Çiğdem Toker

Tarih: 04.06.2025 08:33

Seçmen iradesine saldırı

Facebook Twitter Linked-in

Masumiyet karinesinin gözümüzün içine baka baka ezilmesi, on binlerin oyunu almış seçilmiş kişilerin, adi suçlular gibi itibarsızlaştırılması kanıksanacak bir durum değil. Haysiyet kırıcı bu muamele aynı zamanda seçmen iradesine de saldırı niteliği taşıyor

Seçmen iradesine saldırı

Her bir kolda birer, iki kolda sağlı sollu ikişer polis memuru olacak şekilde rampada yürüyorlar. Beşinci dalga İBB operasyonunda gözaltına alınan seçilmiş belediye başkanları ile belediye bürokratlarını askeri usul bir nizamda sağlık kontrolüne/adliyeye götürülürken gösteren videonun üzerinde, Anadolu Ajansı’nın (AA) logosu yer alıyor.

Devletin resmi ajansı, dört gündür tutuldukları nezaret çıkışını kayda alan ve profesyonel bir elden, gözden çıkmış izlenimi veren, bu “itinalı” video prodüksiyonunda görev almış görünüyor.

“Gözden düşürme” motivasyonuna hizmet

Sadece bu olay için değil. Yapılan şey “servis” olunca, gazetecilikte “olmazsa olmaz” kriter olan haber değeri, evrensel habercilik ilkesi açısından tartışmalı hale gelir. Gelir çünkü bütün toplumun kamusal olanın ortak iyiliği, yararı için değil, servis edenin ya da edilmesini isteyenin yarar ve çıkarlarının gözetildiği düşünülür.

Sanki bir cinayet, yahut kaçakçılık mahallinde suçüstü yapılmış adi suç şüphelileriymişçesine, seçilmiş belediye başkanları ile bürokratlarının dört günlük bir gözaltı süresinin ardından Çağlayan Adliyesi’ne polis eşliğinde götürüşüne dair bu görüntünün kamuoyunu bilgilendirme, aydınlatma değil, itibarsızlaştırma, “gözden düşürme” motivasyonu taşıdığı açıktır.

Masumiyet karinesi ezildi

Bundan önemlisi, herhangi bir suçlama kişinin, suçlu olduğu kanıtlanana kadar masum kabul edilmesi gerektiğine ilişkin evrensel ceza hukuku prensibinin ihlalidir.

Henüz adliye sorguları yapılmamış kişilerin bu aşamada rızaları aksine güvenlik güçlerinin “zor”u altında bu görüntülerinin çekilip servis edilmesi hukuka toplumsal ahlaka aykırıdır. AA yönetiminin, yetkililerin, “Biz ne yapıyoruz? Yaptığımız yasalara, hukuk ve gazetecilik mesleki etik ilkelerine uygun mu?” diye sormadığı, sorma ihtiyacı duymadığı, sorsa bile doğru cevabı umursamadığı anlaşılıyor. Masumiyet karinesinin gözümüzün içine baka baka ezilmesi, on binlerin oyunu almış seçilmiş kişilerin, adi suçlular gibi itibarsızlaştırılması kanıksanacak bir durum değil. Haysiyet kırıcı bu muamele aynı zamanda seçmen iradesine de saldırı niteliği taşıyor.

Ülkemizin yakın siyasi tarihindeki belirli dönemeçlerde, hesaplaşma dönemlerinde benzer görüntülerin varlığı kayıtsızlık yaratmak yerine, itirazı yükseltmeli. Vatandaş olarak insan olarak evrensel ve Anayasal haklarımız var.

İki kolda iki polis, askeri nizamda yürütülen, seçilmişlere “uygun” görülen bu muamelenin itibarsızlaştırma olduğu, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in dün Çağlayan Adliyesi önünde yaptığı açıklama sırasında aktardığı bilgilerle teyit edildi. Beşinci dalga operasyonda gözaltına alınan CHP’li başkan ve bürokratların tutuldukları nezaretin narkotik suçlarla ilgili depoya yakın olduğunu avukatlardan öğrendiklerini aktaran Özgür Çelik, dört gün boyunca yemek diye verilen şeylerin yenilemez şeyler olduğunu, “ağır uyuşturucu kokusu altında” bekletildiklerini, kişisel bakımlarını yapma koşullarının bulunmadığını anlattı.

AA’nın servis ettiği o görüntüler ile Çelik’in aktardığı gözaltı koşulları, yalnızca söz konusu kişilerin kişilik haklarını değil, o kişileri seçen vatandaşların haklarını da hedef alıyor.

Temel hak ve özgürlüklerin, sahip olduğumuz Anayasal hakların, ceza hukukunun evrensel prensiplerinin, gazetecilik meslek ilkelerinin tümünün ihlal edilmesine alışmamak zorundayız.

Şimşek ile Yılmaz’ın yurtdışı piyasaları gözeterek allayıp pullayarak yorumladığı enflasyon verileri, hayatın içinde milyonları ezmeyi sürdürürken, operasyon dalgaları ve topyekun propaganda araçlar kullanılarak itibarsızlaştırma çabaları ekonomik erozyonu maskelemeye yetmeyecektir.


 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-DT9JLG88B3