Taha Akyol


Devlette partizanlık

CB sisteminde ise, Bakan Yardımcısı’nı partili Cumhurbaşkanı tek imzayla atamaktadır… Daha önemlisi Adalet Bakan Yardımcısı için “adlî yargıda hakimlik ve savcılık mesleğinin birinci sınıfına mensup olmak” şeklindeki liyakat şartı da kaldırıldı!


Geçen hafta çıkan bir kanunla Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı’nın unvanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı olarak değiştirildi. CB Hükümet Sistemi ile nasıl bir yapı kurulduğunu gösteren bu fevkalade önemli olay, maalesef yeterince dikkat çekmedi.

Halbuki CB sisteminde, devlet idaresindeki yerleşik kuralların nasıl gevşetilerek partizanlığın nasıl kurumlaştırıldığını görmek için bu olay çok önemli bir örnekti.

Hemen bütün üst düzey kamu bürokrasisinde liyakatin yerine siyasetin öne geçmesinin bir özetidir bu…

LİYAKAT ŞARTI

CB sisteminde, bakanlıklardaki geleneksel müsteşarlık kurumu kaldırıldı. Yerine Bakan Yardımcısı diye bir kurum getirildi.

Müsteşarla bakan yardımcısı arasında hayati derecede önemli fark şu: Müsteşar ilgili bakanlığın kamu yönetiminde veya yargıda kademelerden geçerek yıllar içinde tecrübe kazanmış bir devlet memuru idi…

Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkında kanun şöyle diyordu:

“Bakanlık müsteşarlığı ve müsteşar yardımcılıklarına, adlî yargıda hakimlik ve savcılık mesleğinin birinci sınıfına mensup olanlar arasından; müşterek kararla atama yapılır.” (2802 Sayılı Kanun md. 37)

CB sisteminde ise, Bakan Yardımcısı’nı partili Cumhurbaşkanı tek imzayla atamaktadır…

Daha önemlisi Adalet Bakan Yardımcısı için “adlî yargıda hakimlik ve savcılık mesleğinin birinci sınıfına mensup olmak” şeklindeki liyakat şartı da kaldırıldı!

Cumhurbaşkanı, böyle bir liyakati bulunmayan diplomalı birini Adalet Bakan Yardımcısı atayabilir…

PARTİLİ ATAMALAR

Bilhassa Adalet Bakanlığı ve anayasaya göre bağımsız ve tarafsız olması gereken HSK üyeliği için mesele son derece önemli. Birinci sınıfa yükselecek kadar hakim-savcı olarak çalışıp adalet mesleğini ve ruhunu özümsemiş biri ile, aynı makama atanmış bir eski iktidar milletvekilinin duygu ve davranışları aynı olabilir mi?

CB sisteminde, bırakın birinci sınıf olmayı bir günlük dahi savcı ve hâkim tecrübesi olmayan bazı eski AK Parti milletvekilleri de Adalet Bakanı Bakan Yardımcısı olarak atanageliyor.

Halbuki Anayasa, HSK üyelerini sayarken Adalet Bakanlığı Müsteşarı diyordu. Bakan Yardımcısı denilmesi anayasaya aykırıydı, iptal edildi. Son düzenlemede sadece bu kelime değişikliği yapıldı. Adlî yargıda hakimlik ve savcılık mesleğinin birinci sınıfına mensup olanlar arasından seçilme şeklindeki liyakat şartını geri getirilmedi. Eski tas eski hamam, sadece ad değişti.

Müsteşar’la Bakan Yardımcısı farkı konusunda Mustafa Oğuzhan Bölükbaşı’nın akademik makalesini tavsiye ederim.

CB SİSTEMİ

CB sisteminin kamu yönetiminde yol açtığı en önemli sorunlardan biri budur: Kanunlarda kamu görevine atamalarla ilgili liyakat şartlarını böyle gevşeterek ve görev sürelerini kâğıt üzerinde bırakarak, siyasal atamaların önünü açtı.

Burada yazdığım Adalet Bakanlığı sadece bir örnek. 3 Sayılı CB Kararnamesi’yle üst kademe kamu yöneticileri ile kamu kurum ve kuruluşlarında, Cumhurbaşkanına, performansını beğenmiyorum diyerek istediği an atama yetkisi verildi. Merkez Bankası’na 20 ayda 4 yönetici, TÜİK’e 5 yönetici atandığını hatırlayın… Dünyada örneği yok.

Cumhurbaşkanı’nın atamaları üzerinde Meclis’in de hiçbir denetim yetkisi yok!

Bunun da dünyada bir örneği yok.

Müsteşarlık makamının kaldırılması, kamu yönetimindeki en büyük hata oldu.

Siyasallaşmış yargıya "bağımsızlık ve tarafsızlık" uyarısı yapan MHP’li değerli hukukçu Feti Yıldız, X hesabındaki açıklamasında müsteşarlığın önemini şöyle anlatıyor:

“Adalet Bakanlığı ilgili bakan yardımcısı ifadesi Adalet Bakanlığı Müsteşarı olarak değiştirildi. Müsteşarlık makamının yeniden ihdasıyla kurum hafızası daha iyi korunacaktır.”

Devlet yönetiminin, tüm kamu kurumlarının buna ne kadar ihtiyacı olduğu apaçık ortada…

Bunu gerçekleştirmek için Adlî yargıda hakimlik ve savcılık mesleğinin birinci sınıfına mensup olanlar arasından şartını hemen kanunla geri getirmek ve liyakatin siyasi tercihten üstün olmasını sağlayacak bir kamu yönetimi reformu şarttır.

‘Darbe anayasası’ falan bugün artık boş laflar; Türkiye’nin acil ihtiyacı buna.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/devlette-partizanlik-1603961