Murat Tüzel


İSTANBUL’UN KASIRLARI

İstanbul’un dört bir yanı, özellikle Boğaziçi ve kıyı bölgeleri, kasırlar ile çevrilidir. Günümüzde restore edilerek ziyaretçilere açık hale gelen bu yapılar, hem mimari açıdan hem de huzur dolu ortamlarıyla her zaman ilgi odağı olmuştur.


Dünyanın en eski ve en önemli şehirlerinden biri olan İstanbul, doğal ve kültürel zenginlikleriyle göz kamaştırır. Bu zenginlikler arasında Osmanlı Dönemi’nden kalma kasırlar, şehrin tarihi ve mimari miraslarının en değerli parçalarındandır. Kendi dönemlerinde genellikle yerleşim alanlarının dışında, bazen de şehir içinde inşa edilen bu küçük saraylar, hükümdarlar ve önemli kişiler tarafından yazlık olarak kullanılmıştır. Türk İslam mimarisinde yönetici sınıfın gücünü ve zenginliğini yansıtan bu kasırlar, sanat ve mimarlık tarihinin önemli unsurlarındandır.

İstanbul’un dört bir yanı, özellikle Boğaziçi ve kıyı bölgeleri, kasırlar ile çevrilidir. Günümüzde restore edilerek ziyaretçilere açık hale gelen bu yapılar, hem mimari açıdan hem de huzur dolu ortamlarıyla her zaman ilgi odağı olmuştur. Ziyaretçiler, bu kasırlarda gezebilir, özel günlerini kutlayabilir ve bahçelerindeki kafeteryalarda güzel vakit geçirebilirler.

Aşağıda, İstanbul’daki en önemli ve ziyaretçilerin ilgisini çeken kasırları sizin için derledik:

ADİLE SULTAN KASRI
Adile Sultan Kasrı, Üsküdar’daki Validebağ Korusu içinde yer alır. Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz tarafından 1863 yılında, kız kardeşi Adile Sultan’a yazlık saray olarak hediye edilmiştir. Mimarı büyük olasılıkla Nigoğos Balyan’dır. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde çocuk sağlığına yönelik bir preventoryum olarak kullanılmış, günümüzde ise öğretmenevi olarak hizmet vermektedir.

Girişine çift kollu görkemli merdivenlerle ulaşılan yapı, iki katlı ve dikdörtgen planlıdır. Her iki katın ortasında geniş salonlar bulunur ve odalara, servis alanlarına, bekleme odalarına geçiş sağlanır. Ayrıca, Türk sinemasında önemli bir yere sahiptir; 1970’lerde çekilen “Hababam Sınıfı” filmlerine ev sahipliği yapmış ve 2014’te “Hababam Sınıfı Müzesi”ne dönüştürülmüştür.

Ayrıca, kasırın bulunduğu arazi önceden Sultan III. Selim’in annesi için inşa edilen bir bağ köşküne ev sahipliği yapmaktaydı. Zamanla el değiştiren arazi, önce Sultan Abdülaziz’in eline geçti ve burada yeni bir kasır inşa edildi. Bu kasır, Adile Sultan ve eşi Mehmet Ali Paşa tarafından yazlık olarak kullanılmıştır.

AYNALIKAVAK KASRI
Beyoğlu ilçesine bağlı Hasköy sahilinde yer alan Aynalıkavak Kasrı, İstanbul’un en eski ve tarihi yapılarından biridir. İstanbul’un fethi sonrası bölge, geniş bir koruluk içinde bulunuyordu. Kasrın tarihi I. Selim dönemine kadar uzanır. 1613 yılında Kaptan-ı Derya Kayserili Halil Paşa tarafından padişah adına inşa edilmiştir. IV. Murat ve Sultan İbrahim dönemlerinde genişletilmiş, IV. Mehmet döneminde çıkan yangın sonucu yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir.

İki katlı olan yapı, alt katında camekânlı odalar ve Mabeyn Dairesi bulunur. 1730’da Hasbahçe Köşkü de eklenmiştir. III. Ahmet döneminde ikamet eden kasır, zamanla “Aynalı Kavak Kasrı” adını almıştır; çünkü III. Ahmet, aynaları çok severek odalara yerleştirmiştir. 18. yüzyıl sonunda bakımsız hale gelen kasır, IV. Abdülhamid döneminde restore edilmiştir. 1923’e kadar mülkiyetinde kalmış ve daha sonra çeşitli amaçlarla kullanılmıştır.

BEYKOZ KASRI
Beykoz’da, Yalıköy yakınlarında yer alan Beykoz Kasrı, denize doğru teraslar halinde yükselen, yemyeşil bir alanın tepe noktasında konumlanmıştır. Mimarisinde Batı etkisi ve dikkat çekici detaylar bulunur. 1845’te Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa tarafından inşasına başlanmış, oğlu tarafından tamamlanıp 1854’te Sultan Abdülmecid’e hediye edilmiştir.

İki katlı ve simetrik yapıdaki kasrın merkezinde geniş bir sofa bulunur. Bahçesinde serin yaz günleri için tasarlanmış, istiridye kabuklarıyla süslü “dağ hamamı” olarak adlandırılan küçük bir köşk mevcuttur. Başlangıçta padişahların kısa süreli dinlenmeleri için kullanılmış, zamanla resmi misafirlerin ağırlanmasına dönüşmüştür. Osmanlı’nın son dönemlerinde “Yetimler Yurdu” olarak kullanılmış, Cumhuriyet yıllarında hastane ve tedavi merkezi olarak hizmet vermiştir. 2005 yılında kapsamlı restorasyonu tamamlanmış ve günümüzde müze ve etkinlik alanı olarak ziyaretçilere açıktır.

