Türkiye “Terör örgütünün Silâh bırakması”ndan bile, ”Terörsüz Türkiye” gündeminden bile daha çok “Yargı”yı tartışıyor. “Yargıya güven”in, yüzde 20’lerde olduğu gerçeğini artık herkes biliyor. Bu, toplumun yüzde 80’nin Yargıya güvenmediği anlamına geliyor.
Toplum nezdinde büyük iki sorun:
-Ekonomi
-Yargı
Toplumun yüzde 80’i yoksulluğun girdabında kıvranıyor. Milyon milyon yoksulun bulunduğu bir ülke Türkiye. Memuru yoksul, işçisi yoksul, emeklisi en yoksul. Toplam mevduatın yüzde 80’nin yüzde 2’nin kontrolünde olduğu, yani gelir dağılımının fecaat ölçüsünde çarpık olduğu bir ülke Türkiye.
Ekonomi böyle.
Ya Yargı?
Kamuoyu her gün bir “Yargısal skandal” ile çalkalanıyor.
“Adalet Mülkün temelidir” denmiş. “Mülk”ün, yani “Ülke varlığı”nın temeli adalet, o alan sancılı ise mülk rahat olur mu?
“Devletin dini adalettir” denilmiş. Adalette sancı varsa devletin dininde sancı var demek bu. O zaman devletin neresi sancısız olabilir ki?
-Alın şu “Borsa” hikayelerini… “FETÖ barsası” araştırıldı mı? Hangi avukat hangi ilişkiler ağı ile kimden ne alarak kimi kurtardı, kimi batırdı?
“FETÖ borsası” devletin bilgisi dışında mı gerçekleşti?
Şimdi “İBB Borsası” ülkenin sıcak gündemi.
Türkiye’nin mega kentinin Başkanı dahil yüzlerce kişi içeri alınmış… Aylardır tutuklu.
Bu arada Savcı – Avukat – Sanık denkleminde milyon dolarlar konuşuluyor. “Savcı ile konuştum, 2 milyon dolar verirsen çıkacaksın, kesin…” Bu konuşma, iktidar partisi yönetim kademelerinde yer alan bir avukata ait. İktidar partisi bu adamı ihraç etmekten başka ne yaptı?
Nasıl cür’et etti bu vatandaş bu işlere, bunlardan daha kaç tane var şu anafor içinde?
Hikayeler bitmiyor: “Şunu yapmazsan, cinayet işletmek için adam tutmakla suçlanacaksın…”
Ertesi gün iktidar medyasında manşet oluyor bu.
Yani Yargı’da yaşanan sancının bir boyutu iktidar medyası ile ilgili.
Suç örgütü lideri olmakla suçlanarak içeriye alınan bir kişinin “rüşvet itirafları ya da “iftiraları” gerekçe gösterilerek şafak operasyonları yapılıyor. Kendisi dışarda…
Sansasyonel Belediye Başkanı transferleri yine “Yargı tehdidi” ile bağlantılı. Ana Muhalefet lideri meydan meydan “Ya bize katıl ya içeri atıl” denilerek insanların boğazına çöküldüğünü ilân ediyor.
Kararları “siyasi irade”nin hoşuna gitmeyen mahkemelere karşı operasyon yapılıyor, savcısı, hâkimi darmadağın ediliyor.
Yargının beyni kabul edilen Hakimler Savcılar Kurulu tartışmaların – Yargı operasyonlarının odağında… HSK’nın iktidar etkisinde oluştuğu kanaati, Yargı’ya ilişkin tüm güvenin sorgulanmasına yom açıyor.
Yargının içinden bir ses, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Üçer’in evvelki yıl seslendirdiği “Yargıdaki sancı”ya ilişkin çığlık ilgili yerlere ulaşıp bugün yaşananların önünü almaya yetmedi.
Şu an Yargı’da olan biteni, ben bu yazı çerçevesinde tasvir etmekten acizim. İktidar tarafından ilan edilen tüm “Yargı reformu Stratejileri” olan bitenlere bakıldığında çöpe dönmüş izlenimi veriyor.
Bunu görmüyor mu, bu belgeleri hazırlayanlar? Görüyorlarsa neden sesleri çıkmıyor?
Sonuçta ülkeyi yönetenlerin sorumluluk hanesine yazılıyor “Yargıya güven çürümesi.”
“Varsın olsun, sonuçlar siyaseten işimize yarıyor ya…” denmiyordur umarım…
Pek de umutlu olmadan, diyorum ki, Meclis’te “Yargı sorunu”nu enine – boyuna ele almak için bir komisyon kurulsun. Pek umutlu değilim çünkü iktidar grubu, bu sorgulamaya kapı aralamaz.
MHP’den kırık - dökük sesler yükseliyor, ama nihai planda Cumhur İttifakı’na kol – kanat germek tercih ediliyor. “Bahçeli’nin hassasiyeti!” harekete geçirilebilirse belki bir gelişme olabilir. Ülke o hale geldi bugün.
“Yoklullaşma”yı konuşmak için bir komisyon kurulmalı, ayrıca. Türkiye, bir yanda servet yığılmasının yaşandığı öte yanda milyonların yoksullaşma psikolojisi içine düştüğü böyle bir dönem görmemiştir.
Hem Yargıda hem ekonomide sorunların derinleşmesi, toplumsal anlamda bir psikolojik yıkımı beraberinde getirecektir. Hani şu kurulan komisyon var ya onun adında yer alan Milli Dayanışma’yı da, Kardeşliği de Demokrasi’yi de boşluğa düşürecektir. Bir ülke Adaletsizlikle de yürüyemez, açlıkla da…
https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/bir-yanda-adaletsizlik-bir-yanda-aclik-1604950