AKP’nin federal sistem incelemeleri resmi olarak 2010 yılında ABD’de başladı. Gazeteci Yılmaz Polat, Ulus Dağı Yayınları arasında çıkan "CIA Pençesinde Açılım" adlı kitabının 163 ve 164'üncü sayfalarında aynen şu bilgileri vermişti:
"Abdullah Gül, 8 Ocak 2008'de Bush'a konuk oldu. Görüşmede, Kürt sorunu üzerinde durularak siyasi çözüm tartışıldı. Beyaz Saray görüşmede PKK ve siyasi çözüm yöntemlerinin ele alındığını bildirdi.
2006'da kamuoyuna yansımayan bir anlaşma da yapılmıştı ve o tarihten beri Kaliforniya Eyaleti Sacramento bölgesinden atanan bir Amerikalı savcı, Türk Adalet Bakanlığı'nda danışman olarak çalışıyordu.”
***
Mehmet Ali Şahin, Danıştay baskını sırasında Devlet Bakanı idi ve TBMM'de yaptığı konuşmada, "sürprizlere hazır olun" demişti. Başbakan Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, bu tür olayların tamamından milliyetçileri veya ulusalcıları sorumlu tuttular.
O sırada Amerikan Büyükelçiliği'nin İnternet sitesinde bir hukuk müşavirinin, 2006 yılında ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'nde konuşlandığına, bu müşavirin, yerel savcı ve diğer kolluk personeli ile birlikte çalıştığına dair bir haber vardı.
Barış Terkoğlu, odatv’de yayınladığı haberde Amerikalı savcının 25-26 Ocak 2007'de, İstanbul'daki hakimevinde sekiz Türk kentinden özel yetkili cumhuriyet başsavcı vekilleri ile dört yargı temsilcisinden oluşan bir heyetle çalıştay düzenlediğini bildirdi.
Aydınlık’tan Mehmet Bozkurt ve Umut Albayrak, o savcının Susanne Hayden olduğunu açıkladı. Ergenekon soruşturmaları işte böyle bir ortamda başlatıldı! İçişleri Bakanlığı tarafından da ulusalcılığı suç olarak gösteren bir rapor yayınlandı.
***
Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin, 2010 yılı Aralık ayında aniden ABD'ye gitti ve döndü. Ergin, Washington'da Amerikan Adalet Bakanı Eric Holder ile görüştü, Atlantic Council adlı düşünce ya da araştırma kurulusunda bir grupla bir araya geldi.
O sırada herhangi bir gazetede yazmayan gazeteci Yılmaz Polat, bana Washington’dan şu bilgiyi verdi:
"Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve beraberindeki sekiz hâkim ve savcı ABD Adalet Bakanlığı'nın davetlisi olarak önce Washington sonra da Colarado ve Arizona gibi bazı eyaletleri dolaşıyor, eyalet sistemini inceliyor. Bu eyaletler Meksikalıların, Güney Amerikalı nüfusun yaşadığı, yani azınlıkların yoğun olduğu, eyalet kanunları da ona göre düzenlenmiş yerler. Ayrıca, Arizona Meksika sınırında...
Bir haftalık gezinin masrafları da Amerikan Adalet Bakanlığı'ndan karşılanıyor."
ABD’nin 27 Haziran 1995 tarihli resmi FBIS bülteninde, "ABD'nin eski Moritanya Büyükelçisi" unvanı kullanan David Adolph Korn'un Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmeler yayınlanmıştı.
O görüşmede, terör örgütünün başı Öcalan, "Biz Amerika'da olduğu gibi federal bir devlet, İspanya ve Almanya'da olduğu kadar da demokrasi istiyoruz. İsteğimiz, soykırıma son verilmesi ve bunun için ABD'nin aracılık yapmasıdır." demişti.
***
Tabii AKP kurulmadan önce, 2 Temmuz 2001 tarihinde ABD’den gönderilen ve sonradan parti programı haline getirilen gizli belgede de “Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir.” denilmişti.
***
Yukarıdaki özetlemeyi 29 Kasım 2018’de yapmıştım... Görüldüğü gibi AKP, kurulduğu günlerden hemen önce ABD tarafından eyalet sistemine göre formatlanmış durumdaydı. Öcalan ve PKK’yı 1984 öncesinde formatlayan ve bugünlere getiren de ABD idi ama bunun için devletin ilgili birimlerini kullandılar.
Hedeflerine ulaşabilmeleri için CHP’nin de formatlanması gerekiyordu; bunu da üst üste birkaç operasyonla yaptılar ama CHP tabanı, format kabul etmediği için şimdilik tedbirli davranıyorlar! CHP, bu sebeple İmralı’ya milletvekili gönderemedi. MHP, zaten devlet partisiydi... Devletin formatlanmasına ise 1952’den itibaren NATO üzerinden başlanmıştı...
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/once-ocalan-sonra-partiler-formatlandi-983147h.htm

