Önce “2024 Emekliler Yılı”nın tadını çıkardık. Sonra “2025 Aile Yılı”nın keyfini sürdük. Erdoğan, vatandaşını şımartmaya 2026 yılında da devam edeceğinin sinyalini verdi.
“İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız. Türkiye ekonomisi yapısal dönüşümünü tamamlayacaktır. 2026 senesini ekonomide de reform yılı olarak görüyor, hayata geçireceğimiz reformlarla ilgili hazırlıkları hızla tekemmül ettiriyoruz.”
***
Sahi “tekemmül” ne demek ki? İlk defa duydum vallahi… Tabii araştırmacı gazeteci olarak gecemi gündüzüme kattım, araştırmalar yaptım. “Olgunlaşma” demekmiş.
Yani yine bize bir şey tekemmül ettirecekler ama artık bence bu kadar tekemmül yeter. Tamam çok istiyorlarsa hobi olarak tekemmül ettirsinler ama bizden bahsetmesinler. Bizim pek tekemmül edecek halimiz kalmadı.
***
Beğenmedikleri eski Türkiye’de Turgut Özal’a, Tansu Çiller’e, Mesut Yılmaz’a, Süleyman Demirel’e, Necmettin Erbakan’a, Bülent Ecevit’e hatta Kenan Evren’e… Çat diye sorabilirdi gazeteci…
“2024 de ‘emekliler yılı’ idi ama 10 bin gün prim ödeyen emekli 16 bin lira maaş alıyor. Aile yılında aileler gün yüzü görmedi. Ekonomide reform yılı da böyle mi olacak? Bu reformları 23 senedir neden yapamadınız?” sorusunu bırakın sormayı, aklından geçireni bulup “tekemmül” ettirirler.
***
Tam “İnananı kaldı mı ki hâlâ reform falan diye anlatıyor yapamayacaklarını…” diye düşünürken İstanbul Sanayi Odası Başkanı çıktı, “Reform sözleri ve eylül ayında açıklanacak olan Orta Vadeli Program bize umut veriyor” açıklaması yaptı. Varmış demek… Hayret!
Seçtikleri oda başkanları böyle düşünüyorsa çıkıp “batıyoruz” diye ağlamasınlar boşuna… Madem gelecekten umutlular, önden buyursunlar!
***
Reform, kutudan çıkacak oyuncak değil, masaya konacak bedeli... Yahu bildiği tek şey yasaklamak! Allah aşkına ne reformu yapacak?
İşin özeti reform falan olmayacak! Geçin o işleri… Yani…
Bir… Kurala bağlı para ve maliye politikası, öngörülebilirlik. “Faizi ben belirlerim” değil, kuralla yürüyen bir düzen.
İki… Bütçeyi şeffaflaştıracaksın. Örtülü ödenekle ekonomi yönetilmez.
Üç… Vergi sistemi… KDV’yi, ÖTV’yi yapıştırıp tüketicinin tepesine bindirdin mi reform denmez! Haraç toplamaktır meali…
Dört… Kamu ihale kanunu. “Beş firma dünyaya bedel” düzeniyle yürümez bu gemi böyle…
Beş… Merkez Bankası ve TÜİK başta olmak üzere kurumların bağımsızlığı. Veriyi önce saklamak sonra makyajlamak başarı mı?
Altı… Hukuk devleti. Yargı, telefonla değişen bir menü değil; yatırım kararının birinci şartı… Bunlar sadece başlangıcı… Sistem tekliyor. Yedi, sekiz, dokuz, on dokuz diye gelmeli devamı…
***
Kaçını yapacaksın? Kaçından vazgeçeceksin? Reform, mevcut düzenin rant musluklarını kısmak demek… Partiyi mi lağvedecek?
Ne desin ki başka? “Hep böyle gitmeyecek” anlamında umut vermek gerekiyor ki sesler yükselmesin, destek azalmasın.
Sahi yıllar yılı reform adı altında onlarca jan janlı paket açılmıştı. Onlara ne oldu? Tekemmül ettirmeden yapılmaya çalışıldıysa demek ki hiçbiri işe yaramadı!
https://www.nefes.com.tr/yazarlar/murat-muratoglu/reform-takvimi-hep-bir-yil-ileri-58018