Merkez Bankası Başkanı Karahan TBMM Bütçe Komisyon’unda açıkladı. “KKM kaynaklı zarar 833 milyar liradır.”
Bu, “faiz sebeptir” politikanın faturalarından sadece biridir.
Türkiye’de otokratik bir iktidar bulunmakla birlikte, çok şükür ki Meclis açık…
Önceki Merkez Bankası Başkanı Kavcıoğlu, Meclis Komisyonu’na bu konuda bilgi vermeyi reddetmiş, muhalefet de komisyonu terk etmişti.
Kamu görevinde liyakat ve bağımsızlık ne demek, bu kavramları anlamak için iki örnek.
Demokraside hür ve adil seçimlerin şart ama yetersiz olduğunu belirtmek için Fransa’daki 2007 anayasa değişikliğinden de iki cümle ile bahsedeyim. Fransızlar, siyasetin cumhurbaşkanları etrafında yoğunlaştığını görerek, “Balladur Reformları” ile Meclis’i ve Meclis komisyonlarını güçlendirmişler, politikacıları HSK’dan çıkarmışlardı.
NASIL OLDU?
Bu KKM hadisesi dersler doludur. “Nasıl oldu?” diye sormak, bugünkü bir adımın “nasıl bir sonuç” doğuracağını düşünme melekemizi geliştirir.
Merkez Bankası Başkanı Karahan’ın bir sözünün altını çizdim. Enflasyonla mücadelenin “dünyanın her yerinde politika faiziyle yapıldığını” söylüyor “Biz de böyle yapıyoruz” diye ekliyor.
Yani ekonomide ortodoks politikalar. Karahan akademik öğrenimiyle de Fed’deki tecrübesiyle de bu sözleri bilgiyle söyleyen bir iktisatçı. Gerçekten dünyada enflasyonu başka türlü indirmiş bir model yok.
Ama biz nasıl indirmeye kalkmıştık? Emirle faiz indirterek!
Bu, hem Merkez Bankası’nın bağımsızlığının ihlaliydi; ekonominin ihtiyacı olan “öngörülebilirlik” ve “güvenirlik” ilkelerinin tahribiydi… Bu yüzden yatırım gelmeyecekti…
Hem de, enflasyonun altındaki faiz TL’ye aşırı değer kaybettirecek, elinde birikimi olanlar dövize veya altına gidecekti. Yani “dolarizasyon” belası!
Aynen de böyle oldu…
YERLİ VE MİLLİ KKM
Peki, iktidar dolarizasyonun önüne geçmek için ne yaptı? Yine gerekenin tersini yaptı, KKM’yi getirdi!
Kur Korumalı Mevduat… Paranı bankaya Kur Korumalı yatır, dövizdeki Artışı sana devlet ödesin!
Faturası “833 milyar liradır.”
KKM, iktidarın propaganda makinası tarafından dâhiyane bir buluş gibi takdim edildi.
2021 yıllından bahsediyoruz.
Cumhurbaşkanına göre 2021 yılı, “Batı’da kıtlık, bizde bolluk” yılı idi. (28 Ekim 2021)
Enflasyona karşı ortodoks politikaları savunanlar “mandacı iktisatçılar”dı. (22 Kasım 2021)
Dahası, “düşük faiz tatlı ilaç”tı (8 Aralık 2021)
Bu politikalarla kur aldı başını gitti. Nihayet KKM getirildi. Evet dövizin fiyatı sert bir şekilde düşecek, bazı illerimizde davul zurnalarla kutlanacaktı.
Erdoğan’a göre bu, “milli” bir politikaydı:
“Kur garantili milli paradan bahsediyoruz ama bunu hazmedemiyorlar. İktisatçıların bazıları sahiplerine yaranmak için programımızı kötülüyor." (20 Aralık 2021)
Zaten 2014’ten beri “nass var, nass” deniliyordu.
DEVRİM VE DAVA
Cumhurbaşkanı, politikalarını kamuoyuna “nass, milli, yerli, emperyalizmle mücadele” diye takdim ederken, eleştirileri “dış güçler, mandacılar, emperyalizmin sözcüleri, sahibine yaranmak isteyenler” gibi suçlamalarla karşılıyor.
Bizim tarihimizde maalesef yaygın olan bu suçlama tarzı daima kutuplaşma yarattı, fikir zenginliğini ortadan kaldırdı. Yanlışları da pekiştirdi!
Böyle toplumlarda neyin doğru olduğu, ancak yaşanarak ve bedeli ödenerek ortaya çıkıyor. Yine böyle oldu. Duvara çarpacakken Şimşek’le “mandacı iktisatçılar”ın ortodok politikaları devreye sokuldu.
Fatih Karahan ne diyor? “Dünyanın her yerinde uygulanan politikalar…”
İşte ‘ortodoks politikalar’ denilen bu: Asırlar içinde ve dünyanın her yerinde sınanmış denenmiş, sonuçları görülmüş, teorisi yapılmış politikalar…
Fed’in de Çin’in de Suud’un da uyguladığı para politikaları…
Oy hesabıyla ya da ideolojik gerekçelerle “heterodoks” yollara gitmenin acı sonuçlarını milletçe yaşıyoruz.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda Putin Türkiye’yi kötü örnek diye göstermemiş miydi, maalesef. (23 Aralık 2021)
Nas, milli, yerli kavramları benim kültür ve duygu dünyamda değerlidir fakat sınırlarını bilirim. Bilimin hakkını bilime vermeye dikkat ederim.
Politikaları milli veya İslami kutsal paketlere sarmanın yanlışlığı da ortada.
Milletçe büyük kayıplara uğradık, bundan dersler almalıyız. Artık “devrim” ve “dava” söylemlerinin zihnimize kelepçe takmasına izin vermemeliyiz.
https://www.karar.com/yazarlar/taha-akyol/kkm-833-milyar-1604158