacağını belirterek, onun diğer siyasi grupları ikna etmek için durmadan çalıştığını söyledi.
Brempt, AB kurumlarına yönelik eleştirilerini ise şu sert sözlerle dile getirdi:
"Ancak Avrupa Birliği kurumlarında yaşanan sessizliği de eleştirmem gerekiyor. Avrupa Parlamentosu’ndan yükselen uyarılara rağmen diğer iki kurumun, Komisyon ve Konsey’in sessiz kalması gerçekten utanç verici. Çifte standartlarla devam edemeyiz. Evet, Ukrayna’daki savaş çok önemli ve Ukrayna’nın desteklenmesi hayati. Fakat sadece buna odaklanmak, Türkiye’deki demokratik gerilemeyi görmezden gelmeyi haklı çıkarmaz. Türkiye’de yaşanan demokratik gerileme benzersiz değil; dünyadaki genel eğilimin bir parçası. Trump var, Putin var… Zor insanlar, zor bir dünya… Ama bu, Türkiye’de demokrasiye yönelik saldırıları görmezden gelmeyi meşru kılmaz."
İlericiler ve demokratlar olarak aşırı sağ ile hem küresel ölçekte hem de Avrupa ve Türkiye özelinde mücadele etmek zorunda olduklarını dile getiren Van Brempt, sosyal demokratların birlik içinde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. İşbirliğinin ötesine geçip ortak bir stratejiye ihtiyaç duyduklarını belirten Brempt, CHP’nin duruşuna dair şunları söyledi:
"Şu anda böyle bir stratejimiz yok ve buna şiddetle ihtiyacımız var. Ben çok seyahat ediyorum; bunun yorucu olduğunu biliyorum. Ama bunu yapmak zorundayız. Çünkü bu mücadele gerçek. Bir kez daha belirtmek isterim: CHP’nin bugün ne kadar güçlü olduğunu görmek etkileyici. Bu kadar yoğun baskıya rağmen ayakta kalması ve demokratik değerleri savunmaya devam etmesi gerçekten takdire şayan."
Genişleme dosyasından sorumlu biri olarak amacının, Avrupa’nın ilerici partilerini genişleme ülkelerindeki partilerle bir araya getirerek ortak strateji oluşturmak olduğunu kaydeden Van Brempt, 2026 yılının çok kritik olacağını ve hem Avrupa’da hem Türkiye’de çok fazla zamanları kalmadığını ifade etti.
Demokrasinin dünya genelindeki durumuna dair tespitlerde bulunan Brempt, sözlerini şöyle tamamladı:
"Demokrasi sadece Türkiye’de değil, ABD’de de, Avrupa Birliği içinde de geriliyor. Eskiden güvenli olduğuna inandığımız alanların artık güvenli olmadığını görüyoruz. Dünya ilerledikçe, demokrasinin otomatik olarak ilerlemeye devam edeceğini sanıyorduk; ama artık bunun doğru olmadığı çok açık. Bugün burada, bu değerlere hâlâ inanan siyasi güçler var. Avrupa bu değerler üzerine kuruldu; Türkiye’nin demokrasi mücadelesi de bu değerler üzerine kurulu. Bu yüzden birlikte çalışarak ortak bir strateji oluşturabiliriz ve oluşturmalıyız. Yıl sonuna doğru bu alanda daha planlı bir yaklaşımın ortaya çıkacağına inanıyorum. Artık taktiklerle değil, ortak vizyonla hareket etme zamanı."