İzmir’de beş gündür süren belediye grevi, kenti adeta kilitledi. Çöp dağları sokakları sardı, toplu ulaşım seferleri büyük ölçüde aksadı, günlük hayatın akışı bozuldu.
28 Mayıs’ta başlayan grev, yaklaşık 23 bin işçinin katılımıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bağlı iştiraklerde çarkların durmasına neden oldu. Grevin temel nedeni, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşmaya varılamaması.
***
Grev, anayasal bir haktır, hakkını arayan işçiye kimse laf edemez. Ancak hak ararken halkın mağdur edilmesi de görmezden gelinemez.
Gerekçe, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde uzlaşma sağlanamaması. Basına yansıyan talepler ise dikkat çekici; Aylık 89 ila 94 bin TL arası maaş artı yan hakların kısılmaması…
***
İtiraf edelim, duyunca bir duraksıyorsunuz değil mi? Bence de işin biraz tadı kaçmış sanki… Zira bu rakamlar, ülkedeki ortalama memur maaşı olan 59 bin TL’nin çok üzerinde. Asgari ücretin ise neredeyse dört katı…
Belediye yönetimi, bu taleplerin yıllık maliyetinin 32 milyar TL’yi bulacağını ve bu yükün altından kalkılamayacağını söylüyor.
Dahası, grevdeki işçilerin büyük kısmının çalıştığı İZELMAN ve İZENERJİ gibi iştirakler zaten “zarar” açıklıyor. Özel sektör olsa, çoğu çoktan işsizler ordusuna katılmış olurlardı halihazırsa…
Üstelik grev, doğrudan halkı cezalandırıyor. Eğer sendika, emek mücadelesi adına halkı rehin alıyorsa, bu bir pazarlık değil, bir dayatmadır.
***
DİSK Ege Temsilcisi Memiş Sarı’nın açıklaması ise işin rengiyle ilgili ciddi soru işaretleri yaratıyor; “İzmir’de Cemil Tugay 1 milyon 282 bin oy almış. Hamza Dağ 977 bin oy almış. İşçilerin aileleriyle birlikte 500 bin oyu var. Hesabı siz yapın.”
Yüz verirsen dayıya gelir yapar halıya… Kusura bakmayın ama bu artık bir toplu sözleşme değil, düpedüz siyasi şantajdır... Oy hesabı yapan bir sendika temsilcisi, meseleyi çoktan işçiden çıkartıp siyasete taşımıştır.
***
Üstelik sayılar da bir acayip değil mi? 23 bin işçinin her biri beş kişilik bir aileye sahip olsa ve tamamı aynı oyu kullansa bile 115 bin eder. Nitekim bu kadar kötü hesap yapanları bünyesinde barındıran tek bir parti var Türkiye’de… AKP!
İşçinin hakkı kutsaldır ama halkın da bir sabrı vardır. Bu hakkı kullanırken daha dikkatli, daha vicdanlı olunması gerekmez mi?
***
Geçinemiyoruz, diyerek 500 bin TL maaş da istenebilir. Ancak gerçeklik bir zemindir. Kamu kaynakları sınırsız değil. Sendika pazarlık yapmalı, işçi hakkını aramalı, elbette... Ama bu mücadelenin toplumu karşına almadan verilmesi gerekir.
Dikkat ettiniz mi? Bu grev hakkı sadece İzmir’de kullanılabiliyor. En “Avrupai” şehirde… Hayırdır, diğer şehirlerimizin dağlarında çiçekler mi açmıyor? Bir sorsunlar kendilerine…
https://www.nefes.com.tr/yazarlar/murat-muratoglu/izmir-grevi-siyasi-38993