Işıner Güngör

Avrupa Birliği’nin Ukrayna’daki Kilit Rolü

Şubat 2022’den günümüze yaklaşık iki yıldır Ukrayna’da büyük insanlık trajedisi yaşanmaktadır.


Işıner Güngör


Avrupa Birliği’nin Ukrayna’daki Kilit Rolü

Şubat 2022’den günümüze yaklaşık iki yıldır Ukrayna’da büyük insanlık trajedisi yaşanmaktadır.


Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla 1991 yılında Ukrayna devleti kurulmuştur. Son yıllarda her ne kadar adını daha çok savaş ile duyuran bir ülke olsa da geçmişten günümüze doğal kaynaklar, verimli tarım olanağı, ekonomik yeterlilik, eğitimli insan gücü ve ağır sanayiye özgü üretim Ukrayna’yı bölgenin gözbebeği yapmıştır. Özellikle 2022’de başlayan savaşla farklı alanlardaki dolaylı Rus etkisi ortadan kalkmış, Avrupa ile entegrasyon çalışmaları hızlanmıştır. 

Uzun yıllar boyunca Ukraynalılar sosyalizm rejimi altında yaşamıştır. 1991 yılından sonra kapitalizme geçiş Ukrayna’da adaptasyon zorluğu meydana getirmiştir. Yeni ticaret rejiminde ilk yıllarda ister istemez planlamalarda bir atalet yaşanmıştır. Bunlara ek olarak, o tarihlerde Ukrayna’nın envanterinde Sovyetler Birliği döneminden kalma nükleer silahlar bulunuyordu. Nükleer silahların durumu 1994 yılında Budapeşte Memorandumu ile çözüme kavuşturulmuştur. Memorandumla birlikte ABD, İngiltere ve Rusya tarafından Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı tanınmış ve garanti altına alınmıştır. Karşılığında ise Ukrayna’ya elindeki nükleer silahların imha edilmesi şartı koşulmuştur.

Bağımsızlıktan 2014 yılına geçen sürede Rusya ile yakın ilişkiler kurulmuştur. Devlet Başkanları ve yöneticileri Rusya ile ortak politikalar geliştirmişlerdir. Geçmiş dönem cumhurbaşkanlarından Viktor Yanukoviç 21 Kasım 2013 tarihinde Avrupa Birliği (AB) Ortaklık Anlaşması'nı askıya aldığını ilan etmiş, sonrasında Kiev’de Maidan Protestoları başlamıştır. Olayların büyümesiyle Yanukoviç makamını terk etmiş ve Rusya’ya kaçmıştır. Fırsattan istifade eden Rusya yanlısı ayrılıkçılar Kırım ve Donbas bölgelerinde Ukrayna’dan ayrıldıklarını ilan etmişti. 2022 yılında başlayan savaşa kadar ise Donbas bölgesinde çatışmalar devam etmiştir. Ülkede politik bir kırılma yaşanmış, devlet Rusya yerine Avrupa Birliği ve ABD istikametine yönelmiştir.

Yanukoviç’in ülkeyi terk etmesinden sonra Ukrayna’nın en büyük çikolata şirketinin sahibi, bakanlık görevlerinde ülkeye hizmet etmiş olan Petro Poroşenko 2014 yılında Cumhurbaşkanlığı’na seçilmiş ve 2019 yılına kadar görevde kalmıştır. Görev süresince başta Avrupa Birliği olmak üzere Batı ülkeleri ile ilişkilerin iyileştirilmesine özen göstermiştir. AB içerisinde Ukraynalılar için vizesiz serbest dolaşım izni bu dönemde yürürlüğe girmiştir. Avrupa Birliği’ne adaylık ideali çerçevesinde reformlar uygulamaya konulmuştur. Bunların yanında, ordu hem insan kaynağı hem de teçhizat anlamında güçlendirilmiştir. Avrupa’yla ve diğer ülkelerle etkin diplomasinin yürütülmesine çalışılarak Donetsk ve Luhansk’da yaşanan olumsuzlukların duyurulmasına çalışılmıştır.

