Arslan Bulut


ABD-Suriye ortak devriye görevi!

O zaman şu soruyu sormuştum: ABD, İsrail tarafından kolaylıkla yönlendirilebilir bir ülke ise ABD yörüngesindeki Türkiye'nin durumu nedir? Öyle ya ABD İsrail etkisi altında ise ABD etkisi altındaki Türkiye de dolaylı olarak İsrail etkisi altında olmaz mıydı?


İsrail Başbakanı Netanyahu'nun 2001 yılında kaydedilen görüntüleri 2010 yılında ortaya çıkmıştı.

Görüntülerde Netanyahu, Filistin topraklarını işgal eden Yahudi ailelerle sohbet ediyordu. Kameraların açık olduğunun farkında olmayan Netanyahu, Filistin sorununu çözmenin tek yolunun Filistin'e karşı bir saldırı düzenlemek olduğunu söylüyordu. Yanındakiler "ABD bu işe ne der?" diye sorunca "Ben Amerika'nın ne olduğunu biliyorum. Amerika kolaylıkla hareket ettirebileceğiniz bir şey, hem de doğru yönde hareket ettirebileceğiniz bir şey. İnsanın yoluna çıkmazlar" diyordu.

Netanyahu’nun dediği oldu. ABD de Gazze’ye saldırı sırasında İsrail’e her türlü desteği verdi.

O zaman şu soruyu sormuştum: ABD, İsrail tarafından kolaylıkla yönlendirilebilir bir ülke ise ABD yörüngesindeki Türkiye'nin durumu nedir? Öyle ya ABD İsrail etkisi altında ise ABD etkisi altındaki Türkiye de dolaylı olarak İsrail etkisi altında olmaz mıydı?

***

Mehmet Ali Kışlalı, "Bölgeyi çok iyi tanıyan bir Amerikalı meslektaşın genel durum hakkındaki özet değerlendirmesi"ni yazmıştı:

"Obama Türk-İsrail gerginliğinden şikâyetçi değil. Kaygılanmaz. O da İsrail'e baskıya çalışıyor. Türkiye, İsrail için çok önemli. İsrail, ilişkilerin tam bozulmasına izin vermez. Türk Silahlı Kuvvetleri de siviller ne yaparsa yapsın, kendileri de çeşitli vesilede düş kırıklığına uğrasalar da İsrail ile ilişkilerini bozmaz. Bunun dışında şimdi olup bitenler, yanıltıcı gösterilerden ibarettir."

***

Tayyip Erdoğan, 2009 yılında Davos’taki “one minute” gösterisinden sonra İstanbul’da “Üçüncü Abdülhamit” pankartıyla karşılanmıştı. Erdoğan’ın Şimon Peres’i azarlaması, bütün İslam dünyasında heyecanla karşılanmıştı. Öyle ki Erdoğan İslâm dünyasının lideri olarak görülmeye başlanmıştı.

Fakat Davos’taki “one minute” krizinden bir ay önce İsrail’in Jerusalem Post gazetesinde Herb Keinon, “İsrailli üst düzey yetkililer, Erdoğan’ın ülkede yükselen laik muhalefet karşısında meşruiyetini sağlamlaştırmak için yüksek profilli bir uluslararası diplomatik başarıya ihtiyaç duyduğunu söyledi” diye yazmıştı.

“One minute” gösterisinden sonra da o “üst düzey yetkili” olan İsrail Başbakanı Ehud Olmert, bakanlarını uyarmış ve Tayyip Erdoğan’a cevap verilmemesini istemişti!

Derken, “Gölge CIA” diye bilinen istihbarat kuruluşu Stratfor’un yazışmaları yayınlandı. Stratfor yazışmalarında, Tayyip Erdoğan’ın, Yahudilerin gerçek lideri Henry Kissinger’e “Bir noktada İsrail’le köprüleri atıp, İslâm dünyasına yaklaşacağını” söylediği belirtiliyor ve Kissinger’ın “Erdoğan, İslâm dünyasının lideri olma niyetinde” dediği anlaşılıyordu.

***

Erdoğan, İsrail ile köprüleri, “One minute” tiyatrosu ve Mavi Marmara gemisini İsrail’e göndermekle attı ama yine de İslam dünyasının lideri olamadı. Türkiye Libya’da, Mısır’da ve Suriye’de, İsrail etkisindeki ABD politikalarına uyum sağladı. Öyle ki Suriye’nin parçalanması, Türkiye üzerinden giden teröristlerle sağlandı. ABD, Suriye’de kurduğu ve SDG adın verdiği PKK ordusunu, Türkiye’yi yerinden oynatmak için kaldıraç olarak kullanıyor! Ve İsrail de Suriye’nin bir kısmını işgal etti. Son olayda da görüldü ki Suriye’nin Humus kentine bağlı Palmira ilçesinde ortak devriye atan Suriye güvenlik güçleri ve ABD askerlerine silahlı saldırı yapıldı.

Yani ABD askerleriyle Colani’ye bağlı Suriye ordusu askerleri, Suriye topraklarında beraberce devriye geziyor! Türk ordusu ise halen 32 kilometreden daha güneye inemiyor!

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/abd-suriye-ortak-devriye-gorevi-986777h.htm