Işıner Güngör


Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve Kobiler

Kobilerimizin ticari performanslarının yükseltilmesi bağlamında Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na da konsantre olunabilir. Burada AB’ye nazaran daha hızlı kararlar alınabilir, prosedürler esnetilebilir.


Ülkeler kalkınmak, ticaretlerini geliştirmek, kültürel ve tarihî bağlarını güçlendirmek için uluslararası ve bölgesel iş birliği teşkilatlarına üye olmaktadırlar. Özellikle dünyada siyasi ve ekonomik açıdan kartların yeniden dağıldığı bir dönemde bu tür iş birlikleri devletlere önemli faydalar sağlamaktadır. 

Son yıllarda ülkemizin Türki Cumhuriyetlerle ve İslam dünyasıyla gelişen ilişkileri, Asya’da yeni iş birliklerine kapı aralıyor ya da olan bağları daha da kuvvetlendiriyor. Ekonomik İş Birliği Teşkilatı (EİT), Türkiye’nin üye olduğu, Asya’dan devletlerin oluşturduğu teşkilatlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. 

İlk kurulduğunda ismi Kalkınma İçin Bölgesel İş Birliği Platformu olan Ekonomi İşbirliği Teşkilatı; Türkiye, İran, Pakistan devlet ve hükümet başkanlarının inisiyatifi ile 1964’te faaliyete geçmiştir. Platform ile bölgesel ekonomik durumun iyileştirilmesi hedeflenmişti. İran’daki devrim sonrası kesintiye uğrayan platform, hukuki altyapısını güçlendirilmesiyle ve güncellenen yönetim anlayışıyla 1985 yılında Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ismini almıştı. O tarihten günümüze yeni ismiyle bölgesel ekonomik iş birliğini geliştirmeyi sürdürmektedir. 

Yıllar içerisinde diğer devletlerin de katılımıyla üye sayısı çoğalmıştır. Hâlihazırdaki üyeler arasında Türkiye, Pakistan, İran, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan ve Afganistan vardır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ise gözlemci üye statüsündedir. 

Teşkilatta dönemsel olarak adlandırabileceğimiz devlet başkanları ve dışişleri bakanları toplantılarının yanı sıra ihtiyaç hâlinde farklı bakanlıklar düzeyinde toplantılar da düzenlenmektedir. Tüm bu toplantıların neticesinde sektörel kararlar alınmakta ve kararların uygulanması için iş birliği projeleri tesis edilmektedir. 

Bilindiği üzere EİT’in 17’nci ve son zirvesi 4 Temmuz 2025 tarihinde Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinin Hankendi şehrinde yapıldı. Zirvenin teması ise “Sürdürülebilir ve İklim Değişikliğine Dayanıklı bir Gelecek için Yeni Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Vizyonu” olarak belirlendi. Zirvenin bir zamanlar işgale konu olan Karabağ bölgesinde yapılması, Azerbaycan ve Türk dünyası için sembolik değeri büyüktü. Çünkü bir zamanlar işgalden bahsedilen topraklarda şimdilerde bölgenin iyiliğini amaçlayan projeler konuşuldu. Zirve vasıtasıyla Karabağ’ın ebediyen Azerbaycan’a bağlı olduğu uluslararası arenada bir kez daha vurgulandı.

Kurucu üye olduğumuz iş birliği teşkilatında üyelerin toplam nüfusu 460 milyondan fazla olup kapladığı alan ise yaklaşık 8 milyon kilometrekaredir. Bunların yanında, Teşkilatın üye ülkelerinin toplam gayri safi yurt içi hasılası önemli düzeydedir. Nüfus, coğrafi alan genişliği ve milli gelir gibi parametreler teşkilatın ekonomik potansiyeline ilişkin olumlu ipuçları vermektedir. Üye devletlerden bazıları çağımızdaki modern hayata entegre oldukça tüketim harcamalarını da artırmaktadırlar. Özellikle imalat sanayinde kalitesiyle ve ulaşılabilir fiyat anlayışıyla kendisini kanıtlayan ülkemiz, sahip olduğu markalar kanalıyla üye ülkelerin piyasalarında vazgeçilmez yeri vardır. Bu ülkelerde alışveriş merkezlerinde ve pazarlarında onlarca Türk markasını görebilmek mümkündür.

Şunu net söyleyebiliriz ki büyük firmalarımız üye ülkelerde sağlam temellere sahiptir. Bahse konu ülkelerde mağaza açıyorlar, üretim yapıyorlar ve ihracatta rol alıyorlar. Bu durumu küçük ve orta boy işletmelerimiz (KOBİ) için de belli oranda uygulayabilsek mühim kazanımlar elde edilebilir. Ülkemizde tüm işletmelerimizdeki payı % 99 seviyesinde olan Kobilerimiz, Türkiye ticaretinin bel kemiğidir.
Genellikle ülke olarak en büyük ihracat pazarı olan Avrupa Birliği’ne (AB) odaklanılmaktadır. Kobilerimizin ticari performanslarının yükseltilmesi bağlamında Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na da konsantre olunabilir. Burada AB’ye nazaran daha hızlı kararlar alınabilir, prosedürler esnetilebilir. 

Kobilerimiz için EİT üye devletlerinde pazara entegre olabilecekleri, oradaki iş dünyası ile koordineli şekilde birbirlerini tamamlayabilecekleri projeler üretilebilir. Bu doğrultuda başta ülkemiz olmak üzere bölge için hatırı sayılır bir katma değer elde edilebilir. Kobilerin palazlanması Türkiye ekonomisinin büyümesidir gerçeğini gözden kaçırmamakta yarar var.