Poroşenko’nun Cumhurbaşkanlığı döneminde TV’de “Halkın Hizmetkârı” dizisi yayınlanmıştır. Dizi, ilkeli bir öğretmenin cumhurbaşkanı olmasını anlatmaktadır. Dizide cumhurbaşkanı rolündeki karakter, görevi sırasında her türlü engele, yolsuzluğa ve oligarklara karşı dürüst kalmakta, devlet kaynaklarını tasarruflu kullanmaktadır. Dizinin dikkat çeken bir diğer yanı ise Ukraynalı ünlü tiyatrocu ve şimdiki Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin yapımın başrolünde yer almasıdır.

Ukrayna’da 2019 yılı Cumhurbaşkanlığı Seçimleri kapsamında daha önce siyasi tecrübesi olmayan tiyatrocu Volodimir Zelenski adaylığını ilan ederek büyük bir sürpriz yapmıştı. Halkın içinden gönüllülerle birlikte, dizisiyle aynı isimdeki siyasi partisini kurmuştur. Kısa sürede teşkilatlanmasını tamamlayarak seçimlere katılmıştır. Sevilen ve genç bir aday olan Zelenski, 2019 yılındaki Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Petro Poroşenko, Yuliya Timoşenko gibi tecrübeli adaylara karşı zaferini ilan etmiştir.

Cumhurbaşkanı Zelenski ile reformlara devam edilmiş, devlet kadrolarında bir tazelenme meydana gelmiştir. Ekonomik krizlerden ve yaşanan siyasi karışıklıklardan yorulmuş halk yeni liderine ve geleceğe inanmaya başlamıştır. İstikrara yönelik güven unsurunun ülkede tesis edilme çalışmaları ekonomide olumlu gelişmelere sebep olmuş ve dış yatırımcıları ülkeye gelmeleri yönünde teşvik etmiştir.

Avrupa Birliği ve Amerika arasındaki ilişkiler bu yeni dönemde artarak devam etmiş, aksine Rusya ile ilişkiler minimum düzeye inmiştir. Ukrayna, Rusya’nın siyasi periferisinden tamamıyla çıkmayı hedeflemiştir. Rusya ile ilişkiler gerilmiş ve geri dönülemeyecek noktaya ilerlemiştir. Bunların sonucunda, 24 Şubat 2022’de Rusya’nın büyük ölçekli taaruzu başlamıştır.

Şubat 2022’den günümüze yaklaşık iki yıldır Ukrayna’da büyük insanlık trajedisi yaşanmaktadır. Ukrayna’da savaşın soğuk yüzü halen hissedilmektedir. Savaşın ilk zamanlarında belirsizlikler ve korku yaklaşık 10 milyondan fazla insanı yerinden etmiştir. Her ne kadar resmi rakamlar açıklanmasa da hem Ukrayna hem de Rusya tarafından on binlerce kişinin hayatını kaybettiği iddia edilmektedir.

Savaşın başlangıcında silah ve ekipman üstünlüğü olan Rusya’nın saldırıları geniş bir alana yayılmıştı. Rus askerleri başkent Kiev’e bile giriş yapmıştı. Şehirler aralıksız füze ve insansız hava araçlarının saldırılarına maruz kalmışlardır. Bu saldırılar neticesinde birçok bölgede altyapı hizmetlerinde aksaklıklar oluşmuştur. 

Avrupa Birliği ülkelerinden ve ABD’den yeni teknolojik silahların Ukrayna’ya sevkiyatı ile savaşın gidişatı değişmiştir. Ukrayna, savunma hattından çıkarak atak pozisyona geçmiştir. Yeni silahlar ve istihbari faaliyetlerle Rusya ordusu büyük kayıplar vermiştir. Rusya’ya ait Moskova isimli kruvazör gemisi batırılmış, sınır hattının ötesindeki Rus tesislerine saldırılar gerçekleştirilmiştir. Yeni silahlarla ve moral gücüyle Ukrayna ordusu 11.11.2022 tarihinde Herson şehir merkezini tekrardan kontrolü altına almıştır. Ülkenin farklı bölgelerinde birçok yerleşim yeri tekrardan Ukrayna denetimine geçmiştir. 