HİDİV KASRI
Beykoz Çubuklu Mahallesi’nde, Boğaz’ın Anadolu yakasında yer alan Hıdiv Kasrı, 1907 yılında Mısır’ın son hidivi Abbas Hilmi Paşa tarafından inşa edilmiştir. Mimari tarzı Art Nouveau olup, yaklaşık 188 bin m²’lik geniş bir koru içinde konumlanmıştır. Abbas Hilmi Paşa, Osmanlı’dan destek alabilmek amacıyla bölgede iki ahşap yalıyı satın almış ve yeni kasır inşa ettirmiştir. Ailesi, 1937’ye kadar burada ikamet etmiş, sonra İstanbul Belediyesi’ne satılmıştır.

Girişte büyük bir mermer çeşme, vitraylı yüksek tavanlar ve dairesel salonlar dikkat çeker. Binada tarihi asansör, zarif çeşmeler ve havuzlar bulunur. Uzun süre bakımsız kalmış olsa da 1984’te restore edilip otel ve restoran olarak kullanılmaya başlanmış, günümüzde ise düğün ve sosyal etkinlikler için tercih edilmektedir.

IHLAMUR KASRI
Beşiktaş ile Nişantaşı arasında yer alan Ihlamur Kasrı, doğal bir dinlenme alanında bulunur. “Merasim Köşkü” ve “Maiyet Köşkü” olmak üzere iki yapıdan oluşur. 1849-1855 yılları arasında, Sultan Abdülmecid’in emriyle Nigoğos Balyan tarafından inşa edilmiştir. Osmanlı padişahlarının ilgisini çeken bu bölge, zamanla daha gösterişli kasırlara dönüşmüştür.

Kesme taştan yapılan Merasim Köşkü, tek katlı ve dikdörtgen planlıdır. Maiyet Köşkü ise iki katlıdır. Kasır, özellikle genç yaşta vefat eden Abdülmecid’in sevdiği ve zaman zaman misafirlerini ağırladığı bir dinlenme alanıdır. Günümüzde, yüksek duvarlarla çevrili, huzurlu bir ortam sunar.

KÜÇÜKSU KASRI
İstanbul’un Anadolu yakasında, Üsküdar-Beykoz sahil yolu üzerinde, Göksu ve Küçüksu dereleri arasında yer alan Küçüksu Kasrı, Sultan Abdülmecid döneminde 1856’da inşa edilmiştir. İlk olarak “Göksu Kasrı” olarak bilinen yapı, padişahların av ve dinlenme amaçlı kullanımı için yapılmıştır. Zamanla çeşitli onarımlardan geçen kasır, III. Selim ve II. Mahmud dönemlerinde de kullanılmıştır.

Tuğla ve taşla inşa edilen yapı, üç katlıdır ve zarif döküm parmaklıklarla çevrilidir. Dış cephesi hareketli ve süslüdür; mermer merdivenler, fıskiyeli havuzlar ve Avrupa tarzı detaylar içerir. İç mekânında Avrupa tarzı mobilyalar ve süslemeler bulunur. 1925’te Milli Saraylar’a katılmış, 1983’te müzeye çevrilmiş ve 1994’te restore edilmiştir. Günümüzde, müze olarak ziyaret edilmekte ve etkinlik alanı olarak kullanılmaktadır.

MASLAK KASRI
Maslak Kasrı, İstanbul’un Maslak semtinde, Büyükdere Caddesi üzerinde, yaklaşık 170 hektarlık geniş bir alanda yer alır. 1984 yılında restore edilerek Milli Saraylar’a bağlanmış ve halkın ziyaretine açılmıştır.

İlk yapılaşma II. Mahmud döneminde başlamış olup, günümüzdeki hali büyük ölçüde Abdülaziz döneminde, 1860’lı yıllarda tamamlanmıştır. II. Abdülhamid döneminde ailesiyle birlikte burada yaşamış ve burayı çiftliğe çevirmiştir. 1937-1982 yılları arasında askerî sağlık tesisi olarak kullanılmıştır. 1984’te müzeye dönüştürülmüş ve günümüzde sergi, etkinlik ve ziyaret alanı olarak hizmet vermektedir.

SEPETÇİLER KASRI
İstanbul’un Fatih ilçesinde, Topkapı Sarayı yakınında bulunan Sepetçiler Kasrı, 1643 yılında Sultan İbrahim tarafından inşa edilmiştir. Sarayın bahçesini çevreleyen surların dışında, Yalı Köşkü ve İncili Köşk gibi yapılar eklenmiştir. Günümüzde, tek ayakta kalan yapı olan Kasrı, Osmanlı döneminde donanma uğurlama ve karşılama yeri olarak da kullanılmıştır.

17. yüzyılda Fransız seyyah Guillaume-Joseph Grelot, kasrın çevresinde 5-6 kayıkhane olduğunu kaydetmiştir. 1980’de Vakıflar Genel Müdürlüğü restorasyon yapmış, 1998’de ise Yeşilay’a tahsis edilmiştir. Günümüzde, Yeşilay Merkezi olarak kullanılmakta ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

 

Murat TÜZEL
CHP İstanbul Kültür ve Turizm Komisyon Başkanı  
Şişli Kent Konseyi Turizm Komisyon Başkanı  
Dünya Seyahat Gazetecileri ve Yazarları Federasyonu Üyesi