27 Mayıs’ın kamu hafızasındaki kaydı, seçilmiş iktidarın silahla devrilmesi ve siyasi cinayet niteliğindeki idamların yapılmasıdır. Fakat mesele bundan ibaret değil.
27 Mayıs darbesine giden siyasi süreci ciddiyetle ve objektif olarak araştırmak, objektif bir fikir sahibi olmak gerekir.
İktidar-muhalefet kavgası darbecilerin istediği ortamı hazırlamıştı. Otoriterleşen DP liderleri, kurdukları Tahkikat Komisyonu’nun Anayasa’ya uygunluğunu iddia ederken, emsal orak 1925’teki Takrir-i Sükun Kanunu gösteriyorlardı!
Muhalefet de özellikle gençleri “devrim ocakları” vasıtasıyla tahrik ediyordu.
Menderes ve İnönü’nün barışma, yumuşama girişimlerini her defasında Celal Bayar engelledi. Demokrasi tecrübesi olmayan bir toplumda, iktidar ve muhalefetin karşılıklı tahrikleri ülkeyi darbeye sürükledi.
İktidar “milli irade” kavramıyla, muhalefet “devrim” ve “zinde güçler” kavramlarıyla uzlaşma zihniyetini yok ettiler.
HUKUKA DARBELER
27 Mayıs’ın yeterince bilinmeyen fevkalade önemli bir yönü, hukuka indirdiği darbelerdir. Oysa, birçok kimse 27 Mayıs’ın hukuk devleti kurmayı amaçladığını zannediyor.
27 Mayıs’ın hukuka indirdiği darbeleri kısaca özetleyelim.
. Hukukun “doğal hakim” ilkesi çiğnendi, olağanüstü mahkeme, yani darbecilerin seçtiği isimlerden oluşan Yassıada mahkemesi kuruldu. Gerekçeleri, “İnkılap mahkemesi” kavramıydı.
. Celal Bayar’ı asmak ve DP milletvekillerini mahkum edebilmek için geçmişe yürüyen kanunlar çıkarıldı. Hukuk profesörleri “devrim dönemlerinde geçmişe yürüyen kanun çıkarılabilir” diye fetva verdiler. Merhum Prof. Tahir Taner, “ben tarihten korkarım” diyerek bu utanç fetvasını imzalamayı reddetti.
Tahir Taner’in Lozan’da İsmet Paşa’nın hukuk müşaviri olduğunu belirtmeliyim. Hukuk tarihimizin en saygın isimlerinden biridir.
. Yassıada duruşmalarında sanıkların savunma hakları kısıtlandı. Bazen avukatları tutuklandı. Menderes, Fatin Rüştü Zorlu gibi isimlere subaylar tarafından dayak atıldı. Suçlama yapmayan tanıkların ifadeleri kısıtlandı.
Mahkeme Başkanı meşhur Salim Başol, Ali Fuat Başgil’in tanıklığını kısıtlarken, Hüseyin Nail Kubalı’nın tanıklığını saatlerce dinledi.
. Darbeciler Yargıtay ve Danıştay’da “kuyruklar” dedikleri “bizden” olmayan hakimleri tasfiye ettiler. Merhum Ecevit’in deyişiyle “yargı devrimcilerin elindedir” şeklinde bir yargı örgütlediler. Buna 1961 Anayasası ile “bağımsızlık” verdiler.
Bunlardan başka, 27 Mayıs, 147 akademisyeni üniversiteden atarak akademiyi ezdi.
ANAYASA YAPMAK
Evet, Cumhuriyet tarihinde “kuvvetler ayrılığı” kavramı ilk defa 1961 Anayasası ile kabul edildi. Fakat bu, yargının devrimciler anlamında “bizden” haline getirildiği bir “kuvvetler ayrılığı” idi!
Dahası, 1961 Anayasası, Türkiye’nin en büyük siyasi damarı olan DP’li kitlelerin temsili engellenerek yapılmıştı. Böyle bir anayasa yapımının yanlış olduğunu yazan Ali Fuat Başgil tutuklanıp Balmumcu hapishanesine konulmuştu!
1960’lar ve 1970’lerdeki vahim siyasi kutuplaşmaların kavgaların hatta silahlı çatışmaların bir sebebi siyasi ve kültürel hastalıklarımızdı. Diğer bir sebebi de ‘tarafsız’ bir yargının bulunmamasıydı.
Türkiye’de “bizden hakim” kavramı, o kriz yıllarında dillere pelesenk oldu.
Tarihe laboratuvara bakar gibi baktığımızda alınacak birçok dersin bulunduğu açıktır.
DÜNDEN BUGÜNE
Bizde solda “devrim”, sağda “dava” kavramı hukuku gölgeledi. Ateşli tartışmalar sert kavgalara yol açtı.
Yine tarih gösteriyor ki, kuvvetler ayrılığı ve gerçek anlamda tarafsız yargı bağımsızlığı olmazsa, siyaset de çığırından çıkıyor.
Anayasaların içeriği kadar yapım tarzı da önemlidir.
Yeni bir anayasa yapmada en doğru yol, belli başlı siyasi akımların temsil edileceği komisyonlarda hazırlanması ve mutlaka “kuvvetler ayrılığı”na dayanmasıdır.
Darbelerin, o günkü ortamda referandumlarda kabul edilse bile, kendi önceliklerine göre anayasa yapmasının sorunlarını 1961 ve 1982 anayasalarında gördük.
Seçilmiş bir iktidarın da muhalefeti dışlayarak, elverişli bir konjonktürde Meclis’te ve referandumda “yetersayı”yı bularak anayasa yapmasının sakıncaları da aynıdır.
Bu sakıncaları “atı alanın Üsküdar’ı geçtiği” CB sisteminde yaşayarak görüyoruz.
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/27-mayis-hukuka-darbe-1604037