AK Parti’den Hüseyin Yayman, MHP’den Feti Yıldız ve DEM Parti’den Gülistan Koçyiğit’in, TBMM’yi veya ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nu temsilen, “PKK’nın kurucu önderi” Abdullah Öcalan’la görüşmeye İmralı adasına gitmesi ile, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı ‘Terörsüz Türkiye süreci’ girişimi yeni bir aşamaya giriyor…
Bugün gerçekleşen ziyarette üç parti üyelerinden oluşan heyet, adada görüştükleri Öcalan’a, bütün ülkenin cevaplarını merak ettiği soruları yöneltmiş ve muhataplarından ‘Terörsüz Türkiye’ sürecinin amacına yaklaşılmasını sağlayacak teminatlar almışlardır sanıyorum.
Ziyaret edilecn Öcalan süreç hakkında en kesin bilgiye sahip olan kişi…
Her ne kadar süreç MHP liderinin 1 Ekim 2024 günü Meclis açılışında DEM Parti sıralarına kadar gidip eş-başkanların ellerini sıkmasıyla başlamış, 22 Ekim 2024 tarihinde partisi grubu kürsüsünden “Öcalan Meclis’e gelerek örgütüne silah bırakma çağrısında bulunsun” açıklamasıyla hız kazanmış olsa da, yürütülen sürecin ‘son karesi’ yalnızca talebin muhatabı olan Öcalan’ın zihninde…
Adaya gidenler, herhalde kendisinden son karede ne olduğunu öğrenmeye çalışmışlardır.
Bazı silahlar sembolik olarak yakıldı, ancak örgütün elinde daha başka silahlar da olması gerek; onlar yok edilecek mi, edilecekse nasıl yok edilecek?
Temel soru bu sorduğum; çünkü sürecin hedefine vardığı, örgütün ve militanlarının elindeki son silah ortadan kalkınca anlaşılacaktır.
Meclis’i temsilen adaya çıkan üç milletvekili, haftalardır çalışmalarını sürdürmüş Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyeleri; bu aidiyetleriyle de konunun ince noktalarına vakıf oldukları düşünülebilir.
Heyet üyeleri, bazıları uzun yıllardır dağdaki mağaraları mekan tutmuş, bazıları yakın zamanda eline silah almış örgüt mensuplarının akıbetlerinin ne olacağının formülünü sanıyorum merak ediyorlardır.
Formülün teyidini ancak Öcalan verebilir…
En çok merak edilen konu, komşumuz Suriye’de bayağı geniş bir alanı ellerinde tutan PYD/YPG’nin veya daha güncel adıyla SDG’nin de sürece dahil olup olmadığı…
Daha önce dünya kamuoyu karşısına hep üniformalı haliyle çıkan ve kendisinden komutan olarak söz edilen Mazlum Abdi sivil kıyafete kavuştu…
Kod adı Ebu Muhammed el-Culani iken üniformasını çıkarıp takım elbiseli ve kravatlı görüntüye bürünmüş ve şimdilerde Suriye Cumhurbaşkanı sıfatıyla bilinen, Beyaz Saray’da bile itibar gören Ahmed el-Şara gibi…
Mazlum Abdi’nin çok iyi Türkçe konuştuğunu önceki gün “Duhok’ta yapılan uluslararası konferansta lâcilerini çekmiş halde” fotoğrafını gördüğünde onu tanıyan Hasan Cemal’den öğrendik.
Üç partinin temsilcilerinden oluşan küçük komisyonun üyeleri, ikinci ziyaretlerini Mazlum Abdi’ye yapabilir ya da İmralı’yı ziyareti düşündüğünü duyuran Abdi’yle de görüşebilirler…
CHP ile Yeni Yol, İmralı heyetine üye vermedi ama sürecin hedefine ulaşması konusunda desteklerini Komisyon içerisinde kalarak sürdürüyorlar. Onların tereddütlerinin sebeplerini heyete üye veren partilerin -AK Parti, MHP ve DEM Parti’nin- doğru anlayıp değerlendirmesi gerekiyor.
Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi hukuk sistemimiz içerisinde anayasal üstünlüğe sahip kurumların kararlarının uygulanmadığı bir ortamda çözüm sürecinin başarılı olamayacağı görüşündeler.
Haksız sayılırlar mı?
Bir yandan dağdakiler ovaya indirilmeye çalışılırken seçilmiş belediye başkanları yerine atanan kayyımların varlığının devam ettirilmesinin süreçle çelişki teşkil ettiği de yanlış bir tespit değil.
Gözaltı ve tutukluluğun daha baştan ceza mekanizması olarak uygulandığına ve CHP’li pek çok belediye başkanının kadrolarıyla birlikte cezaevlerinde bulundurulmasına da itiraz ediyorlar.
Sürecin daha sonraki aşamaları hakkında da bilgi sahibi olmak istiyorlar…
Kamuoyunun böyle bir görüntü verilmesinden rahatsızlığı anketlere yansımışken, Abdullah Öcalan’la adaya giderek görüşmeyi muhalefetin içlerine sindirememesini anlayışla karşılamak gerekirdi.
Önemli olan, İmralı ziyaretinden olumlu bir sonuç çıkması…
İmralı’daki görüşmeden olumlu sonuç alındığını nereden anlayacağız?
- Vakit geçirmeden PKK’nın envanterinde bulunan bütün silahların bu amaçla oluşturulmuş bir komite gözetiminde örgütün elinden çıktığının ilan edilmesiyle…
- Sürecin en başından başlayarak sürekli telaffuz edilmiş militanların tasfiyesi yolunda sağlam adımların atılması ve bilinen PKK yerleşim yerlerinin bir daha kullanılamayacak biçimde yok edilmesiyle…
Kamuoyunun rahatsızlığını yumuşatacak bir-iki önemli konuda iyileştirme gerçekleştirilirse, üç partinin ziyaretle bozulan görüntüsü de bundan yarar görebilir.
Aksi halde?
İmralı’ya gidenler ve onları gönderenler herhalde bu soru üzerinde de düşünmüşlerdir.
https://www.karar.com/yazarlar/fehmi-koru/adaya-da-gidildi-peki-bundan-sonraki-hamle-ne-1605985

