PKK’nın Lozan’ı ve 1924 Anayasasının hedef alan açıklamasından sonra, Tayyip Erdoğan “Kökenlerimiz, kültürlerimiz, inançlarımız farklı olsa da hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin birinci sınıf vatandaşlarıyız.” mesajı verdi.
Dem Partililer de “Türkiye’nin 100 yılık tekçi siyasetini bir kanara bırakmasının zamanının geldiğini tekrarlamaya başladı. Yani, “Egemenlik, kayıtsız şartsız Türk Milleti’ne aittir” ilkesini kabul etmiyorlar ve iki veya daha çok milletli bir devlet yapısı tasarlıyorlar.
Türkiye vatandaşlığı propagandası, PKK’nın fesih hararından önce başlatıldı bile. Eğitimci-yazar Mahiye Morgül, “Baykar’ın robotu bir haftadan beri internet kanallarında bize ‘Türkiye Vatandaşları! diye sesleniyor. Tuzağa bakar mısınız?” diye yazdı.
***
AKP sözcüleri sık sık "Yeni Anayasa yapmak"tan "yeni devlet kurmak"tan söz ediyordu zaten. Adalet Bakanı iken Abdülhamit Gül, "Bugün 1921 Anayasası'nın ruhuyla, cumhuriyetimiz yeni anayasayla taçlanacaktır" diyordu.
Abdülhamit Gül'den çok önce Abdullah Öcalan, "Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'nin yaşadığı sorunların çözülmesi için 1921 Anayasası'nın günümüze uyarlanması gerekir. Mustafa Kemal, Birinci Meclis döneminde Türk demedi, Türkiye halkı dedi, Türk Milleti demedi, millet dedi" gibi gerekçeler öne sürüyordu!
1921 Anayasası'nda 10'uncu madde ile Türkiye coğrafi olarak vilayetlere ayrılıyor, 11'inci maddede "Vilâyet mahalli umurda manevi şahsiyeti ve muhtariyeti haizdir." deniliyordu. Öcalan ve PKK, buradan "siyasi özerklik" çıkarmaya çalışıyordu. Oysa 1921 Anayasası, vilayetlerin, ırk, din ve dil esasına göre değil coğrafi şartlara göre kurulduğunu belirtiyordu.
Avukat Gülseren S. Aytaş da hatırlatmıştı ki "1-2 Kasım 1922'de Birinci Meclis'in çıkardığı Saltanatın Kaldırılmasına Dair Kanun'da, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve sahibi olan Türk milletinin egemenliği padişahtan aldığı, Osmanlı İmparatorluğu'nun yerine yeni ve milli bir Türk devleti kurulduğu izah edilmekteydi. Birinci Meclis kararıyla sabittir ki bu esas devletimizin temel ilkesidir; hiçbir suretle değiştirilemez."
***
Bütün bu elim ve vahim şartlarda CHP’nin tutumu önem kazanıyor. Çünkü Cumhur İttifakı Partileri, bu işe tam olarak olmuş durumda. Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu, fesih kararına çok sevindiklerini ve desteklediklerini açıkladılar. Mansur Yavaş ise Lozan’ın asla tartışmaya açılamayacağını, gerekirse sürece ilişkin referanduma gidilmesi gerektiğini söyledi.
Yalnız Özgür Özel, son olarak, “Anayasa değişikliğinde yokuz diye ilk günden söyledik. Çünkü Anayasa değişikliği farklı pazarlıkları gündeme getiren, tuhaf ve samimiyet sorgulatan bir mesele... Bugün Türkiye'de bu sorunu çözmek için gereken şey; kanunları çıkarmak, mevcut kanunları düzgün uygulamak." ifadelerini kullandı.
Özel, “Biz tapu senedi kabul ediyoruz Lozan'ı. 45 yıl boyunca Türkiye Cumhuriyeti'nin karşısında terör eylemleri yapmış olan, askerini hedef almış olan, anayasal düzenini hedef almış olan bir terör örgütünün bildirisine muhatap olarak ben kendimi kılacak değilim. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi, bir terör örgütünün bildirisini kendisine muhatap kabul etmez. Bu bildirinin iki tane muhatabı var. Sayın Bahçeli, Sayın Erdoğan. O bildiri MİT'in onayı olmaksızın açıklanabilecek bir bildiri değil. Cumadan itibaren, kongrenin bittiğinden itibaren kelimeleri müzakere ediyorlar. Neredeyse 2 yıllık bir geçmişi var." dedi.
Gazeteci Aytunç Erkin de “Ankara’da görüştüğüm önemli bazı isimler ‘PKK metninin her vurgusunun devletin perspektifiyle doğrudan uyumlu’ olduğunun altını çiziyor. Öcalan’ın yaklaşımı ‘Kürt ve Türk halkının kurucu öğe olması’ biçiminde çerçevelenmiş. Türk soluna tam bağımsız Türkiye’nin önemini hatırlatıp açıkça ‘sizin devrimcileriniz bunun için canını verdi’ diyorlar...” diye yazdı.
***
Çelişki şu ki, Özgür Özel, son nefesinde Türk ve Kürt halklarının bağımsızlığından bahseden Deniz Gezmiş’e sık sık atıfta bulunuyor. PKK bildirisinde de Deniz Gezmiş’e atıf var. (Bu konuyu daha geniş olarak ayrıca inceleyeceğim.)
Daha şimdiden, Dem Partililer, “ortak vatan” demeye başladı. Bir vatanda bir millet olur... İki millet kabul edilirse, bölünme kaçınılmaz olur...
Bu arada Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, “PKK ile pazarlığınız bittiyse, özgürlüğünden yoksun bırakılarak siyasetten el çektirilen Sayın Genel Başkanımız Ümit Özdağ'ın tahliyesini talep edebilir miyiz artık?” diye sordu
PKK’ya ve Öcalan’a özgürlük vermek için Ümit Özdağ’ı hukuksuz olarak hapseden siyaset, Türklere bundan sonra ne yapılacağını gösteriyor!
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ozgur-ozel-pkk-bildirisinde-mit-onayi-var-1-914626h.htm