Anadolu’nun ücra bir yerindesiniz ve bir evladınız var.
Evladınız zeki bir çocuk ve okumak istiyor. Derslerinde hayli başarılı.
Ne yapacaksınız?
***
Yıl 1988… Samsun 100. Yıl Lisesinden mezun olup İstanbul İktisat Fakültesini kazandım. Kalacak yerim yoktu.
Dershane hocaları “bizim evlerimiz ve yurtlarımız var; oralarda kalabilirsin” dediler. Hayatımda Samsun il sınırları dışına ilk kez çıkıyordum.
İstanbul’a geldim ve bir eve getirdiler beni. Gece ilerlediğinde evin reisi denilen kişi benimle özel konuşmak istediğini söyledi. Konuşma tabii ki “o yasak, bu yasak” şeklindeydi. Kısaca bana “insan olarak yaşamak yasak, düşünmek yasak, inek olup bize itaat edeceksin” içerikliydi.
O gece saat 02:00’de Beyazıt meydanında valizlerin üzerinde otururken buldum kendimi. Esaretten kaçmış, nefes alabiliyor ve özgür bir insanlığa adım atabilmenin sevincini yaşıyordum. Nereye gideceğim, nerede kalacağım çok önemli değildi; beni esir almak istemişler ama ben esir olmamıştım.
Yıllar sonra o örgütlü yapılardan çıkanlarla kol kola ülkeyi cehenneme çevirmişti bu iktidar. Zekeriya Öz’e verilen zırhlı aracı düşünün. Zekeriya Öz’ün doğrudan kimlerle görüştüğünü ve operasyonel gücü nereden aldığını düşünün.
Ama sonra onlara “paralel yapı” dediler; sonrasında da FETÖ olarak ilan ettiler.
Benim yarım gecede anladığım yapıyı iktidar 10 senede anlayamamıştı. Büyük zeka…
Zaten hep “kandırıldık” demelerinden çözme kabiliyetlerini görebilirsiniz.
***
Bir toplumun kalkınmasında, refaha ulaşmasında “fırsat eşitliği” çok çok önemlidir. Zeki insanların imkan bulup okuması mesela önemlidir. Okuduktan sonra da hak ettikleri yelere gelmesi…
Burada ilk şart okumak…
Okumak için şartlardan biri de kalacak yer bulmak.
Özellikle Erdoğan’ın “Nass Ekonomi Modeli” ile ülkemizde gayrimenkul fiyatları adeta uçup gitti. Konut fiyat artışı doğal olarak kira fiyatlarına da yansıdı.
Grafikte verdiğim gibi hem kira hem de üniversite ücreti döviz bazında 3 kata yakın artış gösteriyor.
Avrupa’da bile 4-5 bin dolar olan ücretler bizde 15-20 bin dolara çıktı.
Şimdi soralım: Fakir edebiyatı yapan iktidarın cevap vermesi gerekiyor: Nasıl okuyacak Anadolu’daki bir genç bu okulu?
Siz şimdi yetmemiş bir de yurtları kapatma derdine düşmüşsünüz. Diyorsunuz ki “Belediyeler yurt yapmasın, yurt işletmesin”
Hiç aklınız alıyor mu?
Belediyeler kreş yapmasın, belediyeler sosyal yardım yapmasın, belediyeler aşevi açmasın… Kısaca belediyeler Milletin mikro sorunları ile ilgilenmesin.
Oysa sizler ekranlarda bolca fakirliği öven edebiyatla din-iman; vatan-millet diyerek bu toplumu avutabiliyordunuz.
Ne gerek var Milletin ihtiyaçlarını gidermeye…
O çocuklar tarikat-cemaat yurtlarına esir düşsün ki, istediğiniz ‘dindar ve kindar’ nesil yetişsin.
BELEDİYELER KİLİT
Bir toplum genel yönetim ve yerel yönetim ile yönetilir.
AK Parti yerel yönetimleri kaybetti.
Özgür Özel’in deyimi ile söyleyeceğim: “Maçı kaybeden Erdoğan topu alıp keseceğim diyor.”
Yani şu dönem belediyeler Erdoğan’ın deyimi ile “SİLKELENİYOR”
Genel vergilerden belediyelere düşen paylardan kesinti üzerine kesinti yapılıyor. Bütçeler adeta kilitlendi.
Şimdi Belediyelere diyecekler ki, Vali ve Kaymakamlar o yerel halkı size oy vermelerine rağmen sizden iyi bilir; Belediyeleri vali ve kaymakamlar örtülü şekilde yönetecek. Belediyelere Örtülü Kayyum Sistemi getirilecek.
Artık belediyeler Millete dokunamasın ki, iktidar din-iman; vatan-millet edebiyatını rahat yapabilsin.
Çocuklar okuyamamış, yurt bulamamış kimin umurunda.
Bir adamdan (İmamoğlu) bu kadar da korkulmaz ki…
https://www.karar.com/yazarlar/ibrahim-kahveci/imamoglu-korkusu-ve-ogrencilerin-yurt-sorunu-1603955