Taha Akyol


“İslam’ı sömüren siyaset”

“Başta Mansur olmak üzere, Abbasi halifelerinin birçoğu İslam adına, gerçek hak davacıları olan büyük ruhları çiğnediler, sayısız cinayetler işlediler. Allah’a inanmış nice başlar kopardılar…”


Bu başlık bana ait değil. Büyük hocalarımızdan merhum Nurettin Topçu’ya ait.

Ne zaman yazmış? Ocak 1971’de.

Yazıldığı zaman bakımından değil, çözülmemiş tarihi soruna neşter vurduğu için önemli.

Başta Mansur olmak üzere, Abbasi halifelerinin birçoğu İslam adına, gerçek hak davacıları olan büyük ruhları çiğnediler, sayısız cinayetler işlediler. Allah’a inanmış nice başlar kopardılar…”

Tabii bunlar kendilerine sadık hizmetkârlar da bulmuşlardı…

Bunların etrafında vicdansız kazançları hak, cinayetleri meşru, merhametsizliği mübah göstermeye kabiliyetli mürailerden ibaret, gözleri devlet hırsıyla kararmış bir sözde din adamları sınıfı meydana geldi. Ulema denilen bu kara kaplı kitap taşıyan dalkavuklar güruhuna dayanan halifeler İmam-ı Âzam ile Hallac-ı Marsur’un insafsız katilleri oldular.

Topçu’nun bu satırlarını, Ezel Elverdi ve İsmail Kara’nın yayınladığı iki bin sayfalık “Tarih Sırasına Göre Bütün Yazıları, Nurettin Topçu” adlı kitaptan aldım. (Cilt II, .1893)

İSYAN AHLAKI

Nurettin Topçu, akademisyen bir tarihçi ya da sosyolog gibi “objektif gözlemci” olarak kalmazdı. Gördükleri karşısında sert ahlaki tavır koyan bir “isyan ahlakı”nın sahibi, müellifi ve hatta zamanımızda önderi idi.

Yazılarında daima sağlam bir ahlakilik, idealist bir coşku vardır.

Topçu’nun, yıllar önce okuduğum “Garbın İlim Zihniyeti ve Ahlak Görüşü” adlı kitapçığını yeni yayında tekrar okudum. “İsyan” kavramını ruhun ve aklın başkaldırması diye anlatıyor, “Halife Ömer gibi, Pascal ve Gandhi gibi kahramanlar”ı örnek veriyor, aklın iskolastiğe isyanını da bu bağlamda övüyordu:

İmam-ı Âzam’ın ve Hallac’ın ölümlere götüren ideal yolundaki cihatları nasıl isyan ise, Rönesans’ta sanatların eski çerçeveleri kıran hamlesi ve ilimlerin skolastik halkasını koparmaları da insanlığın büyük isyan hareketleridir.” (Cilt I, s. 785)

Şu satırlar da merhum Topçu’nun:

Yeryüzünün en sarsılmaz saltanatı aklın saltanatıdır. Akıl, hem herkese hem de Allah’a hesap vermesini bilen sultanımızdır. Kaderimizin sırrı onda saklıdır. Bütün dinlerin müşterek Allah’tan ilk mürşidi odur…” (Cilt I, s.676)

SARSICI FİKİRLER

Bugün merhum Topçu’yu okuyan ortalama dindarlar arasında, onun vahdet-i vücut ve Muhyiddin Arabi hakkında yazdıklarından, ‘resmi din’e yönelttiği eleştirilerden, aklı ve bilimi böylesine savunmasından şaşıranlar, sarsılanlar olabilir.

Akıl ve bilimi böylesine savunan Topçu’nun bir mümin olması da pozitivistler arasında şaşkınlık yaratabilir.

Üniversite yıllarımda merhum Topçu’nun konferanslarını dinlerdim. “İslam sosyalizmi, Anadolu Sosyalizmi” konulu konferanslarını Beyazıt Meydanı’nda Beyaz Saray’ın çatı katındaki konferans salonunda şaşırarak, sarsılarak dinlemiştik.

Ateşli milliyetçi ve anti komünist gençlerdik. Nereden çıkmıştı bu sosyalizm?

Fikirlerin gelişmesi için şaşırmanın, sarsılmanın, arayışlara düşmenin ne kadar değerli olduğunu zamanla anlayacaktım.

Topçu’nun 1961’de, Menderes’in idam edildiği karanlık günlerde çıkan “Yarınki Türkiye” adlı kitabının takdim yazısını Ali Fuat Başgil yazmıştı. Topçu bu kitabını “Anadolu davasının mübeşşiri Erzurumlu Hüseyin Avni Ulaş’ın büyük ruhuna” ithaf etmişti.

Ağır gelmiş, okuyamamıştım. Sonraki yıllarımda okuduğumda anladım, hissettim, kavradım. “Topçu okuru” oldum.

Topçu’nun “Kin ile din birleşmez” başlıklı makalesi aklımdan hiç çıkmadı, siyasetin daima kamplara ayırdığı bu topraklarda bunu anlamaya daima ihtiyacımız vardır. (Cilt II, s. 1778-1781)

ÂKİF VE HÜSEYİN AVNİ

Topçu’nun hayırlı talebeleri Ezel Elverdi ve İsmail Kara’dan bir ricam var: Topçu’nun Mehmet Akif ve Hüseyin Avni Ulaş hakkındaki makalelerini tamamını iki ayrı kitap halinde yayınlamalarını rica ediyorum.

Bizde “isyan ahlakı”nın ve “hareket felsefesi”nin öncüsü olan Topçu’nun gözünde, Âkif ve Hüseyin Avni, “isyan ahlakı”nın mükemmel örnekleriydi.

Şunu görmeliyiz: Bilgiyle, değişik görüş açılarıyla donanmayan zihinler, kolayca “sürü adamı” olabiliyor. Bir şeyhe, bir lidere, bir ideoloğa kapılıp siyaset ve ideoloji arabasının önüne at gibi koşularak hayat geçiriyorlar. Dünden bugüne böyle geçip giden zamanları hatırlayın.

Çoğunluğumuzun evinde okunmuş kitaplardan oluşan kitaplıklar yer almadan düze çıkamayacağız diye korkuyorum.

Büyük beyinlerin eserlerini mutlaka okumalıyız.

butun-yazilar.jpeg

https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/islami-somuren-siyaset-1605194