İçerde “Kürt sorunu” bağlamında, Bahçeli’nin başlattığı bir süreç işliyor. İşin içinde Öcalan var, DEM var. Gidiliyor, geliniyor, önce Bahçeli’nin ardından biraz mesafeli olarak Erdoğan’ın sahiplendiği sürecin “Terörsüz Türkiye” gibi bir noktaya evrilmesi amaçlanıyor. Sürecin “Kürt sorunu” bağlamında ilerlemesi, Bahçeli – Erdoğan tarafı çok öngörmese de DEM – İmralı bağlantısı ile kaçınılmaz olarak devreye giriyor.
İçerdeki bu süreç, dışarda Suriye’deki gelişmelere paralel ilerliyor. Türkiye’de sorun vardı, Suriye’deki gelişme, meseleyi “Acil” hale getirdi. Suriye’de de sorun vardı, orada olan biteni Türkiye “tehdit” gibi algılıyordu ve Esed’in devrilmesi ile girilen “Suriye’nin yeniden yapılanması” süreci, Amerika’nın, Fransa’nın, İsrail’in yakından ilgilendiği “Kürt varlığı” için de “statü” arayışını gündeme taşıdı.
Dolayısıyla gündem, “Suriye’de çözüm nasıl olacak ve bu Türkiye’deki süreci nasıl etkileyecek?” noktasına geldi.
İşte 26 Nisan Cumartesi günü Kamışlı’da Barzani yanlısı olarak bilinen Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi (ENKS) ve PKK uzantısı Demokratik Birlik Partisi (PYD) öncülüğünde toplanan, Türkiye’den de DEM’in bir heyetle katıldığı Kürt Ulusal Konferansı yapıldı.
İç savaşın başladığı sırada Suriye Büyükelçisi olan Ömer Önhon toplantıyı “Kürtler bakımından türünün ilk örneği” olarak niteledi ve “daha ileri giderek 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde toplanan birinci siyonizm kongresine veya 1913’de Paris’te toplanan Arap Ulusal Kongresi”ne benzetmek bile mümkün” diye yazdı.
Konferans sonucu yayınlanan ortak bildiride şunlar yer aldı:
- Suriye yönetim sistemi, siyasal çoğulculuğu, iktidarın barışçıl yollarla devredilmesini ve güçler ayrılığını benimseyen iki meclisli bir parlamenter sistem olmalıdır. Ayrıca, ademi merkeziyetçi bir sistem çerçevesinde bölgesel konseylere dayanmalıdır.
- Merkez ve bölgeler arasında adil bir güç ve zenginlik dağılımını içeren adem-i merkeziyetçi bir Suriye.
- Kürt bölgelerinde ve Suriye'nin tüm bölgelerinde demografik değişimin önüne geçilmeli ve durdurulmalı. Serêkaniyê (Resulayn), Girê (Tel Abyad), ve Afrin halkı da dahil olmak üzere zorla yerinden edilmiş kişilerin güvenli bir şekilde yurtlarına dönmeleri sağlanmalı.
- Demokratik ilkeleri formüle etmek ve tüm Suriye fraksiyonlarını ve bileşenlerini temsil eden ve tam yürütme yetkisine sahip bir hükümet kurmak amacıyla, uluslararası hakemlik denetiminde, tüm Suriye bileşenlerinin temsilcilerinin yer aldığı bir kurucu meclis oluşturulmalı.
- Anadilde ifade, eğitim hakkı ve kültürün tüm bileşenler için bir hak olarak uygulanması.
- Kürt bölgelerinin federal bir Suriye çatısı altında bütünleşik bir siyasi ve idari birim olarak birleştirilmesi.
- Kürt halkının Suriye'deki ulusal varlığını yerli bir halk olarak tanımak. Siyasi, kültürel ve idari haklarını özgür ve eşit bir şekilde kullanma hakkı da dahil olmak üzere, uluslararası antlaşma ve sözleşmeler uyarınca ulusal haklarını anayasal olarak güvenceye almak.
- Kürtçenin ülkede Arapça ile birlikte resmi dil olarak anayasada tanınması, Kürtçe eğitim ve öğrenimin sağlanması.
- Kürt dili, tarihi mirası ve kültürü ile ilgili merkezler ve bölümler kurmak, Kürtçe yayın yapan radyo ve televizyon kanalları gibi medya merkezleri açmak, kitap, dergi ve yayınlar çıkarmak, çalışma ve araştırma merkezleri açmak.
- Kürtlerin devletin yasama, yargı, yürütme ve güvenlik kurumlarına katılımını sağlamak.
- Kürtlere karşı uygulanan Arap Kuşağı Projesi ve Kürt bölgelerindeki Araplaştırma operasyonları gibi tüm istisnai politikalar, önlemler ve yasalar iptal edilmeli, bu ayrımcı politikalardan zarar görenlere tazminat ödenmeli. Bu politikalar uygulanmadan önceki duruma dönülmeli, Suriye’nin egemenliğini ve Kürtlerin varlığını etkileyen gizli ve kamuya açık anlaşmalar iptal edilmelidir.
- Kürt bölgelerinin altyapısının geliştirilmesi ve geçmiş dönemlerde kasıtlı olarak dışlanması ve ihmal edilmesi nedeniyle, zenginliklerinden elde edilen gelirlerin bir yüzdesinin kalkınma ve yeniden inşa çalışmalarına ayrılması.
Bu talepler listesinin Suriye’nin yeniden yapılanmasında ne kadar belirleyici olacağı önümüzdeki zamanların meselesi. “Bölge Kürtlüğü”nün “kırılgan” Suriye yönetiminin önüne koyduğu çerçeve bu. “Kırılgan” çünkü ülkenin tamamına hakim değil, bir bölümünde İsrail işgali var, bir bölümünde Türkiye etkinliği var, Amerika’nın – Fransa’nın etkinliği söz konusu… Kimi gruplar özerklik arayışında… Ve Kürtler böyle bir kırılgan süreçte “ağırlık” koyuyorlar…
Kürt talebi “Adem-i merkeziyet” üzerine kurulu. Ayrıca “Federal” talep de açıkça ifade ediliyor. “Kürt bölgelerinin federal bir Suriye içinde tek ve birleşik bir siyasi ve idari birim olarak kabul edilmesi….” talebinin içeriği ilginç olmalı.
Bizde, AB kriterleri çerçevesinde gündeme gelen “Yerel yönetimlere özerklik şartı”na rezerv konmuştu.
Burada bir, Suriye Kürtlerinin taleplerinin Suriye’deki anayasal yapılanmada ne ölçüde dikkate alınacağı sorusu var, bir de Türkiye’de, yaşanmakta olan süreçte bu taleplerin ne ölçüde “Emsal” kabul edileceği ya da edilmeyeceği konusu var.
Açık ki “Suriye bildirisi” oldukça farklı talepler çerçevesini gündeme getiriyor. Talepler, önce Dışişleri Bakanı Fidan, ardından Bahçeli tarafından tepki ile karşılandı. Erdoğan ise “Suriye’de federatif yapı hayal” ifadesini kullandı. DEM cenahı konferansa ve alınan kararlara sıcak baktı. Bahçeli DEM’i de tavır almaya çağırdı. İki taraf da “içerdeki sürecin enfekte olma riski”nden bahsediyor. Süreç içerde de Suriye’de de çok rahat değil.
https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/kurt-sorunu-icerdeki-surec-disardaki-surec-1603736