Murat Muratoğlu


Grev hakkı var ama yasak!

Grev kararı madem bu kadar tehlikeli ve madem bir imza ile iptal edilebiliyor, o zaman Anayasa’dan tamamen çıkartılsın. Hatta teklif edilmesi dahi yasaklansın. Hal böyleyken sendikalar da kapatılsın. Bari boşuna aidat toplanmasın.


Anayasa diye şık ciltli bir kitap var. İçinde “grev haktır” falan yazıyor, ne yalan söyleyeyim şık da duruyor. Anlaşılan o ki, yabancı heyetler falan geldiğinde, “Bakın bizde ne kadar da çok demokrasi var” diye vitrinde göstermek için tutuluyor. Yoksa başka bir mantığı yok.

Sen Anayasa’daki o ayrıntılara pek takılma. Uygulama belli… Sus, çalış, sabret, şükret, oy ver. Hakkını aramak mı? O konulara fazla takılma… Bekleme yapma… Devam et.

***

Nitekim Türkiye Maden İşçileri Sendikası’nın başlatacağı grev, “milli güvenliği bozucu” bulunduğu için Cumhurbaşkanı imzasıyla ertelendi.

Düşünsenize, yerin yedi kat dibinde üç kuruşa canını ortaya koyan madenci, insanca yaşayacak bir ücret isteyince birden ülke için en büyük tehdit oluverdi.

Sen dünyanın en riskli işini yap, ülkeye milyarlarca dolar kazandır, sonra masaya oturduğunda kimse taleplerini kaale almasın! İnsanın zoruna gider tabii…

***

Açıp bakıyorsun Fransa’ya, emeklilik yaşını iki yıl uzattılar diye milyonlarca insan sokağa dökülüyor, hayat felç oluyor. Kimse çıkıp da “Vay efendim, milli güvenlik elden gidiyor” demiyor.

İngiltere’de doktorundan demiryolu işçisine kadar yarım milyon kişi aynı anda greve gidiyor. Onlara “vatan haini” değil, “hak arıyorlar” diyorlar. Bizde ise işçi “geçinemiyorum” dediği anda konu kapatılıyor.

Nasıl? Geleneksel olarak sihirli “milli güvenlik” tanımı hemen görevi devralıyor. Zaten ne zaman birileri hakkını aramaya kalksa, hooop diye o ortaya çıkıyor.

***

Hani “yasakları kaldıracağız” diye çıkılan bir yol vardı ya… O yol, patronların villasına çıkan özel bir otoyola dönüştü. İşçinin hakkını araması “tehdit”, patronun vergi borcunun silinmesi “teşvik” oldu.

Hep “Eski Türkiye’yi gençlere anlatın” diyor ya… Anlatalım. Gidelim 1988 yılına…

Grevdeki darphane işçilerine destek için “grev gözcüsü” yeleğini giymiş bir Recep Tayyip Erdoğan... Mikrofon elinde, “Zulme karşı mücadele inancımızın gereğidir.” diyor. İnsan onurundan, alın terinin kutsallığından bahsediyor. O günkü zulümle bugünkü arasında ne fark var? Yoksa konum değişince, zulmün tanımı da mı değişiyor?

***

Aman ha! Madenciler grev yaparsa sınırlarımız tehlikeye girer, sistem çöker… Sakın ha!

Grev kararı madem bu kadar tehlikeli ve madem bir imza ile iptal edilebiliyor, o zaman Anayasa’dan tamamen çıkartılsın. Hatta teklif edilmesi dahi yasaklansın.

Hal böyleyken sendikalar da kapatılsın. Bari boşuna aidat toplanmasın. İşçi üç kuruş maaşını onlara kaptırmasın. Hiç değilse parası cebinde kalsın!

https://www.nefes.com.tr/yazarlar/murat-muratoglu/grev-hakki-var-ama-yasak-52124