Feti Yıldız MHP’nin Hukuk İşlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Son dönemde, halk nezdindeki güveni yerlerde sürünen Yargı’ya ilişkin değerlendirmeleri ile öne çıkıyor.
Belli ki sorumluluk duyan bir siyasetçi olarak kamuoyu önünde siyaset yapıyor; dolayısıyla bir şey söylüyorsanız, her sözünüz mevcut bir soruna tekabül ediyor olmalıdır.
Feti Yıldız bu açıklamalarında çok temel hukuk kurallarını anlatıyor. Bunların tamamı aslında hukuk metinlerinde yer alıyor, ama bir politikacı çıkıp bunları yeniden yeniden kamuoyu ile paylaşıyor.
Bir anlamı var kuşkusuz. Hatırlatıyor, ikaz ediyor, en nazik ifadesiyle “sorunlar var bu alanlarda” diyor.
Bir kısmını sosyal medya mesajlarıyla dile getirdi, bir kısmını da son olarak Meclis’te Adalet Bakanlığı bütçesi görüşülürken ifade etti.
Feti Yıldız, Meclis’teki konuşmasında, “Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir” diye bitirdiği cümleler dizisinin önüne adeta “Şunlar olursa…” şartını koyarcasına şöyle bir sıralama yaptı:
-Bütün yargılama önlemleri gibi tutuklama da geçici niteliktedir. Tutuklama bir ceza değil, maddi gerçeğe ulaşmada ceza davasının yürütülmesinde ya da ileride verilecek bir olası cezanın infazını sağlayan geçici bir araçtır. Kişi özgürlüğü ve güvenliğini sınırladığı için çok dikkatli hareket edilmeli, bin düşünerek bir kere karar verilmelidir.
-Suçsuzluk karinesinin esas alındığı,
-Şüpheden sanığın faydalandığı,
-Bağımsız ve tarafsız mahkemelerde doğal hakimlerin görev yaptığı,
-Davaların makul sürede sonuçlandığı,
-Delillerin vasıtasız olduğu,
-İnsana saygının olduğu,
-Kurucu adaleti kuran,
-Yargı denetimine bağlı olan,
-Özel-aktüel-geçici durum gözetmeyen, soyut şekilde uygulayan,
-Ceza yargılamalarında yanlış delille doğru sonuca varılmasının mümkün olmadığını defalarca söyledim. Delilsiz ispatla bir vaka ancak zan ve tahminden ibaret kalır diye kürsüden altını bir defa daha çizmek istiyorum.
-İnsan onurunu koruyan, ceza hukukunun bir cezalandırma hukuku değil, koruma hukukunu benimseyen devletler hukuk devletidir.“
Feti Yıldız sosyal medya mesajında da önemli temel hukuk kurallarını kamuoyu ile paylaştı. Şöyle ki:
-Gizli tanık beyanlarının tek başına hükme esas alınmaması hukukumuz için büyük bir kazanımdır. Buna mecbur kalınmadan başvurulmamalıdır. Başvurulduğu takdirde savunma hakkına saygı gösterilmeli, sanığın gizli tanığa soru sorma hakkını mutlaka gözetmeliyiz."
-Maddi hakikate ve adalete ulaşmanın yegane yolu, hukukun evrensel ilke ve esaslarına bağlı kalmaktır.
-Ceza Muhakemesi yanlış delille doğru sonuca ulaşılmasını reddeder.
-Delilsiz ispat, maddi vakaya uygun olsa bile zan ve tahminden ibarettir.
-Bütün yargılama önlemleri gibi, tutuklama da geçici niteliktedir.
-Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkını sınırlandıran çok ağır bir koruma tedbiri olması nedeniyle, tutuklama tedbirine sıkı şartlar altında, geçici, çok dikkatli ve özen gösterilerek başvurulması gerekir.
-Ölümcül seyir izleyen hastalığı olanlar cezaevi koşullarında tedavi edilemez. Ağır hastalığı olanları, engelli ve yaşlı mahkumları sürekli cezaevinde tutulmak demokratik hukuk devletinin iş ve işlemi olamaz. –
Adaleti sağlamak bir söylem değil eylem meselesidir. Adaletin gerçekleşmesi gerçekleştiğinin de görülmesi gerekir.
-Hakkı tespit ve teslim anlamında Hazreti Ömer’in Basra’ya hakim olarak tayin ettiği Emir Musa’ya yazdığı mektupta bu uyarıyı görürüz. Hazreti Ömer’e göre; Uygulanmayan bir hakkı söylemenin, icra edilmeyen bir hükmü vermenin faydası yoktur."
-AİHM, ihlal kararlarının hangi seçenek benimsenerek yerine getirileceği konusunda devletlerin takdir yetkisine müdahale etmediği, ancak seçenek yoksa ihlalin giderilmesi için alınması gereken tedbiri doğrudan gösterdiği bilinen bir husustur.
-Hak ihlali tutuklama sebebiyle oluşmuş ise, ancak tutuklu kişi tahliye edilerek ihlale son verilebilir. Bu durumda başka bir seçenek yoktur.
-Tutuklunun AİHM kararı doğrultusunda ihlalin kaldırılmasına yönelik verdiği dilekçelerin makul süre içerisinde incelenerek karar kurulması gerekir. Buradaki makul süre keyfi süre değildir.”
Bunların tamamı, daha önce de işaret ettiğim gibi, hukuk metinlerinde olan, bu iktidarın çıkardığı pek çok yargı reform strateji belgesinde altı çizilen hususlardır. Eminim ki iktidarın Ak Parti kanadında da, Feti Yıldız gibi bu konularda söz söyleyecek pek çok isim vardır.
Feti Yıldız’ın hakkı Feti Yıldız’a… Uygulamalardaki hukuksuzluğu o görüyor ve o gerçek bir hukukçu tavrıyla doğru bildiğini ortaya koyuyor. Biraz iktidar ortağı olmanın çekincesiyle… Yani adresleri yeterince göstermeyerek… Ya da “nasibi olan alsın” nezaketiyle…
Ama Türkiye’de olmaz öyle… Adresleri vermezseniz kimse üstlenmez süreçlerdeki çarpıklığı… Siyasi getiri hesabı her şeyi alır götürür, hukuku da… İnsanlar da kıvrana kıvrana mahvolur sağlıklı işlemeyen Yargının çarkları arasında…
Baksanıza kin motive ediyor Yargıyı, siyasi hesaplar motive ediyor… “Düşman hukuku – İkili hukuk” diye değerlendirmeler girdi Yargı işleyişine…
Feti Yıldız “ortaya karışık” konuşmadığına göre birileri üstüne alınmalı bu değerlendirmeleri - çağrıları… Mesela İBB iddianamesini kesinleşmiş gerçekler gibi suçlama aracı haline getiren iktidar ortağı siyasi liderler gibi…
Feti Yıldız’ı kutluyorum bu ahlâklı çıkışları için…
https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/feti-yildiz-kime-sesleniyor-1606159

