DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeni Yol Grup Toplantısı’nda yaptığı kapsamlı konuşmada Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarını değerlendirerek iktidara eleştiriler yöneltti. Babacan, vatandaşın alım gücünün giderek düştüğünü, kira ve yaşam maliyetlerinin artış gösterdiğini vurguladı. “Başını sokacak bir ev bulmak artık pek çok vatandaşımız için tamamen imkânsız hâle geldi. İnsanların borçları büyüyor, gençler iş bulamıyor, fiyatlar hızla yükseliyor. Siz ‘Aile Yılı’ diyorsunuz ama insanlar yuva kurmayı bırakın, kirayı bile karşılayamaz duruma geldi” dedi.
Konuşmasında asgari ücret tartışmalarına da değinen Babacan, "Asgari Ücret Komisyonu’ndaki kararlar sadece bir rakam değildir. Bu bir ailenin sofrası, bir çalışanın onuru, bir çocuğun geleceğidir. Sabit gelirli vatandaşımıza ‘sabır’ demek, onların alın terini ve emeğini görmezden gelmektir. Asgari ücret, gerçek enflasyon ve yaşam maliyetleri göz önünde bulundurularak adil bir seviyede belirlenmelidir” ifadelerini kullandı.
Ekonomik politikaları da eleştiren Babacan, "Kitleleri topyekûn zenginleştirmeden sadece birkaç kişiyi zengin etmek ne yazık ki ülkenin ekonomisini çarpık hâle getirdi. Elektrik, doğal gaz, gıda fiyatları hızla yükseliyor ama maaşlar artışlara yetişemiyor. İktidardakiler, samimi olun. Elinizi vicdanınıza koyun ve asgari ücrete öyle karar verin. Gerçeklerle yüzleşin artık. Hukuk ve yargıyı siyasetin aracı haline getirdiniz. Vatandaşın güven duygusunu bitirdiniz. Kur Korumalı Mevduat diye bir garabet ürettiniz. Karşılıksız para bastınız. Enflasyonu patlattınız. Bütçeden en büyük payı faize ayırdınız. Üretimi göz ardı ettiniz. Çözüm, samimiyetten ve gerçeği kabul etmekten geçiyor. Sakladığınız, örtbas ettiğiniz ve geçiştirdiğiniz her hata, vatandaşa daha ağır bir fatura olarak geri dönüyor. İnsan onuru ve temel haklar gözetilmeden yürütülen ekonomi politikalarının adı, zulümdür.”
Babacan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Tufan Erhürman’ın zaferini kutladı. “Bu seçimlerde Kıbrıs Türk halkı, demokratik olgunluğunu ve kendi geleceğini tayin etme kararlılığını bir kez daha ortaya koydu. Halkımızı gönülden tebrik ediyorum. Kıbrıs bizim için milli bir davadır; Kıbrıs Türkü’nün iradesi, kimliği ve egemenliği hiçbir koşulda tartışmaya açılmayacak temel ilkelerimizdendir. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bundan sonra da garantör ülke sorumluluğu çerçevesinde Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve refahı için kararlılıkla çalışacaktır” dedi.
Seçim sonuçlarını, adada çözüm perspektifini yeniden canlandırmak için bir fırsat olarak değerlendirmek gerektiğini belirten Babacan, Türkiye’nin bu süreçte ilkeli ve yapıcı bir tutum sergilemesinin hem ulusal çıkarlar hem de bölgesel istikrar açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Babacan, “Biz Kıbrıs’ta uluslararası hukukun gereği olarak garantör ülkeyiz ve sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Kıbrıs Türk halkının kendi sesiyle dünyaya ulaşabilmesi, kimliğiyle tanınabilmesi ve hakkaniyetli, kalıcı bir çözüme kavuşabilmesi öncelikli hedefimizdir” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs’taki çözüm sürecine dair stratejiyi de değerlendiren Babacan, “Nihai çözüme ulaşana kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alandaki görünürlüğünü artırmak, ticari ve kültürel temsil imkanlarını çeşitlendirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Bu çaba sadece savunmacı değil, aynı zamanda proaktif bir Kıbrıs politikasının parçası olmalıdır. Türkiye’nin sürece müdahil olması eleştiriliyor olabilir, ama biz uluslararası hukukun gereği olarak garantör ülkeyiz ve bu sorumluluğu taşımaya devam edeceğiz” dedi.
Babacan, Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkilerin özel önemine işaret ederek, “KKTC ile Türkiye arasındaki bağlar her zaman özel olmuştur ve olmaya devam edecektir. Doğu Akdeniz’de istikrar ancak çok taraflı ve hakkaniyetli bir düzenle sağlanabilir. Deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında Kıbrıs Türk halkının adanın tamamı üzerinde söz hakkına sahip olması, hem Türkiye’nin hem de KKTC’nin çıkarına olacaktır. Türkiye ve Kıbrıs Türkü dışlanırsa kalıcı bir barış mümkün olamaz. Aynı zamanda KKTC’nin, kumar, uyuşturucu ve kara para ile anılan bir yer olmaktan çıkarak, Akdeniz’de hukukun egemen olduğu bir fırsatlar ülkesi olarak tanınmasını temenni ediyorum. KKTC, Türkiye ile uyum içinde her türlü sorunu çözebilecek güçtedir” ifadelerini kullandı.