Ukrayna ordusunun geçici süreyle kaybetmiş olduğu topraklarını tekrardan elde etmeye başlaması, Batılı müttefiklerin Ukrayna’nın zaferine inanmasını sağlamıştır. Bu sebeple, silah ve mali destek ile 2023 yılında Ukrayna’nın 2014 yılı öncesi sınırlarına dönmesi hedeflenmişti. 

Ukrayna’nın Rus işgalcilere yönelik yaptığı harekât genel sonucu etkileyecek türden başarı sağlayamamış sadece 400 kilometrekarelik bir toprak parçası kurtarılmıştır. Hâlihazırda Ukrayna haritasına baktığımız zaman ülkenin yaklaşık 5’te biri Rusya’nın hâkimiyeti altındadır. Bu oranın yarısı ise 2014 yılında Kırım’ın ilhakı ve Donbas’ın alınmasıyla oluşmuştur. Harekâtın istenilen başarıyı elde edememesi ABD ve Avrupa Birliği içerisindeki muhalif grupları hareketlendirmiştir. Muhalifler Ukrayna’ya yardımların engellenmesine yönelik çaba göstermekte ve halkı da buna inandırmaya çalışmaktadır. 

Bilindiği üzere ABD Senatosu’nda 61 milyar dolarlık Ukrayna yardım paketi Cumhuriyetçiler tarafından engellenmişti. Time dergisinin verilerine göre şu an Amerikalıların % 41’i ABD Kongresi’nin Ukrayna’ya yardım etmesini istemektedir. Geçen sene Haziran’da bu oran ise % 65’di. Buna ek olarak, Cumhuriyetçilerin olası adayı konumundaki Donald Trump’ın tekrar seçilmesi durumu gelecekte Ukrayna yapılan yardımları olumsuz etkileyecek türdendir.

Dünya genelinde Ukrayna’ya en çok askeri ve mali yardımı Avrupa Birliği yapmaktadır. Hatta 2023 yılında silah yardımı konusunda ABD’yi geçmiştir. Savaşın bir dezavantajı olarak ülkede askeri harcamalar artmış ve vergi gelirleri düşmüştür. Bu nedenle bütçe finansmanı, üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan biri hâlini almıştır. Avrupa Parlamentosu geçtiğimiz Haziran’da 2024-2027 yıllarını kapsayacak şekilde Ukrayna’ya 53 milyar dolarlık mali yardımı onaylamıştır. The Economist dergisine göre Ukrayna’daki bütçe açığı ülkenin GSYİH’sının % 20’sine denk gelmektedir. Bu sebepledir ki ülkedeki mali sürdürülebilirlik açısından her yıl 42 milyar dolara ihtiyaç duyulmaktadır.

Ukrayna’daki süren savaşın artık iki tarafın birbirine üstünlük sağlayamadığı bir aşamaya evrildiği görülmektedir. Her haliyle yıpratma savaşına bürünen bu çatışma ortamı iki tarafa yıkıcı zararlar vermektedir. Kilitlenen bu açmazdan çıkılması için dışarıdan hiç denenmemiş farklı bir destek gerekmektedir.

Bu noktadan hareketle, Avrupa Birliği kıtanın parçası ve aynı kültürel değerlere sahip Ukrayna için yaptıklarının daha fazlasını yapabilecek güçtedir. Batı dünyasının bir müttefiki olan Ukrayna’nın hiçbir zaman yalnız bırakılması mümkün değildir. Bu yıl Kasım’da gerçekleşecek ABD Başkanlık Seçiminde Kiev’e karşıt bir adayın seçilmesi durumunda AB’nin daha yapıcı desteği ortaya çıkabilir. AB’nin 2030 yılına kadar genişleme projesi kapsamında Ukrayna’nın daha erken sürede AB’ye üye olması sağlanabilir. Savaşın diplomatik yollarla bitirilmesi ve ülkenin tekrardan imar edilebilmesi için bir an önce Ukrayna’nın üyelik sürecinin hızlandırılması önemlidir. Bu sadece Ukrayna için değil insanlık adına verilmiş bir karar olacaktır.