Işıner Güngör

Azerbaycan Karabağ’daki Kalıcı Barışta Türkiye’nin Önemi

İkinci Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin stratejik desteğiyle Karabağ toprakları Ermenistan işgalinden kurtarılmıştır.


Işıner Güngör


Azerbaycan Karabağ’daki Kalıcı Barışta Türkiye’nin Önemi

İkinci Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin stratejik desteğiyle Karabağ toprakları Ermenistan işgalinden kurtarılmıştır.


Azerbaycan, dünyada zengin petrol rezervine ve üretimine sahip devletler arasında yer alan, Hazar Denizi’nin kıyısında konumlanmış tarihi ve modernliği birleştiren bir ülkedir. 1991 yılında bağımsızlığını kazanan ülke, enerji alanında ortaya koyduğu yeni projeler ve anlaşmalarla ekonomisini büyüterek istikrara ulaşmıştır.

Azerbaycan tarihinde Birinci Karabağ Savaşı sırasında Ermenistan kaynaklı büyük üzüntüler ve yürek burkan trajediler yaşanmıştır. 1987-1994 yılları arasında gerçekleşen birinci savaşta Ermenistan Azerbaycan’ın Karabağ’daki topraklarını işgal etmiştir. Ve işgal 30 sene sürmüştür. Anavatan ve Karabağ arasındaki hasret ancak İkinci Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan’ın zaferiyle son bulmuştur.

27 Eylül-10 Kasım 2020 tarihleri arasında tam 44 gün süren İkinci Karabağ Savaşı Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü ve tam bağımsızlığını ilan ettiği bir zaferi de müjdelemiştir. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in önderliğinde, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük desteğiyle savaşta sadece zafer elde edilmemiş, Azerbaycan halkının Karabağ’daki haklılığı da dünyaya anlatılmış, Türk milletinin kahramanlığı diğer devletlere gösterilmiştir.  Bunların yanında, zafere giden yolda yapılan iş birliği iki devlet arasındaki kardeşlik ilişkilerini kopmaz bir şekilde perçinleyen ve geliştiren bir mihenk noktası halini almıştır.

İkinci Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin stratejik desteğiyle Karabağ toprakları Ermenistan işgalinden kurtarılmıştır. Zaferin vesilesiyle Azeri halkın Karabağ’a dönme süreci olan Büyük Dönüş (Böyük Qayıdış) başlamıştır. Azerbaycan topraklarında bir bütünlük içerisinde Şuşa, Fuzuli, Laçin, Zengilan ve Ağdam’da altyapı, imar ve yatırım projeleri teker teker hayata geçirilmiştir. Bölgenin istikrarlı ve refah dolu yaşama sahip olması yönünde çalışmalar aralıksız devam ettirilmektedir. 

10 Kasım 2020 tarihinde üçlü mutabakat şeklinde Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya tarafından imzalanan bildiri ile savaş bitirilmiştir. Bu bildiri Ermenistan’ın teslimiyetini, Azerbaycan’ın ise zaferini ilan eden bir anlaşmadır. Yeni çatışma ortamına mahal vermemek, huzur ortamının bölgede tesis edilebilmesi için bir an önce uluslararası teşkilatlar nezdinde barışın nihai bir şekilde güvence altına alınması elzemdir. Bunun için Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü, Ermenistan ile sınırların belirlenmesi, iki ülke arasında karşılıklı güç kullanımının önüne geçilmesi, Azerbaycan’dan Nahçivan eksklavına erişim izni gibi hususlar bir an önce karara bağlanmalıdır. 

Azerbaycan’ın Laçin Koridorunu kendi inisiyatifi ile kapattığı ve Karabağ’da hareket özgürlüğünü engellendiğine dair Ermenistan tarafından iddialar dile getirilmektedir. Koridorun geçici olarak kapatılmasının arkasında yatan sebep Ermenistan tarafından provokatif şekilde Azeri sınır görevlilerine yapılan yaralayıcı saldırılardır. Bunun yanında, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in verdiği bilgiler çerçevesinde insani yardım faaliyetleri kapsamında bazı sivil toplum kuruluşlarının Ermenistan’a gitmesi amacıyla tahsis ettiği kamyonlarda sigara ürünleri, cep telefonları ve akaryakıt gibi kaçak mallar tespit edilmiştir. Bu gibi kaçak ürünlerin geçişi Azerbaycan makamları tarafından izin verilmemekte ve gereken durumlarda geçici kısıtlamalar olabilmektedir.

