Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Türkiye'nin üretilecek savaş uçağı KAAN'a tedarik edilecek motorların lisanslarının ABD tarafından durdurulduğunu açıkladı. Fidan, konuyla ilgili ABD'de kongreden onay beklenildiğini belirterek “Lisansların çıkarılıp motorların gelmesi lazım ki KAAN'ların üretimi başlayabilsin” ifadelerini kullandı.
Fidan, sözlerini “Bütün bunların halli bir teknik konuyken aslında sistemik olarak bizim Amerika’yla olan ilişkimizde sınırlamaların olması bizi ister istemez daha farklı araçlar içerisine itecek, uluslararası hareket sistemine...” diye bitirdi.
***
Fidan'ın bahsettiği "uluslararası hareket sistemine yönelmek" işini, söylem olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yapıyor. Bahçeli, daha önce gündeme getirdiği Türkiye, Rusya ve Çin odaklı "TRÇ ittifakı" önerisiyle ilgili yeni açıklamalarda bulundu. Bahçeli, "Türkiye, başkalarının ortaya koyduğu bölgesel ve küresel projelerin uygulayıcısı değil, kendi özgün projelerinin başrol oyuncusu olmak durumundadır" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, ayrıca "Türk Devletleri Teşkilatı'nın tesisi hem fikrî, hem siyasi hem de duygusal anlamda yüksek bir heyecan uyandırmıştır. Geliştirilecek güçlü ortak ilişkiler, Türk devletlerini ve topluluklarını birbirine yakınlaştırmakla kalmayacak, bölgesel ve küresel barışa da katkı sağlayacaktır.” dedi ve özetle şunları söyledi:
* ”NATO kapsamında bir müttefikimiz olan ABD ile ilişkilerimiz, her iki tarafın çıkarlarına hizmet edecek şekilde, eşitlik ve karşılıklılık temelinde yürütülmesi esas olmalıdır.
*Türkiye, Nisan 2013’de Şangay İşbirliği Örgütü ile diyalog ortaklığı anlaşması imzalamış ve örgütle hukuki ilişkisinin temellerini atmıştır.
*Türkiye’nin, dünya nüfusunun yaklaşık yarısının, Avrasya coğrafyasının yüzde 60’ının ve dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 30’unun bir araya geldiği bir yapı ile iş birliği her açıdan çok değerlidir.
*Türkiye’nin dünyanın jeopolitik merkezinde yer aldığı bilinci ile hareket ederek Doğu-Batı ve kuzey-güney dengelerine dikkat eden çok yönlü bir dış politika izlemesi kaçınılmazdır.
*Doğu'dan da, Batı'dan da, kuzeyden de, güneyden de kopmayız, vazgeçmeyiz. Eksen değişikliği, ideolojik sapma, yanlış yöne gitme gibi söylemlerin bizim nazarımızda önemi yoktur. Aslolan Türkiye’nin ahdi hak ve menfaatleridir. Ne yaptığımızı biliyoruz.”
***
Bahçeli böyle diyor ama ABD Başkanı Trump da Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ı, iktidarına "meşruiyet sağlamak" karşılığında Rusya ile alışverişi kesmeye zorluyor.
Bu durumda, Türkiye, dengeli bir dış politikayı nasıl sürdürecek?
"Meşruiyetin Dış Kaynaklı İnşası" konusunda yeni bir makale yazan sosyal antropolog Sefa Yürükel özetle şöyle diyor:
* ”2001’de kurulan AKP, kısa sürede iktidara gelmiş ve 20 yılı aşkın süredir ülke yönetimini sürdürmüştür. Ancak bu süreçte ekonomik, siyasi ve diplomatik alanda ortaya çıkan bağımlılıklar, iktidarın meşruiyetinin dış merkezlerden ödünç alındığını düşündürmektedir.
*Özellikle ABD ile kurulan ilişkiler, hem iç siyaseti hem de dış politikayı belirlemiştir. Bu politikalar sonucunda yoksulluk, işsizlik ve adaletsizlik her geçen gün artarken, halkın iktidara tepkisi büyümektedir.
*Bu tepki, sessiz bir öfke birikimi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Milliyetçi sloganlar, kriz anlarında halkı oyalamak için kullanılmaktadır. Ancak halk artık söylem ile gerçek arasındaki farkı açıkça görmektedir.
*Genç kuşaklar, dışa bağımlı ve baskıcı yönetimden uzaklaşmakta, demokrasi ve özgürlük taleplerini yükseltmektedir.
*İktidarın halk nezdindeki desteği giderek erimektedir. Dış merkezlerin desteği olmaksızın ayakta kalma kapasitesi sınırlıdır.
*Nihayetinde halkın tepkisi, bağımlı iktidarın sürdürülemez olduğunu göstermektedir.
*Milli çözümün inşası, demokratik kurumların yeniden ayağa kaldırılması, üretim odaklı bir ekonomi modelinin benimsenmesi ve dış politikada tutarlılığın sağlanmasıyla mümkündür. Aksi takdirde, halkın iradesi ne kadar yüksek sesle dile getirilirse getirilsin, dış bağımlılığın gölgesinde gerçek bir bağımsızlıktan söz edilemeyecektir.
*Türkiye’nin meşruiyeti, dış merkezlerden değil, halkın iradesinden kaynaklanmalıdır. Bu sağlanmadığı sürece, bağımlılık zinciri kırılmayacak ve ülke krizden krize savrulacaktır.”
***
Bir ülkede iktidar, dış destekle oluşturulmuş ise o ülkenin bağımsızlığından söz edilemez. Dış destekle iktidar olanlar, ayakta kalabilmek için ülkelerinin aleyhine anlaşmalara imza atmak zorunda kalır. Bu da ülkenin her alanda kayıplar yaşamasına sebep olur, ülkenin çökmesi kaçınılmaz olur.
Bu sebeple, Türkiye’nin an acil sorunu, milli bir iktidar kurulmasıdır.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/abd-icazetli-milli-politika-olur-mu-958000h.htm