Bursa Uludağ’daki Kervansaray Oteli’nde 27 Mart sabahı meydana gelen ve üç kişilik Üsta Ailesi’nin hayatını kaybetmesine yol açan yangına ilişkin hazırlanan ikinci bilirkişi raporu, ilk raporla çelişmesi nedeniyle ciddi tartışmalara neden oldu. Yangından tam yedi ay sonra oluşturulan bu raporun, hem resmi belgeleri hem de olay anına ilişkin kayıtları göz ardı ettiği iddia ediliyor.
Yangının Ardındaki Gerçekler ve İlk Bulgular
Sabaha karşı 05.00 sıralarında başlayan yangın, otelin güvenlik kamerasına da yansımıştı. Görüntülerde, otel personeli ile kayak malzemeleri satışı yapan çalışanların verandada bıraktıkları köz halindeki mangaldan sıçrayan kıvılcımların duvardaki süs bitkilerini tutuşturduğu açıkça görülüyordu. Alevler kısa sürede büyüyerek tüm oteli sardı.
Yangın sonrası yürütülen resmi denetimlerde, otelin “basit konaklama” belgesinin süresinin dolduğu, Milli Parklar’daki tahsis sürecinin bittiği, ayrıca mimari, yangın tesisatı ve algılama sistemlerine ilişkin 38 eksikliğin tespit edildiği ortaya çıkmıştı. Bu nedenle otelin ruhsatı yenilenmemiş, valilik konaklama iznini iptal etmiş ve mahkeme de otelin tahliyesine karar vermişti.

Soruşturmanın İlk Aşaması
Yangının ardından otelin mülk sahibi, işletme müdürü ve çalışanların da aralarında bulunduğu beş kişi gözaltına alınmış; dört şüpheli tutuklanmıştı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri ve bilirkişi heyetleri otelde incelemelerde bulunmuş, yapı mühürlenmişti.
İlk bilirkişi raporunda ise açık şekilde otel yönetiminin yangın güvenliği eksiklikleri nedeniyle “asli kusurlu” olduğu belirtilmişti.
Yedi Ay Sonra Gelen İkinci Rapor: Büyük Çelişkiler
Ancak yedi ay sonra hazırlanan ikinci bilirkişi raporu, yangının çıktığı kafe bölümünün Yahya Üsta’nın sahibi olduğu “FB Usta” şirketine ait olduğunu öne sürdü ve bu şirketi “asli kusurlu” ilan etti. Raporda, ilk raporda yer alan yangın springlerinin ve duman dedektörlerinin bulunmadığına ilişkin tespitlere hiç değinilmemesi ise büyük soru işaretleri yarattı.
Raporda yer verilen bu değerlendirmeler doğrultusunda otel sahiplerinin, Yahya Üsta’nın yasal mirasçılarına 10 milyon dolara yakın tazminat talebiyle başvurduğu öğrenildi.

Ailenin Tepkisi: “Kardeşim Haksız Yere Suçlanıyor”
Yahya Üsta’nın kardeşi Feride Gündüz, raporu sert sözlerle eleştirerek, kardeşinin yangının çıktığı kafe ile hiçbir ilgisi olmadığını söyledi:
“Yahya yıllardır Uludağ’da yalnızca kayak odası ve telesiyeji işletiyordu. Yangının çıktığı kafe-barla hiçbir bağlantısı yoktu. Ölmüş, kendini savunamayacak bir insanı suçlu göstermek nasıl bir vicdandır?”
Aileden Maile Üsta da yangının çıktığı bölümün otel bünyesinde başka bir şirkete kiralanmış olduğunu ve kendilerinin işlettiği mekanın telesiyejle ulaşılan üst kafe olduğunu belirtti:
“Ağabeyimin yangınla ilgisi yoktu. Yangın çıktığında eşi ve oğluyla odasında uyuyordu.”
Avukat Çokal: “Dosyada İki Birbirine Zıt Rapor Var”
Aile avukatı İsmail Eray Çokal, iki rapor arasındaki çelişkilerin iddianame hazırlığını imkânsız hale getirdiğini belirterek yeni bir bilirkişi heyeti talep etti:
“İlk raporda otel, yangın güvenliği eksiklikleri nedeniyle ‘asli kusurlu’ bulunuyor. İkinci raporda bu kritik tespitlere hiç değinilmiyor. Üstelik yangının başlangıç noktası da yanlış belirlenmiş.”
Çokal ayrıca yangının çıktığı alanın başka bir şirkete ait olduğunu belirten sözleşmelerin dosyada mevcut olduğunu, buna rağmen raporda Yahya Üsta’nın şirketinin sorumlu gösterilmesinin hukuken kabul edilemez olduğunu vurguladı:
“Alt kiralama ilişkisi, ana binanın yangın güvenliği sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Bu sorumluluk bina malikine aittir.”
“Ailenin Toprağı Kurumadan Tazminat Talebi”
Çokal, otel sahiplerinin aileye başsağlığı mesajı bekledikleri bir dönemde, tazminat talebiyle ara buluculuğa başvurmalarının insani olarak da kabul edilemez olduğunu belirtti:
“Aile daha yasını tutarken böyle bir talep ile karşılaşmak tarifsiz bir acı yarattı.”
Adalet Arayışı Sürüyor
Kervansaray Oteli yangını, yalnızca büyük bir aile trajedisi değil; Türkiye’deki yapı güvenliği, denetim süreçleri ve bilirkişilik kurumuna duyulan güven açısından da ciddi bir sınav niteliği taşıyor.
Türkiye’nin “ucuz ölümler ülkesi” olmaktan çıkması; bilimin, vicdanın ve adaletin hakkıyla işlemesi gerektiği çağrısı bir kez daha yükseliyor.
Murat TÜZEL
CHP İstanbul Kültür ve Turizm Komisyonu Başkanı
Şişli Kent Konseyi Turizm Komisyonu Başkanı
Dünya Seyahat Gazetecileri ve Yazarları Federasyonu Üyesi