Ukrayna’da başlayan savaş Rusya’nın Karabağ’daki etkinliğini dolaylı olarak azaltmıştır. Yürütülen geniş çaplı savaş Rusya’nın birinci öncelik olarak dikkatini Ukrayna’ya vermesine neden olmuştur. Karabağ’da diplomatik arabuluculuk konusunda yaşanan güç boşluğunu Avrupa Birliği ve ABD doldurmaya çalışmaktadır. Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel’in çabaları ve Avrupalı liderlerin de katılımıyla Azerbaycan ve Ermenistan arasında müzakereler gerçekleştirilmektedir. Avrupa’da parçalanmış güç yapısı ve Rusya ile ekonomik siyasi mücadelenin getirdiği hususlardan kaynaklı olarak AB himayesinde çözüm süreci yavaş ilerlemektedir.

Son yıllarda gerçekleşen diplomatik ve politik gelişmelerden hareketle dünyada güç denkleminin ana aktörleri dünya üzerinde farklı coğrafyalarda devam eden sorunlara çözüm bulmakta zorlanmaktadır. Büyük devletlerin kendi aralarında girdikleri güç mücadeleleri (Atlantik Bloğu/Rusya) ve günlük siyasi ekonomik sorunların bu devletlerin uzun vadeli politika üretmelerine mâni olması bunda etkili olmaktadır

Dünya güç denkleminde büyük role sahip devletlerin etkinliğini kısıtlayan hususları detaylandıracak olursak; 2024 seçimleri öncesinde ABD’de demokratlar ve cumhuriyetçiler arasında yaşanan çekişmeler, Atlantik bloğunun Ukrayna Savaşı’ndan kaynaklı olarak Rusya’yı çevreleyen politikalara odaklanması, ABD ve Avrupa Birliği’nin Ukrayna’daki savaşa konsantre olması, Rusya’nın dış politikada durağanlığa bürünmesidir. Tüm bunların bir sonucu olarak Karabağ barış sürecini yönetecek bir gücün eksikliği hissedilmektedir. Türkiye buradaki barış sürecinin hem bir parçası hem de bu süreci yönetebilecek bir ülke olarak öne çıkmaktadır.

Türkiye’nin inisiyatifi ele alacak bir yaklaşımla başlatacağı arabuluculuk diplomasisi nihai barışın elde edilebilmesi anlamında olumlu sonuçlar doğurabilecek türdendir. Türkiye’nin yüksek devlet geleneği, her daim barışçıl politikaları gözetmesi, diplomatik ölçeğinin genişliği, etkin diplomasi ağı, bölgenin en güçlü ülkelerinin başında gelmesi, son yıllarda farklı ülkeler arasındaki sorunların çözümünde kabullenilmiş arabuluculuk rolü gibi etmenlere sahip olması bu görüşü desteklemektedir. 

Türkiye’nin Azerbaycan ile var olan kardeşlik bağları ve Ermenistan ile normalleşmeye başlayan ilişkileri Türkiye’yi güvenilir arabulucu ülke olması anlamında ön plana çıkarmaktadır. Bunun yanı sıra, Azerbaycan’ın diplomasi masasında güçlenmesinde ve dünya arenasında Karabağ için güçlü destek elde edebilmesinde ülkemiz Türkiye’nin yumuşak güç (soft power) kanalları kullanılarak destek verilmesi önemli olacaktır. Çünkü barış müzakereleri kapsamında diplomasi masasına oturmadan önce dünya kamuoyu desteğini almak her anlamda Azerbaycanımızın işlerini kolaylaştıracak, Karabağ’ın Azerbaycan olduğunu tüm devletlerin kabul ettiği günlere bizi yaklaştıracaktır.

 

ALİ ŞENATEŞ
12.08.2023 11:24:41
Sevgili Işıner Göngör, yine çok müthiş bir yazı kaleme almışsın. Tebrikler. Başarılarının devamını diliyorum. Karabağ sorunuyla ilgili hiçbir şey bilmeyen biri dahi bu makaleyi okuyunca fazlasıyla aydınlanır. Karabağ sorunu hakkında özellikle tarihi perspektiften başlayıp mevcut ana kadar durumu tespit edip ortaya koyman takdire şayandır. En önemlisi de yazında belirttiğin gibi, Türkiye’nin buradaki rolünü “yumuşak güç” olarak vurgulamış olman mükemmel bir tespit olmuş.