Taha Akyol


Erdoğan ve faiz

"İnsanlığı faize mahkûm eden küresel sisteme itiraz etmek, yerilecek değil, takdir edilecek vakur bir tavırdır." Fakat bizdeki faiz bugün "küresel sistemdeki" faizin kabaca on katı! Bizim faiz sorunumuzun temelinde yine bizim enflasyon sorunumuz var.


Cumhurbaşkanı yine faizden şikâyet etti. Gerçi "faiz sebeptir…" demedi ama daha sert ifadeler kullandı:

"Faizsiz ekonomi özlemimi bundan sonra da gür bir seda ile dillendirmeye devam edeceğim…

Faize dayalı bir ekonomik sistemi meşru göremeyiz…"

Bu sözlerini okurken kaygılandım, "bugünkü programa karşıyım" da diyecek miydi?!

Yok demedi. Anlaşılan, bir taraftan Mehmet Şimşek ve Merkez Bankası eliyle yüksek faiz politikasını yürüterek enflasyonu indirmeye çalışırken diğer taraftan böyle konuşarak kendi seçmenine sesleniyor.

Fakat Türkiye’deki en yetkili, hatta tek yetkili makamın böyle konuşması, uygulanmakta olan ortodoks politikaya güvensizliği artırmaz mı? Nitekim bu sözlerin ardından borsa iki puan düşmedi mi?

Erdoğan’ın "faiz hayatın gerçeğidir… faiz acı ilaçtır" gibi sözleri de çoktur. Neyse…

KÜRESEL SİSTEM?

Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu, Cumhurbaşkanı’nın şu sözleri:

"İnsanlığı faize mahkûm eden küresel sisteme itiraz etmek, yerilecek değil, takdir edilecek vakur bir tavırdır."

Fakat bizdeki faiz bugün "küresel sistemdeki" faizin kabaca on katı! Bizim faiz sorunumuzun temelinde yine bizim enflasyon sorunumuz var. Bizdeki faizin de enflasyonun da "küresel sistem"le ilgisi yok. Bizim yanlış ekonomi politikalarımızın eseridir, yüksek enflasyon belası da yüksek faiz belası da.

Hemen belirteyim "katılım bankacılığı"na sempatiyle bakıyorum. Sermaye birikimi ve finans piyasası yufka olan ülkemizde hukuka uygun her türlü birikim ve finansman yararlıdır.

Ama bütün bir ekonomiyi "katılım" kavramına bağlamak mümkün değildir.

Dünya tarihinde de böyle.

Arap tarihini pek bilmem ama bizde, Selçuklulardan bugüne daima faiz uygulaması oldu. Bazen ticari faiz, bazen maalesef tefeci faizi…

Selçuklulardaki faiz sözleşmelerini merhum hocamız tarihçi Osman Turan yayınlamıştır.

TARİHTE NASILDI?

İslam’da "riba"nın haram olduğu tartışmasız bir gerçektir. Adına faiz denilen her şey "riba" mıdır? Bunun doğru cevabını bulmanın yolu, hem tarihe hem iktisat ilmine bakmaktır.

Kanuni Süleyman ve Şeyhülislamı Ebussuud Efendi, para vakıflarının yüzde 12’ye kadar faizle kredi vermesini meşru kabul etmişlerdi Kanuni veya Ebussuud, bugün faiz denilen her şeyi haram sayan, emirle faiz indirterek enflasyonu patlatan Müslümanlardan daha mı az imanlı, dini konularda daha mı az bilgiliydiler?!

Hangi gerekçelerle bunu meşru saymışlardı, bakmak gerekmez mi? Kaldı ki, 16. Asırdan önce de para vakıflarının faizle kredi vermesini meşru sayan yaygın uygulamalar ve fetvalar vardı. 8. Asırda İmam Züfer bunlardan biridir ve Ebussuud Efendi’nin referansıdır.

Hele de zamanımızda devletlerin enflasyonu kontrol altında tutmak için kullandığı "para politikası"ndaki faizle kişilerarasındaki borç-alacak ilişkilerindeki riba aynı olabilir mi?

ABDÜLHAMİD ve FAİZ

Saltan II. Abdülhamit, çökmekte olan devleti toprak tavizleriyle yaşatan usta bir diplomat, gayretli bir modern eğitimciydi. Bazı İslamcılar ona yüksek uhrevi mertebeler de verirler. Onun faiz politikasına bir bakalım.

Abdülhamid 3 Nisan 1887’de çıkardığı "Murabaha Nizamnamesi" ile azami faiz haddini 9 olarak kanunlaştırmıştır. Şeyhülislam Üryaniza Mehmet Esad Efendi’dir. Şeyhülislam’ın tasvibiyle Nizamname yayınlandığı gibi, ulemadan hiç kimse de itiraz etmemişti.

Bu konuda, Mehmet Said Hatiboğlu Hocamızın "İslam’ın Aktüel Değeri Üzerine" adlı değerli eserine bakabilirsiniz. (Otto Yayınları, s. 62, dn.)

Daha önce yüzde 12 olan resmi faiz, o zaman bir tür IMF gibi işlev yapan Düyun-ı Umumiye’nin kurulması üzerine, Osmanlı ekonomisine güven artmış, resmi faiz azami yüzde 9’a inmişti. Abdülhamid döneminde yüzde 4’e kadar düştüğü görülen faiz uygulamaları hakkında Ziya Karamursal’ın "Osmanlı Mali Tarihi Hakkında Tetkikler" adlı kitabına bakabilirsiniz.

"Faiz" deyince dardaki bir insanı fahiş faizli ödünç veren tefeci ile, devletin "para politikası" enstrümanı olan faiz aynı olabilir mi?

Hele de "sürekli faizle mücadele" eden bu iktidar döneminde faizin yüzde 40’a, bütçedeki faiz giderinin 2 trilyon liraya çıkması, araştırılması gereken bilimsel bir konudur, "nass" konusu değil.

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/erdogan-ve-faiz-1604081