Ortada büyütülecek bir şey yok. TBMM’de ‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile paralel oluşturulmuş ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ üyelerinin çoğunluğu -32 üye- İmralı adasında mahkumiyetini çeken Abdullah Öcalan’ı ziyaret etme yönünde karar aldı işte.
Komisyonun CHP’li üyeleri toplantıda bulunmadılar, ama sonuçta istenen oldu. Komisyonu temsilen dört üye İmralı’ya gidip Öcalan’la görüşecekler…
CHP gitmedi diye karalar bağlamaya gerek yok.
Sanki gidecekler arasında CHP’den de bir üye bulunmazsa ‘Terörsüz Türkiye süreci’ rayından çıkacakmış görüntüsü veriliyor da, bunun için bu girişi yaptım.
‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ yerli yerinde duruyor… CHP’li üyeler de komisyonda bulunmaya devam edecekler…
‘Terörsüz Türkiye’ MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin projesi olarak başladı. Komisyon da yine Bahçeli’nin teklifiyle oluşturuldu. İmralı adasına gidip Öcalan’la yüz yüze görüşme fikri de, kim aksini iddia ederse etsin, şeksiz şüphesiz MHP liderine ait…
Sürecin başlamasını sağlayan, yol haritasını çizen ve nihai aşama öncesindeki son durakta ada ziyareti tehlikeye düşer gibi olduğunda meydana atılıp kimse gitmezse üç arkadaşını yanına alıp kendisinin adaya çıkacağı tehdidinde bulunan da Devlet Bahçeli…
MHP lideri memnundur herhalde…
Yazımın bu noktasında düşünme arası verip biraz nefes alabiliriz sanıyorum.
Elbette sürecin başka paydaşları da var.
İktidar partisi AK Parti ve genel başkanı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan…
Sürecin başından itibaren İmralı’ya gidiş gelişlerle Öcalan’ın sürece ilişkin görüşlerini kamuoyuna aktaran DEM Parti de bir başka paydaş…
Bahçeli’nin “Örgütünü feshetsin” çağrısına olumlu cevap vererek PKK’yı silahlarını bırakmaya teşvik eden Abdullah Öcalan’ı da paydaşlar listesine eklememiz gerekiyor.
Başka?
Kurum ve kişi olarak isimleri hiç telaffuz edilmiyor, ancak yine de devletin değişik kurum ve birimlerinin de süreç içerisinde görev aldıklarını kabul edebiliriz.
Sürecin hangi duraklardan geçerek hedefe erişeceğini çeşitli düzeylerde bu paydaşlar biliyordur.
Komisyon çalışmaları kapalı yürütüldüğü için orada neler konuşulduğunu bizler -yani kamuoyu- bilmiyoruz. Bu sebeple de, komisyona üye vermiş CHP’nin sürecin her aşamasından ve nihai hedefinden bilgi sahibi olup olmadığı konusunda bir fikrimiz de yok.
İmralı ziyaretinin neden zaruri olduğunu ve özellikle sürecin son karesinde ne göreceğimizi bilseydik iyi olurdu.
Hiç değilse son kare CHP’lilere çıtlatılsaydı…
Son kare, yani “Sorun nihayet çözüldü” kanaatini oluşturacak gelişmelerin görülür hale geldiği aşama, ülke yararına olacaktır diye düşünülüyor.
Umarım öyle de olur…
İyi de, beklenti o yoldaysa, Devlet Bahçeli imzasını güçlü biçimde taşıyan süreçte kendilerinden beklendiği gibi davranan siyasi partiler ve siyasi kimlikli paydaşlar ile süreci ilk adımından bugüne destekleyenlerin, CHPli üyelerin oylamaya katılmamalarına ve bir CHPlinin ada yolcuları içerisinde yer almamasına bu denli sert tepki vermeleri tuhaf değil mi?
Siyasi rekabet hiç önemli değil mi bu ülkede?
Nihai kare ortaya çıktığında ülke sevinecekse, en önemli durağı olduğunu varsaymamız gereken İmralı ziyaretine katılmayan CHP o sevince ortak olamayacak demektir.
Rakipleri bu duruma ayrıca sevinmeliydiler…
Madem durduk ve düşünüyoruz, şu konu da önemli: DEM Parti ve sürecin siyaset-dışı destekçileri, en baştan itibaren, ‘Terörsüz Türkiye’ idealinin ancak insan haklarına saygılı, demokrasisi gelişkin bir ortamla bağlantılı olduğunu savunup duruyorlar.
“Cezaevlerinin siyasi figürlerle dolup taşmadığı bir ülke kronikleşmiş terörü yenmekte daha başarılı olur” savını en yoğun biçimde bu son bir yıl içerisinde dinledik.
Bugün ülkemiz o beklentiye uygun mu?
Pek çok il ve ilçe seçilmiş belediye başkanları eliyle değil kayyımlarca yönetilmiyor mu?
Cezaevinde neden tutuldukları bilinmeyen siyasetçiler, sivil toplum örgütleri yöneticileri, gazeteciler yok mu ülkemizde?
İlk seçimde cumhurbaşkanı adayı olması 15 milyon kişi tarafından onaylanmış bir siyasetçi, 142 ayrı eylemden 828 ila 2 bin 352 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmayacak mı?
Ülkenin en eski partisi kapatılma tehdidi altında yahu…
Adaya gidilecekse, hiç değilse ülkenin daha demokratik ve ‘terörsüz’ olacağı umudunun iyice pekiştiği bir ortamda bu gerçekleştirilseydi.
Neyse…
Süreci bir yıl önce başlatan ve himayesini esirgemeyen MHP lideri Devlet Bahçeli, İmralı’ya gidilecek olmasından memnundur herhalde…
https://www.karar.com/yazarlar/fehmi-koru/surecin-yara-almadigina-neden-sevinilmiyor-ki-1605963

