İstanbul’un halen cezaevinde tutuklu bulunan büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, 35 yıl önce mezun olduğu İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diploma iptal edilmişti, biliyorsunuz…
Üniversitenin yönetim kurulu tarafından, 25 Mart 2025 tarihinde; aynı durumdaki 27 kişinin diplomasıyla birlikte…
Geçen Cuma günü de, İstanbul Üniversitesi rektörlüğü, diplomaları e-devlet veri tabanından sildirmiş…
İmamoğlu’nun avukatları, bir türlü kendisine bildirilmediği için, karara itiraz edemiyorlardı; 50 gün sonra gelen bu işlemle iptalin iptali süreci herhalde başlayabilecek…
Süreç tamamlanıp kararın yanlış olduğu mahkeme tarafından tescil edilene kadar, Ekrem İmamoğlu ‘lise mezunu’ muamelesi görecek…
Tabii süreç öyle sonuçlanırsa…
Önemli mi?
Cumhurbaşkanı adayı olmasa, partisi CHP onu aday ilan etmese, 15,5 milyon insan aday adaylığına onay vermese önemli olmazdı; ancak mevcut anayasaya göre, cumhurbaşkanı seçilebilmek için lise mezuniyeti yeterli değil, yüksek öğrenim de görmüş olmak gerekiyor…
Dolayısıyla, diplomasının iptali işlemi mahkemece iptal edilmezse, yapılacak ilk seçimde İmamoğlu aday olamayacak…
35 yıl önceki mezuniyetin geçersiz sayılmasını getiren diploma iptalinin siyasi hayatta böyle bir sonucu bulunuyor…
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kullandığı sözcük ‘telef’ idi, hatırlayalım…
Türkiye 18 Mart 2025 tarihinden bu yana diploma iptalini bu yönüyle tartışıyor.
Genel tespit, Ekrem İmamoğlu’nun 35 yıl önce aldığı diplomasının şimdi iptal edilmesinin, cumhurbaşkanlığı adaylığının önünü kesmek niyetiyle ilişkili olduğu…
Zaten birileri, yine bir diploma durumuyla ilgili bir örnek olay bulmuşlar: şimdi Meclis’te AK Parti sıralarında oturan bir politikacının ABD’de okurken yatay geçiş yoluyla Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesine kaydı yapılan kızıyla ilgili bir CİMER ihbarına, üniversite, “Sorumluların eylemlerinin disiplin ve ceza hukuku bakımından zamanaşımına uğraması nedeniyle…” gerekçesine sığınmış…
Böylece, politikacının kızının 22 yıl önce aldığı ve halen o sayede tabiplik yaptığı diploması iptal edilmemiş…
Ekrem İmamoğlu için gözardı edilen hukuktaki ‘zamanaşımı’ kuralı, AK Partili politikacının kızı için çalışmış…
Hacettepe Üniversitesi’nin verdiği kararda bir yanlışlık yok…
Hukukun önemli kurallarından olan ‘zamanaşımı’ dikkate alınmadan verilen diploma iptali kararı, yalnızca hedefinde bulunan Ekrem İmamoğlu’na uygulansaydı zararı sınırlı kalabilirdi. Oysa ki, aynı durumda olan ve aynı gerekçeyle diplomaları iptal edilmiş 27 kişi daha var…
O 27 kişi içerisinde, yüksek öğrenim diplomaları sayesinde çeşitli görevlerde bulunmuş, makamlar işgal etmiş, askerliğini o düzeyde yapmış ve üst dereceden maaş alarak emekli olmuşlar mutlaka vardır.
Yatay geçiş kolaylığından sadece İmamoğlu’nun devresi mi yararlandı, ondan önceki veya sonraki yıllarda aynı yoldan geçerek diploma sahibi olabilmişler yok mudur?
Diploması İmamoğlu yüzünden iptal edilenlerden birinin sonradan Fransa’nın Sorbonne Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora derecelerini aldığı ve ülkemizin önemli bir üniversitesinde profesör olarak hocalık yaptığı ortaya çıktı.
Şimdi o kadın profesör de lise mezunu durumunda.
Peki de, yıllarca dersinden geçirdikleri yanında notunu kırarak geçirmediklerinin durumu ne olacak?
Fakülte dekanı sıfatı da bulunduğu için diplomasında imzasıyla yer aldığı mezunların durumu?
Diploması iptal edilmiş profesörün dersinden kaldığı için eğitim hayatı kısa sürmüş, bir veya daha fazla öğrenci, ya hak peşinde koşarsa?
Görüyorsunuz, hayli çetrefilli bir durum.
En önemli ayrıntı da şu: Diploma iptalini getiren gerekçe, bazı öğrencilerin Kıbrıs’taki bir üniversiteden İstanbul Üniversitesi’ne hakları bulunmadığı halde yatay geçişlerinin yapılması; iyi de, o geçişi öğrencilerin kendisi sağlamadı. Kıbrıs’taki üniversite ile İstanbul Üniversitesi ve Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) kapı gibi onayları söz konusu…
İstanbul Üniversitesi yatay geçişle öğrenci alacağını gazete ilanlarıyla duyurdu; Kıbrıs’taki üniversite başvuracak öğrencilerini onayladı; YÖK de, İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 51 öğrenci için, “Yatay geçiş şartlarını sağlıyor” raporunu verdi.
Olayın böyle cereyan ettiği ortada.
Neden öğrenciler cezalandırılıyor öyleyse?
Kuyuya atılan bir taşın sebep olduğu derin çalkantı bu…
ABD’de üniversitelerin Trump yönetiminin akılalmaz baskılarına direndiği bir sırada İstanbul Üniversitesi böyle bir karar alabildi.
Bakalım, konu önüne geldiğinde idari yargı ne yapacak?
https://www.karar.com/yazarlar/fehmi-koru/istanbul-universitesi-harvard-gibi-hacettepe-gibi-olamadi-1603813